 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1983/5420
K: 1983/6089
T: 13.06.1983
DAVA : Taraflar arasındaki haksız eylemden doğma tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı idare avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Davacı, davalının kaçak sigara ambarı sorumlusu iken açık verdiğini bu nedenle idare zararı olan 48.690 liranın tahsilini istemiştir. Mahkeme, davalının ceza mahkemesinde beraat ettiğini ve davacının dahi iddiasını kanıtlamadığını kabul ederek isteğin reddine karar vermiştir.
Davalının zimmet suçundan ceza mahkmesinde beraat ettiği doğrudur; ancak hukuk hakiminin, ceza mahkemesinin beraat kararıyla bağlı olmadığı unutulmamalıdır. Ayrıca beraat kararının, kapsam bakımından hukuk hakimini bağlayıcı niteliği de yoktur. Çünkü bu karar, zimmet suçunu tartılarak oluşturulmuş, davalının sigaraların kaybolmasında ihmali bulunup bulunmadığı ise tartışılmamıştır. Davalının kendini çalıştıran davacı idareye karşı sorumluluğu, yalnız malların zimmete geçirilmesi eyleminden kaynaklanmamaktadır; olayda kasta dayansın veya dayanmasın bir kusurunun bulunması da sorumluluğu oluşturacaktır (BK.m. 41). O halde olayımızda beraat kararının bulunması davanın reddi için bir neden kabul edilemez.
Davaya konu sigaraların davalı tarafından teslim alındığı ve onun sorumluluğunda depoda muhafaza edildiği tartışmasızdır. O halde kaybolma olgusunun davalının eylemi (kusuru) dışında bir nedenle gerçekleştiği kanıtlanmadıkça davalının sorumsuzluğundan söz edilmemelidir. Çünkü davalı kendisine teslim edilen malların hesabını vermekle yükümlüdür; bu nedenle uyuşmazlıkta ispat yükü davalıdadır. Oysa davalı sigaraların kaybolmasında kendisinin bir kusuru bulunmadığını kanıtlayamamıştır. Bu yolda yapılan savunmalar içinde en önemlisi ambar tahta kapaklarının sökülerek hırsızlığın gerçekleştirilmiş olmasıdır. Ancak davalının hazır bulunduğu 4.12.1975 günlü tutanakta (idari soruşturma dosyası ek no. 2'de), "ambara dışırdan açılma ve zorlama ile girildiğini gösterir bir ize rastlanmadığı ve bunun mümkün bulunmadığı" tesbit edilmiştir. Bu nedenle dava konusu zararın, ambara dışardan hırsız girmesiyle gerçekleştiğini kabul etmek mümkün değildir. Bunun aksini ileri süren bazı davalı tanıklarının beyanlarının, olaydan kısa bir süre sonra tutulan ve davalı tarafından da imzalanan yukarıda anılan tutanağa tercih edilmesi de düşünülmez. Çünkü bu tutanak somut bir kanıt niteliğindedir. O halde mahemenin iddianın kanıtlanmaması nedeniyle de davayı reddetmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Mahkemece yapılacak iş davalının ihmali sonucu gerçekleşen idare zararının kapsamını tesbit edip bunu hüküm altına almaktan ibarettir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle davacı idare yararına (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 13.6.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.