Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1983/139
K: 1983/1101
T: 03.02.1983
DAVA : Hatice adına Avukat İlyas ile A.Haydar adına Avukat Özmen arasındaki dava hakkında (Çumra Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 8.7.1982 gün ve 1981/275-1982/273 sayılı hükmün dairenin 17.11.1982 gün ve 1982/10094-10625 sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmişti. Davalı avukatı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği konuşuldu:
Karar düzeltme talebini içeren dilekçede Harçlar Kanununun (1) sayılı tarifesi gereğince alınması gereken 1000 liralık harcın yatırılmamış bulunduğu ve karar düzeltme talebini inceleme tarihi itibarıyla da HUMK.nun 440. maddesinde öngörülen 15 günlük karar düzeltme süresinin geçtiği hususunda uyuşmazlık yoktur. Burada çözümlenmesi gereken hukuki sorun; maktu harcı tabi olduğu halde, bu harç yatırılmamış, karar düzeltme dilekçelerinin incelenmesi olanağının bulunup bulunmadığı hususudur.
Bir görüşe göre HUMK.nun 440. maddesinin 1. fıkrasında harç alınması gerektiğine ilişkin bir açıklık bulunmadığından temyiz dilekçesinden farklı olarak, harcın yatırılmamış olması bu taleplerin incelenmesine engel değildir. Diğer bir görüşe göre ise, burada HUMK.nun 434. maddesinin 2. fıkrasının yorum yoluyla uygulanması ve harcı alınmamış, süresi de geçmiş karar düzeltme isteklerinin reddine karar verilmesi gerekir.
Bu konuda sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için her şeyden önce usul hukukunda, yorum ve kıyas hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı konusunun belirlenmesi ve ayrıca harçlar kanununun hükümlerinin gözönünde tutulması gerekir.
Usul Hukukunda, mahkeelerin görevinin kamu düzeni ile ilgili olması nedeniyle kıyas veya yorum ile genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği kuralı hariç (Bkz. 5.12.1977 tarih, E. 4, K. 4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları Cilt 5, sh. 740), yorum ve kıyas hükümlerinin uygulanması gerektiği gerek doktrin, gerekse yargısal içtihatlar bakımından ihtilafsızdır.
Prof. Dr. Sabri Şakir Ansay, "Hukuk Yargılama Usulleri, Ankara 1960 sh. 8 ve 9'da "(Bazıları Hukuk Usulü Kaidelerinde kıyas ve boşluğu doldurma olmayacağını söyler. Bu, hiçbir kanun hükmüne veya kabul edilmiş bir doktrine dayanmaz. Asılsız ve yersiz, bilimle ilgisi olmayan bir sanıdan başka bir şey değildir. Medeni Kanununumuzdan önce süren bir geleneğin artığı ve uzamasıdır) diyerek, bu konudaki kanaatını kesin olarak belirtmiş bulunmaktadır.
Usul Hukukunda kıyas ve yorum hükümlerinin uygulanması gerektiği diğer bilimsel eserlerde de kabul edilmiş bulunmaktadır. Bu konuda Bkz.Ord. Prof.Mustafa Reşit Belgesay, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun Şerhi, Terolire, 1. cilt, İst. 1949 sh. 22-24; Prof.Dr. Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukukunun Esasları İst. 1973, sh. 48; Prof.Dr.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri, Usulü, 1979, cilt 1. sh. 37; Prof.Dr.İlhan Postacıoğlu,Medeni Usul Hukuku Dersleri İst. 1975, sh. 21; Prof.Dr.Necip Bilge-Doç.Dr.Ergün Önen, Medeni Yargılama Usulü Dersleri Ankara 1978,sh. 5).
