Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
5. Hukuk Dairesi
E: 1983/4173
K: 1983/4484
T: 03.05.1983
DAVA : Taraflar arasındaki kamulaştırılan taşınmaz malın zilyet davacı adına tescili ile taşınmazın davacı idare adına yol olarak terkinine karşı verilen hükmün davalı tarafından iadei muhakeme istemi ile verilen hükmün kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulünde verilen kararın iptaline ve Mehmet adına açılan tescil davasının reddine dair verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı idare vekili yönünden süresinde verilen günlü dilekçe ile istenilmiş olmakla; dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı 7.9.1981 günlü dilekçesiyle mahkemeden verilen 20.8.1981 gün ve esas: 1981/152, karar: 152 sayılı hükmün, davanın reddi dileğiyle yargılanmanın yenilenmesine karar verilmesini istemiştir. Dilekçeden açıkça anlaşıldığına göre davacının isteği iadei muhakeme (Yargılamanın tekrarlanması) yolunun işletilerek mahkemenin gün ve sayısı bildirilen kararının düzeltilmesidir.
Alınan karara ilişkin dosya incelendiğinde bu kararın yargılama açılmadan ve taraf teşkili oluşturmadan evrak üzerinde verilmiş 6830 sayılı Kamulaştırma Yasasının 19. maddesinin 2. fıkrasına göre zilyedi adına tapu kütüğüne tescili ile kamulaştırılan kısmın yol olarak terkinine evrak üzerinde karar verildiği anlaşılmıştır.
HUMK.nun 445. ve sonraki maddelerinde yargılama yapılarak kesin olarak verilen veya kesinlik kazanan kararlar hakkında hangi nedenlerde yargılamanın tekrarının istenebileceği sayılmış ve buna göre de 3. bentde gösterildiği gibi yargılama sırasında esbabı mucibeye veya lehine hükmolunan tarafın fiiline binaen elde edilmeyen bir senet ve belgenin hükmün verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması yargılamanın tekrarlanmasına sebep olacağı gösterilmiştir.
Davacı ise kendisinin yerinin tapulu olduğu ve tapulu yerler hakkında tescil kararı verilmeyeceği gerçeğine dayanmaktadır. Yargılamanın verilen ikinci karar hukuki dayanaktan yoksun kalmaktadır. Bu durumda mükerrer şekilde düzenlenen ve yargılamasız karara dayanan tapu iptali ancak dava konusu yapılabilir. Davacının genel hükümlere göre tesis edilen kaydının iptali davası açması yerine hukukta başka bir yol olan yargılamanın tekrarlanması istemi 445. maddedeki koşullardan hiç birisine uymadığından davanın bu nedenlerle reddi yerine istem gibi karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
Davalının temyiz itirazının kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 3.5.1983 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı, 6830 sayılı Kamulaştırma Yasasının 19/2. maddesine göre taşınmazın zilyedi adına tapu kütüğüne tescili ile kamulaştırılan kısmın yol olarak terkinine ilişkin evrak üzerinde verilen karara karşı, bu yerin kendisine ait tapuda kaydı bulunduğunu, tapulu yerler hakkında tescil kararı verilemeyeceğini ileri sürerek yargılamasız verilen kararın kaldırılmasını ve tescil isteminin reddini istemiştir.
Mahkemece yaptırılan incelemede, gerçekten dava konusu yerin tapu kaydının içerisinde kaldığı saptanmıştır. Böylece davalı idarece kamulaştırılıp zilyedlikle adına tesciline karar verilen yerin aslında, davacının tapulu taşınmaz olduğu anlaşıldığından mahkemece bu kararın iptaline ve idarenin tescil isteminin reddine karar verilmiştir.
Çekişmesiz yargıda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediklerinden yargılamanın iadesi yoluna başvurulmaya gerek yoktur. Zira HUMK.nun 445. maddesindeki nedenlerin varlığı halinde, davacı bu kararın iptalinin veya değiştirilmesini istemek hakkına sahiptir. Nitekim olayımızda davacının genel anlamdaki istemi (başvurusunun) yargılamasız verilen yanlış kararın iptali ile idarenin yersiz tescil isteğinin reddini kapsadığından mahkemece bu çerçeve içerisinde değerlendirme yapılmış ve kabul yolunda karar verilmiştir ki, davacının isteminin tavsifi de mahkemeye ait bulunmaktadır.
Kaldı ki, evrak üzerinde verilen ve taşınmazın idare adına tesciline ilişkin karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil ettiğinden, bu karara karşı yargılamanın iadesi yoluna başvurulmasında da bir tutarsızlık bulunmamaktadır.
Şu hale göre, davacının gerek isteğinin kapsamı, haklılığı ve gerekse dava ekonomisi bakımından mahkemece verilen kararın onanması gerektiği inancıyla çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini