 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1983/8394
K: 1983/8866
T: 25.10.1983
DAVA : Taraflar arasındaki haksız eylemden doğma maddi ve manevi tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 1.000.000 liranın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine fazla isteğin reddine ilişkin hükmün süresi içinde davalı avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu :
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir bir yolsuzluk görülmemesine göre, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2 - Manevi zarar sorunu, zararın değerlendirilmesi ve giderilmesi yönlerinden özelliği ve büyük güçlüklüre olan bir sorundur. Özellik ve güçlük insanın manevi varlığına yapılan saldırıların tahriplerini ölçüye vurmaktaki ve manevi kapıyların telafi kabul etmez niteliğindedir. Paranın manevi zararları karşılımak üzere kullanılabilmesi, hiçbir zaman manevi kaybı geri getirip yerine koyduğu ya da manevi varlığın bir bölümünün onunla değiştirildiği (mübadele edildiği) anlamını taşımaz. Paranın bu alanda gördüğü iş, kişilik hakları ve yararları zedelenen kişinin duyduğu ağır manevi acıyı bir dereceye kadar yumuşatıp yatıştırmaktan; bozulan manevi dengeyi onarıp düzeltmekten bir teselli, bir avunma, bir ruhi tatmin amacı olmaktan ibarettir. Esasen manevi tazminat ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. 22.6.1966 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde belirtildiği gibi, ceza değildir; çünkü davacının yararı düşünülmeksizin sorumlu olana hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük değildir. Mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği içinde gerçek anlamda bir tazminat sayılamaz. Manevi tazminat, yukarıda da belirtildiği veçhile mağdurda veya zarara uğrayanda bir huzur hissi, bir tatmin duygusu doğurmalıdır. Manevi tazminata temel olan ana düşünce budur. Gerçi manevi tazminatın ve bunun türüyle kapsamının takdiri tamamen hakime verilmiş bir haktır. Ancak ne var ki taktir hakkının söz konusu olduğu bütün hallerde hakim hak ve nasafetle hüküm vermek zorunluluğundadır. Bu kesin kural, Medeni Kanunun 4. maddesinde açıklık ve kesinlikle belirtilmiştir. Hakimin hak ve nasafetle hüküm vermesi de hukuk biliminden yararlanarak genel olarak Türk toplumunun sosyal, ekonomik ve moral yapısını, özellikle de tarfların gerçek durumlarının gerektirdiği hak ve adalete uygun sonucu bulması demektir. Çünkü takdir hakkı objektif esaslara dayandığı takdirde ancak kamuoyunda ve sosyal vicdanda hakkettiği güven ve inancı yarattır. Onun içindir ki takdir edilecek manevi tazminat miktarı felaketi ya da haksız eylemi özlenir hale getirecek oranda veya mağdur için zenginleşme aracı olacak tutarda olmamak, başka bir deyimle diğer tarafın müzayaka haline düşmesine, onun mahvına meydan vermemek ve eylemle tazminat arasında makul ve muhik bir orantı bulunmak gerekir.
Olayımızda, 10 yaşlarında bulunan davalının oğlu (M.A.) lastik sapanla kuş avlarken, 9 yaşlarındaki davacı (H.A.)'ın sol gözünden yaralanmasına ve bunun sonucu çalışma gücünün % 25 oranında kaybına neden olmuştur.
Davalının sorumluluğu Medeni kanunun 320. maddesinde kusursuz sorumluluk esaslarına göre düzenlenen özen borcunun yerine getirilmemesinden kaynaklanmaktadır.
Dosyadaki verilerden davacının velisinin Kocaeli Seka Fabrikalarında ortalama aylık 18.000 lira ücretle, davalının ise Yarımca Pektim Fabrikasında aylık 35.000 lira ücret karşılığı çalıştığı, kendisine ait evde oturduğu ve eşi ile iki çocuğu bulunduğu anlaşılmıştır.
Manevi tazminat olarak 500.000 TL'ye hükmedilmesinin belirlenen olgular karşısında gösterilen ilkelere uygunluğunu iddia etmek güçtür.
O halde, daha ılımlı bir manevi tazminata hükmedilmek için karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarıda 2 no'lu bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarından 1 no'lu bentte gösterilen nedenlerle reddine 25.10.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.