 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
5. Ceza Dairesi
E: 1983/2081
K: 1983/2054
T: 08.06.1983
DAVA : Ali'yi birlikte silahla tehdit etmekten sanıklar; İsmail, Tahir ve Emrullah'ın bozma üzerine yapılan yargılanmaları sonunda; sanıklar İsmail ve Tahir'in hükümlülüklerine diğer sanık Emrullah'ın TCK.nun 96. maddesi gereğince kamu davasının ortadan kaldırılmasına ilişkin (Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesi)'nden verilen 17.12.1982 gün ve 172/294 sayılı hükmün müdahil Ali ile kendi mahkumiyet ciheti sanık İsmail tarafından Yargıtay'ca incelenmesi istenilmiş, şartı yerine getirilmiş olduğundan dava dosyası C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile dairemize gönderilmekle incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : 1 - Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıklar İsmail ve Tahir'in suçunun sübutu kabul, cezayı azaltıcı bir sebep bulunmadığı takdir kılınmış savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, sanık Emrullah'ın 16.9.182 tarihinde öldüğü anlaşıldığından TCK.nun 96. maddesi gereğince hakkındaki kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma sebebi dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, müdahilin bozma sebebi dışına ilişen sanık İsmail'in sübuta, cezanın tecil edilmesine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, sanık Emrullah hakkındaki hükmün ONANMASINA, tüm itirazları reddedilen sanığın depo parasının gelir kaydına. Ancak:
A) Olaydan önceki günlerde sanıklarla müdahil arasında mevcut tarla ihtilafı sebebiyle aralarının açık olduğu, olay günü müdahilin evinden çıkıp yakın mesafede bulunan Taşköprü Mevkii'ndeki tarlasına doğru yol boyunca gittiği sırada daha evvel olay yerinde büyükçe bir kayanın arkasına pusu kurmuş olan sanıkların burada müdahilin geçmesini bekledikleri, müdahil kendilerine 20 metre kadar bir mesafeye geldiği anda sanık İsmail'in tabanca ile sanık Tahir'inde av tüfeği ile öldürmek maksadıyla müdahile doğru ateş ettikleri, ancak; hareket halinde olan ve kendisini derhal yolun alt tarafındaki çukura (harka) atarak kaçmayı başaran müdahile isabet ettiremedikleri, bu arada sanıkların müdahile (oğullarını yaşatmayacağız, seni de yaşatmayacağız) şeklinde sözler sarfettikleri, bu sırada silah seslerini ve sözlerini işiten şahitlerin hadise mahalline doğru geldiklerini gören sanıkların ihtiyarlarında olmayan mani sebeplerden dolayı fiillerini ikmal edemeyerek olay yerinden kaçtıkları, bu olaydan altı ay iki gün sonra (9.7.1980 günü) sanıkların aynı husumet sebebiyle müdahilin oğlu Hüseyin'i öldürdükleri iddiasıyla haklarında kamu davası açılarak Bursa Sorgu Hakimliği'nce 14.11.1980 gün ve 202/234 sayılı kararname düzenlendiği (Ek 6/2) ayrıca müdahilin ev ve bahçesine özel bekçi olarak tuttuğu (aynı zamanda köy muhtarı da olan) Mustafa adlı şahsı da 24.8.1980 tarihinde aynı ihtilaflar yüzünden öldürdükleri iddiasıyla mezkur hakimlikçe 5.3.1982 gün ve 222/33 sayılı kararname tanzim edildiği takmil dosya münderecaatından anlaşılmaktadır.
Sanıkların, müdahilin geçeceğini bildikleri yola pusu kurarak ona müessir mesafeden öldürmeye elverişli silahlarla yaptıkları ateşlerin öldürmek maksadına matuf olduğu gerek hadisenin cereyan şekli ve gerekse olay anında sarfettikleri sözler ve bilhassa olayı müteakip 6-7 ay içinde müdahilin oğlunun ve özel bekçisinin öldürülmüş olmasıyla zahire çıkmış bulunduğu gözetilerek sanıkların tebellur eyleyen fiillerinin taammüden öldürmeye eksik teşebbüs olarak tavsifi ve TCK.nun 64, 450/4, 61. maddeleri uyarınca tecziyeleri gerektiği düşünülmeyerek yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle suç vasfının tayininde hataya düşülmesi,
SONUÇ : Kanuna aykırı, müdahilin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün açıklanan sebepten dolayı tebliğnamedeki düşünce hilafına BOZULMASINA, müdahilin depo parasının geri verilmesine, 8.6.1983 gününde oybirliği ile karar verildi.