Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E:1983/5122
K:1983/5790
T:01.06.1983
  • MANEVİ ÖDENCE
ÖZET : Kişilik haklarının saldırıya [tecavüze] uğrayıp uğramadığının belirlenmesi için, yalnızca belli kelime ve cümleler değil, yazının bütünü değerlendirilmelidir.
Basın yoluyla düşünce açıklamak hakkının anayasal bir değer taşıdığı ve bu açıdan basın işlevlerinin [fonksiyonlarının] yerine getirilmesinin bir hak ve hukuka uygunluk nedeni oluşturduğunun kabulü zorunludur.
(2709 s. Anayasa m. 26)
(818 s. BK m. 49)
Taraflar arasındaki manevi tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 50.000 liranın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine ilişkin hükmün davalılar avukatı tarafından hernekadar duruşma istekli olarak temyiz edilmiş ise de HUMK.nun 2494 sayılı Kanunla değişik 438. maddesinin 1. fıkrası ile aynı Kanunun geçici maddesinin (d) bendi hükmünce miktarı yüzbin lirayı aşan alacak davalarında duruşma yapılmasına olanak vermiş olup bu davaya konu olan alacağın tutan sözü edilen miktarın altında olduğundan duruşma isteğinin reddine ve incelemenin kağıtlar üzerinde yapılmasına oybirliğiyle karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
Dava; manevi tazminat isteminden ibarettir. Davada davacı vakıf, davalıların yazarı ve yazı işleri müdürü bulundukları Gazetesi'nin 25.6.1982 tarihli nüshasında (Hac Üzerine Oyunlar - Diyanet Vakfı mı, Bankerlik Kuruluşu mu?) başlığı altında yayınlanan yazı ile kendilerini suçlayan gerçek dışı ifade ve ibareler dercedildiğini ve bu suretle vakfın şeref ve haysiyetine tecavüz edildiğini ileri sürerek 100.000 lira manevi tazminata hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.
Davacıların normal gazetecilik ve habercilik hizmetlerinin gereğini yerine getirdiklerine ilişkin savunmalarına rağmen, mahkemece davacı vakfın manevi şahsiyetine hakaret yapıldığının tesbit edildiği belirtilerek ve fakat başkaca hiçbir gerekçe ileri sürülmeden 50.000 lira tazminatın davalılardan tahsili hüküm altına alınmıştır.
Öncelikle davaya konu yazının niteliği üzerinde kısaca durulması gerekmektedir. Maddi olay; hac farizasını yerine getirmek üzere hacı adaylarının yatırdıkları paranın hacı dövizleri alımı için bankada toplanması sonucu faiz tahakkukundan ibarettir. Maddi olayın bu gelişimi ile ilgili olarak taraflar arasında herhangibir uyuşmazlık bulunmadığı gibi, daha sonra davalı gazetede yayınlanan tekzip metninde dahi faizin tahakkuk ettiği ve faizin bankada bırakılmayacağı bizzat davacı vakıf tarafından dahi çok açık bir şekilde kabul edilmektedir. Davaya konu yazıda yazar, hacı adaylarının hac masrafları için yatırdıkları paranın bir banka şubesinde toplanması sonucu faiz tahakkuku ve bu faizin hayır kurumlarında harcandığı yolundaki görüşlere karşı kişisel endişelerini dile getirmekte ve islam dininin kuralları açısından faizden faydalanmanın mümkün olamayacağı sonucuna ulaşmaktadır. Başka bir ifade ile bu konuda kamu oyunda açık bir tartışma başlatılmak istenmektedir. Yazının genel uslübu, ifade tarzı ve temel çerçevesi içerisinde objektif kalınmaya azami gayret gösterildiği, her türlü tereddütten uzaktır. O kadar ki, tartışmayı açan yazar yalnızca kendi kişisel düşüncelerini belirtmekle yetinmemiş, sorunu islam dininin ilkeleri açısından çözümleyebilmek amacıyla Diyanet İşleri Başkanının, Din İşleri Yüksek Kurulu'nun, İstanbul Müftülüğü Fetva Makamı'nın ve nihayet davacı vakıf başkanının görüş ve düşüncelerine başvurmak gereğini duymuş ve bunlara yazı münderecatında oldukça geniş bir şekilde yer vermiştir. Özetle yazar konuya bilimsel bir açıdan yaklaşmaya çalışmıştır. Faizin islam ilkelerine uy gün düşüp düşmeyeceği ve nihayet faiz yoluyla elde edilen paranın ibadet yerlerinin ihtiyacı ve hatta ibadet yeri inşaası için harcanıp harcanamayacağı tartışmalı bir konudur. Davacı vakıf ve davalı yazar bu konuda farklı düşüncelere sahip olabilirler. Ancak bu hususun tartışılmasının ve, davacı vakıf tarafından yapılan uygulamanın eleştirilmesinin kişilik haklarını zedeleyebileceği şeklinde kabulü mümkün değildir. Basının başlıca görevlerinden birisi ve belkide en önemlisi, zamanında gereken ayrıntıları ile ve doğru olarak oluşturulmasında kamu yararı bulunan haberleri toplayarak halka, topluma ulaştırmak, böylece toplumun düşünce ve kanaatlara ulaşmasını ve kamu oyunun serbestçe oluşmasını sağlamak nihayet kamu gücünün elinde tutanlar üzerinde de toplumun denetimine aracı olmaktır (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası md. 26). 0 halde basın yoluyla düşünce açıklamak hakkının Anayasal bir değer taşıdığı ve bu açıdan basın fonksiyonlarının yerine getirilmesinin bir hak ve hukuka uygunluk sebebi luşturduğunun kabulü zorunludur.
Davaya konu yazının gerçek bir maddi olguya bağlı olarak olağan bir eleştiri sınırları içinde kaldığı orta seviyede bir okurun anlayabileceği ölçüde net ve açıktır. Kaldı ki kişilik haklarının tecavüze uğrayıp uğramadığının belirlenmesi için yalnızca belli kelime ve cümlelere değil, yazının bütünüyle değerlendirilmesi, genel anlatım düzenine ve mantık çerçevesine dayanılması da zorunludur. Faize dayanan bir maddi olgu sonucu yazarın düşünce sisteminde bankerlik kurumunun çağrışım yapabilmesi ve buna bağlı olarak davacı vakfın bir bankerlik kuruluşu gibi davranmaması fikri anlatım bütünlüğü yönünden doğal kabul edilmelidir. Yerel mahkeme herhangibir gerekçe göstermediği ve karar yerinde yeterli açıklamada bulunmadığı için nasıl olup da davacının kişisel haklarının zarar gördüğü sonucuna ulaştığını anlamak mümkün olmamıştır. Ancak mahkemenin takdir hakkının kullanılmasında çok ciddi yanılgıya düştüğü açıktır.
Bütün bu nedenlerle sabit olmayan davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi kanun ve usul hükümlerine aykırı olup bozmayı gerektirmektedir.
Sonuç : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar yararına (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde geri verilmesine, 1.6.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini