 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1983/5841
K: 1983/6468
T: 23.06.1983
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra, dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Dava eşya ve haksız eylemden doğma tazminat istekleridir. İddiaya göre davalı Duran evlenme vaadi ile davacı Aynur'un kızlığını bozmuş ve onunla bu vaad altında bir süre birlikte yaşadıktan sonra evden kovmuştur. Davacı bu nedenle 125.000 lira maddi ve 125.000 lira manevi tazminatın ödetilmesini istemekte ve ayrıca davalı yedinde kalan çeyiz eşyasının mevcutsa aynen teslimini ve mevcut değil ise bedeli olan 205.000 liranın ödetilmesini talep etmektedir. Davalı süresinde vermiş bulunduğu cevap dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunmuş ve mahkemece BK.nun 60. maddesinin birinci fıkrasında gösterilen bir yıllık sürenin geçmiş olması karşısında davanın zaman aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
1 - Mallar mevcut oldukça bunları geri isteme hakkı istihkak davası mahiyetinde olduğundan ve mülkiyete dayanan istihkak davalarında dava hakkını ortadan kaldıran ir zamanaşımı mevcut bulunmadığından BK.nun 66. maddesindeki zamanaşımının malın elden çıktığını veya telef olduğunu davacının öğrenmiş olduğu tarihten itibaren hesaplanması gerekir ve bu öğrenmenin kabulü için zan sınırlarını aşmayan bir bilgi yeter olmayıp, kesin olarak edinilen bir bilgi şarttır. O halde mahkemece öncelikle davaya konu edilen eşyanın davalı yedinde aynen mevcut olup olmadığı araştırılarak ve mevcut ise bu eşya için zamanaşımı def'inin reddine karar verilmek ve mevcut değilse bir yıllık zamanaşımının belirtilen hukuki esasa göre hangi tarihte başlamış olduğu bu def'i ileri süren davalıya ispat ettirilmek ve gerekirse davacının bu konuda göstereceği delillerde toplanarak varılacak sonuca göre bir karar verilmek gerekirken olaydan davanın açıldığı güne kadar bir yıldan fazla bir süre geçmiş olduğndan bahis ile sözü edilen eşya hakkındaki davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
2 - Maddi ve manevi tazminat isteklerine gelince, haksız eylemden zarar gören kişilerin tazminat davalarında uygulanacak zamanaşımı süreleri BK.nun 60. maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin birinci fıkrasında, haksız eyleme dayanılarak açılacak tazminat davasının haksız eyleme ve tazminatla yükümlü olan kişiye ıttıla tarihinden itibaren bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı, 2. fıkrasında da şayet tazminat davasına konu olan haksız eylem aynı zamanda suç niteliğinde bulunur ve ceza hukukunda bu eylem için BK.nun 60/1. maddesindeki süreden daha uzun bir zamanaşımı kabul edilmiş olursa tazminat davasına da ceza hukukundaki bu (uzamış) zamanaşımının uygulanacağı öngörülmüştür.
BK.nun 60. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanabilmesi için fail hakkında ceza kovuşturması yapılmış veya ceza davası açılmış olması şart olmayıp haksız eylemin ceza hukuku bakımından suç olması yeterlidir. Bu bakımdan takibi şikayete bağlı suçlarda (TCK. md. 99 ve 108) şikayet süresinin geçirilmiş olması nedeni ile ceza davasının açılamaması veya bir ceza davası açılmış olsa bile bu davanın şikayet süresinin geçirilmiş olması nedeni ile ortadan kaldırılmasına karar verilmiş olması bu suça ait ceza zamanaşımının tazminat davasına uygulanmasına engel değildir. Çünkü, şikayet ceza kovuşturmasının bir şartıdır, bir cezalandırılabilme şartı değildir. Bir kovuşturma şartı eksik olsa bile yine suç vardır; ancak bir kovuşturmaya konu olamayacaktır. Yargıtayın yerleşmiş uygulamasıda bu yoldadır (Bkz. Yargıtay 4. HD.nin E: 1979/4725, K: 1979/9975 sayılı ve 20.9.1979 günlü kararı; Yargıtay HGK.nun E: 1979/4-231, K: 1981/744 sayılı ve 8.11.1981 günlü kararı).
Davaya konu olan olayda davalıya isnad olan eylemin şikayet süresi gerçekten 6 aydır. Bu sürenin geçirilmiş olmasına rağmen kamu davası açılmışsada şikayet süresinin geçmiş bulunduğu görülmekle ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir. Ancak bu durum davalıya isnad olunan eylemin cezayı gerektirmesi, niteliğini ortadan kaldırmaz. O halde mahkemece maddi ve manevi tazminata ilişkin davalar yönünden davalıya isnad olunan eylemin uzamış zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu gözetilmeksizin BK.nun 60. maddesinin birinci fıkrasında gösterilen 1 yıllık sürenin geçmiş olduğundan söz edilerek bu bölüm davanın da zamanaşımı yönünden reddine karar verilmiş olması bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın birinci ve ikinci bentde gösterilen nedenlerle (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 23.6.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.