Yargısal İçtihatlarda, Usul Hukukunda yorum ve kıyasın uygulanması gerektiğini açıkça belirtmektedir. "Delillerin tesbitine ilişkin giderlerin, HUMK.nun 413-426. maddelerinde yer alan yargılama giderlerinden sayılacağına ve bu tür giderlerin davanın konusunu eklenemeyeceğine ilişkin 22.3.1976 tarih, 1/1 sayılı"; "dava, arsaya müdahalenin önlenmesiyle beraber arsa üzerindeki binanın yıktırılması talebini de içerdiği takdirde, görevli mahkemenin her ikisinin kıymeti toplamı, üzerinden belirleneceğine ilişkin 4.3.1953 tarih, 10/2 sayılı"; "yargılama masrafıyla avukatlık ücretine dahil olan istemlerin görevsizlik yahut yetkisizlik kararı veren mahkemece hüküm altına alınması gerekli olduğuna ilişkin 25.4.1945 tarih, 21/7-9 sayılı"; "HUMK.nun 74 ve 75. maddeleriyle 76. maddesi hükmü karşılaştırılınca hakimin bir davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve neticei taleplerle bağlı olup, dayandıkları kanun hükümleriyle ve onların tavsifleriyle bağlı olmadığı ve kanunları re'sen tatbik ederek iddia ve müdafaadaki neticei talepleri karara bağlamakla mükellef bulunduğuna ilişkin 4.6.1958 tarih, 15/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararları" bunun birer örnekleridir.
Eğer usul hükümlerinde yorum ve kıyas olmasaydı bu İçtihadı Birleştirme Kararlarının verilmesi söz konusu olmayacaktı. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Esasen yorum ile kıyasın nitelikleri gözönünde tutulduğunda aksi bir sonuca varmak da mümkün değildir. Bir kanun hükmünün anlamının tesbitine yorum, kanun tarafından tanzim edilmemiş olan bir durum için konmuş olan, kuralın uygulanmasına kıyas dendiğine göre; diğer kanunlar gibi usul kanunlarında da yorumu gerektiren hükümler ve kıyası gerektiren durumlar bulunacağından, usul hukukunda yorum ve kıyasın mümkün olmadığını söylemek imkanı yoktur.
Usul hukukunda da yorum ve kıyasın uygulanacağı esasını kabul ettikten sonra olayımızda bu esasın uygulanmasını gerektirir bir durum bulunup bulunmadığını tesbitte zorunluluk vardır.
HUMK.nun 440. maddesinde Yargıtay Kararlarına karşı tefhim veya tebliğden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteyebileceği belirtilmiş; ancak karar düzeltme talebinin hangi tarihte yapılmış sayılacağına dair açık bir hüküm getirlmemiştir. İşte bu hususun kıyas ve yorum yoluyla belirlenmesi zaruridir. Kıyas ve yorum yapılırken de aynı fasılda, diğer deyişle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun Hükümlere Karşı Müracaat Tarihleri, 1. Fasılda yer alan 434. madenin 2. fıkrasının uygulanması gerekir.
Bu maddenin ikinci fıkrası 2494 sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine "temyiz isteği, harca tabi değilse dilekçenin temyiz defterine kaydedildiği, harca tabi ise harcın yatırıldığı tarihte yapılmış sayılır" hükmünü kapsamaktadır. Bu hükmün aynı fasılda yer alan karar düzeltme talepleri hakkında uyglanmaması için, hükmün kabulüne sebep olan nedenler ve hükmün gerekçesi gözönünde tutulduğunda-, hiç bir sebep bulunmamaktadır.
Harçlar Kanunu hükümlerinin incelenmesinden de aynı sonuca varılmaktadır. Bilindiği gibi evvelce karar düzeltme talepleri harca tabi değillerdi (Bkz.10.5.1965 tarih; 1/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Ancak Harçlar Kanununda yapılan değişiklikle, (1) sayılı tarifenin 2/b bendinde açıkça belirtildiği gibi, tashihi karar taleplerinin reddine dair Yargıtay Kararlarında 1000 lira maktu harcın alınması öngörülmüştür.
Anılan Harçlar Kanununun 27. maddesi gereğince "(1) sayılı tarifede yazılı maktu harçlar ilgili bulunduğu işlemin yapılmasından önce peşin olarak ödenir". Aynı Yasanın 127. maddesi gereğince "Bu kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, harçların tamamı peşin olarak ödenmeden harca mevzuu olan işlem yapılmaz".
Bu hükümlerden de açıkça anlaşıldığı gibi, karar düzeltme talebinde bulunulduğunda 1000 lira tutarındaki harcın peşin alınması, harç alınmadıkça bir işlemin yapılmaması gerekmektedir.
