 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
5. Hukuk Dairesi
E: 1983/494
K: 1983/884
T: 04.02.1983
ÖZET: 4753 sayılı Yasanın yerine geçen 1757 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Yasası yürürlükte iken açılan geri alma davası, 1757 sayılı Yasa sonradan Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olsa bile kısıtlamalar varlığını sürdüreceğinden anılan yasa hükümlerine göre çözümlenmelidir.
(YİBK., 24.5.1982 gün ve 1/1 s.)
Taraflar arasındaki 4753 sayılı Yasaya göre muhtaç çiftçiye verilen taşınmaz malın yasal süre içinde bizzat işletmediğinden geri alınması ve kaydının iptali ile Hazine adına tapuya tescili davasının reddine dair verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı idare vekili yönünden süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, 4753 sayılı Yasa ile davalıya sınırlamalı [takyitli] olarak verilen taşınmazlardan üçünü bizzat işletmeyerek kiraya verdiğinden, birini ise satış vaadi sözleşmesiyle sattığından taşınmazların tapularının iptali ile Maliye Hazinesi adına tescili istemine ilişkindir.
1 - Aralık 1949 gün, 153, 154 ve 155 no ile tapuda kayıtlı taşınmazlarla ilgili davanın açıldığı günde 4753 sayılı Yasanın 58. maddesinde sözü edilen 25 yıllık sınırlama süresi dolmuş, davada 1617 sayılı Öntedbirler Yasasının 8. maddesi ile getirilen devir ve temlik yasağına aykırı davranıldığı ileri sürülmemiştir.
Böylece sınırlamanın sadece kullanmaya ilişkin olmasına ve dava gününde davacının hukuki yararı bulunmamasına göre, davanın reddine karar verilmesi sonucu bakımından doğru bulunduğundan bu taşınmazlarla ilgili temyiz itirazının reddine,
2 - Aralık 1949 gün ve 152 no ile tapuda kayıtlı taşınmaza ilişkin temyiz itirazına gelince:
24.5.1982 gün ve 1/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince; 4753 sayılı Yasanın yerine geçen 1757 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Yasası yürürlükte iken açılan geri alma davası, 1757 sayılı yasa sonradan Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olsa bile kısıtlamalar varlığını sürdüreceğinden, sözü geçen yasa hükümlerine göre çözümlenmelidir. Böyle olunca, davalının kendisine sınırlamalı olarak verilen 12 parsel sayılı taşınmazı sınırlama koşullarına uymadan satış vaadi sözleşmesiyle satarak zilyetliğini devrettiği ileri sürüldüğünden bu yoldaki kanıtlar incelenmek, 1617 sayılı Yasanın 8. maddesi hükmü gözönünde tutulmak ve sonucuna göre hüküm kurulmak gerekir. Bu bakımdan, 12 parsele ilişkin davanın bazı düşüncelerle reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazı yerinde görüldüğünden hükmün Aralık 1949 gün ve 152 no ile tapuda kayıtlı taşınmaz bakımından, açıklanan nedenle HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 4.2.1983 gününde oybirliği ile karar verildi.