 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1983/189
K: 1983/1526
T: 15.02.1983
DAVA : Taraflar arasındaki trafik kazasından doğma maddi ve manevi tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı ndenlerden dolayı davalılardan B.. Sigorta A.Ş. ile T.. Sigorta A.Ş. hakkındaki davanın ve davacı Mustafa'ya ilişkin olarak açılan maddi tazminat davasının feragat nedeni ile reddine, 50.000 lira manevi tazminat davalılardan Halil'den alınarak davacı Mustafa'ya ödenmesine, davacı O. Vedat'ın destekten yoksun kalma tazminat talebinin reddine, 341.311 lira destekten yoksun kalma tazminatının davalı Ahmet'ten alınarak davacılar Hikmet ve Kıymet'e 99,999,99 lira manevi tazminat davalılardan Ahmet'ten alınarak davacılar Hikmet, Vedat ve Kıymet'e ödenmesine, davalılardan Halil hakkındaki davanın işlemden kaldırılmasına ilişkin hükmün süresi içinde davalı Ahmet avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - Trafik kazası sonucu meydana gelen olayda temyiz den davalı Ahmet 5/8, diğer davalı Halil ise 3/8 kusurludur. Davacılar karşılık olmak suretiyle dava sırasında müteselsil sorumlulardan sadece Halil'i ibra etmişlerdir. Buradaki ibrayı öğretideki deyimiyle subjektif tesirli ibra olarak nitelemek mümkündür. İncelenmesi gereken hukuki sorun, bir karşılık alınarak yapılan ibradan diğer davalı Ahmet'in yararlanıp yararlanamayacağı, yararlanacaksa ne ölçüde yararlanacağıdır.
Mahkeme, bu karşılık alınarak yapılan ibradan diğer davalı Ahmet'in yararlanamayacağı görüşünden hareketle, zararın tümünden adı geçeni sorumlu tutmuştur.
Alacaklının dayanışmalı sorumlular arasındaki iç münasebete müdahale hakkının bulunmadığı düşünülünce, karşılık alınarak vuku bulan bir ibradan, diğer davalınında yararlanacağını kabul gerekir.
BK.nun 145. maddesinin 2. fıkrası, herne kadar tam teselsül hükümlerinde uygulanırsa da ifa ve takas dışında müteselsil borçlulardan birinin borçtan kurtulması halinde, diğer borçluların halin veya borcun mahiyetini irae ettiği oran dahilinde yararlanma ilkesinin kabul edilmiş olması karşısında burada da davalının, ibra edilen sorumlunun tazminattan payına düşen tutar oranında sorumluluktan kurtulacağı kabul edilmelidir. Bu durum gözetildiğinde istekle bağlı kalınarak maddi tazminattan Ahmet'in sorumluluğunun sınırı 5/8 kusura isabet eden miktardır. Ancak sigortanın ödemesi ile zararın bir miktarı da giderilmiş ise bu miktar Ahmet'in sorumlu olduğu miktardan düşülmesi zararın netleştirilmesi prensibinin tabii bir sonucudur. Bu husus gözetilmeden temyiz eden davalı Ahmet'in istenen zararın tümünden sorumlu tutulması bozmayı gerektirir.
2 - Davacılar; Hikmet, Vedat ve Kıymt 5/8 kusurlu, Ahmet ile 3/8 kusurlu Halil'den 100.000 lira manevi tazminat istemişlerdir. Bu davacılar 3/8 kusurlu Halil'den maddi ve manevi tazminatlarını alarak kendilerini ibra ettiklerine göre Ahmet'ten istenen manevi tazminatın 100.000 liranın 5/8'i ile sınırlı olması gerekir. Bu husus gözetilerek davacı Hikmet ve çocukları yararına istekle saklı olarak manevi tazminat takdiri gerekirken daha fazlaya hüküm kurulması bozma nedenidir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın birinci ve ikinci bentlerde gösterilen nedenlerle davalı Ahmet lehine (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15.2.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.