Harcı alınmamış bulunan karar düzeltme taleplerinin işleme konması yasanın açık hükmüne ters düşeceği gibi, HUMK.nun 434. maddesinde yapılan değişiklik amacına ve bu maddenin gerekçesine de aykırı olur ve sürenin hesaplanması, harcı alacak kişinin takdirine bırakılması sonucu doğurur ki, bunun mevcut yasal hükümlerle bağdaşmayacağı açıktır.
SONUÇ : Yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme isteklerinin maktu harcı tabi olmasına, maktu harçların ise ilgili bulunduğu işlemin yapılmasından önce peşin olarak ödenmesi gerekmesine, karar düzeltme isterken harç yatırılmamış bulunmasına, harca tabi işlerde sürenin temyizde olduğu gibi, karar düzeltmede de harcın yatırıldığı güne göre hesaplanması gerekmesine, dava konusu olayda Yargıtay ilamının tebliğ günü ile harç sonradan yatırılsa bile yatırılacağı güne kadar 15 günden fazla bir süre geçmiş olacağına göre karar düzeltme dilekçesinin süre aşımı yönünden reddine, 3.2.1983 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KAŞI OY YAZISI
Karar düzeltme dilekçesi süresinde verilmiştir. Alınacak maktu peşin harcın ne olduğu ve bunun kaleme veya maliye veznesine yatırılması gerektiği ilgiliye bildirilmemiştir. Harç alınması gereken durumlarda ilgiliden harcınistenmesi, alınması veya mahile veznesine yatırılacak harç ödendiğine dair makbuzun dosyaya konulması harç tahakkuk ettirecek merciinin görevidir. Alakalıdan alınması icap eden harcı almayan görevli memurdan harcın tahsil edilebileceği Harçlar Kanunu hükümlerindendir. Nitekim celse harcına mahkum olan taraf veya vekili bu harcı müteakip celseye kadar ödemez ise müteakip muamele yapılmaz. Bundan çıkan anlam harç ödenmesinde davaya devam edilmesi gerektiğidir. Başka bir deyimle daha önceki muamelelerin muteberliği o tarafın herhangi bir hakkının kaybolmayacağının öngörülmesidir. Harçlar Kanununun 118. maddesi mucibince de peşin ilam harçları alınmadan dava dilekçesi kabul edilmeyecektir. Pein ilam harçları vatandaşların haksız yere dava ikame ederek mahkemeleri fuzulen işgal etmelerine aynı zamanda dava edilen diğer vatandaşları lüzumsuz külfetlere sokmalarına mani olmağa matuf bir tedbir mahiyetindedir. Bu suretle dava eden veya hakkında verilmiş bir karar aleyhine kanun yollarına müracaat eden kimselerin peşin dörtte bir harcı ödeyeceklerini düşünerek haksız yere dava ikame etmekten veya müracaatta bulunmaktan çekinilebileceği düşünülmüştür.
O halde, tahsis dilekçesi süresinde verildiği zaman peşin harç alınmadan dilekçe kabul edilmemelidir. Karar düzeltme dilekçesi kabul edilip davadosyası temyiz mahkemesine gönderilecektir denildiği zaman davada taraf olanın ben peşin harcın 1/4'ünü ödeyeceğim demesi mümkün değildir. Zira harcı alacak başkatip bu konudaki harcı hesap edip şu kadarda harç vereceksin, aksi takdirde tashih dilekçen üzerinde işlem yapamam, dosya gönderilmesi içinde pul veya yapıştırılacak posta pulu masrafını ödeyeceksin demesi şarttır. Bunların yapıldığı hussunda dosyada bir kayıt ve işleme rastlanmamıştır. Peşin harcın 1/4'ü ödenmediğine bu takdirde müteakip muamele yapılamayacağına göre evrakın temyize gönderilmesi de mümkün olmalıdır. 2494 sayılı Kanunla değişen HUMK.nun 435/2. fıkrası sırf harca tabi davalarda temyiz dilekçesindeki havale tarihinin değil harcın ödendiği tarihin temyiz süresinin başlangıcı sayılacağına dairdir. Süre geçtikten sonra verilen temyiz dilekçesine, bu dilekçenin daha önce havale edildiği hakim tarafından yazılıp temyiz defterine kaydettirilmesi mümkün olabileceğinden muhtemel bir suistimali önleme maksadından kaynaklanmaktadır.
Zira aynı maddenin 3. fıkrası temyiz harcının tamamının yatırılacağına işaret edilmekle beraber bu harcın noksan yatırılması halinde eksiğin ikmal ettirilmesi için ilgiliye tebligat yapılacağı bir haftalık süre içerisinde eksik harç ikmal edilmediği takdirde bu konuda verilecek kararın da kabili temyiz olduğu gösterilmiştir. Harcın tamamının yatırılmaması ileeksik yatırılması arasında fark olmadığı Harçlar Kanununun umumi hükümlerinden çıkarabilir (Maliye Müfettişlerinden Şefik Kazımyar Harçlar Kanununun Şerhi hususundaki eserlerinin 229. sayfasında) harcın noksan alınması veya hiç alınmamış olması halinde hiç bir ceza tatbikedilmeden yalnız noksan alınan veya hiç alınmamış olan harç tebliğ ve tahsil olunacaktır, denilmektedir. O halde tashih dilekçesi süresinde verildiği hiç harç tahsis edilmemesi halinde de kabul edilmesi Harçlar Kanununun ana amacına uygun düşecektir. Kanun koyucunun aksi bir maksat taşıdığı düşünülemez. Çünkü harcı alacak görevlinin süre vermesini ve ilgliiyi uyarmasını öngördüğüne göre kanun yoluna müracaat hakkını korumayı birinci harcın tahsilini ikinci planda düşündüğü açıktır. Yni harç alınması mümkün olan ahvalde hizmetin görülmesini, adalet tavziinden vatandaşın mahrum bırakılmamasını istemiştir. Karar düzeltme dilekçesi, temyiz mahkemesince dosya incelenip, verilen bu karar taraflara tebliğden sonra verildiğine göre, bir taraf veya her iki taraf temyiz mahkemesi kararının düzeltilmesini aynı mahkemeden istemektedir. Onun için tashih dilekçesi doğrudan doğruya temyiz mahkemesine de verilebilir. Süresinde verilen bu tashih dilekçesi üzerine, esasen bu ilk müracaat edilen temyiz (yani kanun yoluna başvurmanın) bir dvamı olarakta mütalaa edilebilir. Temyiz harcı alındığına göre tashihi kararda artık peşin maktu harç alınmasına lüzum yoktur. Çünkü eğer tashih dilekçesi kabul edilip ve temyiz mahkemesinin ilk kararı düzeltilirse tashih talebinde bulunandan harç alınmaz. Zira kusuru yoktur. Talebi haklıdır. Aksi halde yani tashih talebi reddedilirse bunlardan harç ve ayrıca 142. maddedeki para cezası alınır. O halde tashihi karar için maktu harcın alınmasının doğrumunun gerektiği tarih, bu dilekçe üzerine temyizde dosyanın incelenmesinden sonraki tarihtir. Uygulamada da gerek temyiz mahkemesi ve gerekse Danıştay da tashih, dilekçesinin reddi halinde 1000 lira harcın bu yüksek mahkemelerce tahsil edileceği şeklindedir. Bu kanun yoludur. Harcın verildiği tarihte ancak tashih dilekçesi verilmiş sayılır tarzındaki usul hükmünün tashih dilekçesi süresinde verilse bile o tarihte borç yatırılmadığına ve sonradan da harç yatırılsa esasen 15 günlük süre geçmiş olacağına göre, tashihi kararın süresinde yapılmadığını istidlal surtiyle kabul usul hukukunun esas ilkelerine ve Harçlar Kanununun amacına aykırı ve tarafların kanun yoluna müracaatlarını kısıtlayıcı ve dolayısıyla haklarının özünün kaybına sebebiyet verecek mahiyette olduğundan tashih dilekçesinin reddine dair çoğunluk kararına muhalifim.
Üye
Mustafa AKSOY
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini