 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1983/10026
K: 1984/1933
T: 28.02.1984
DAVA : Taraflar arasındaki haksız eylemden doğma tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı idare avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine gereği konuşuldu :
KARAR : Davacı orman idaresi, davalının ormana bitişik taşınmazında gerekli önlemler almadığından fidelerin yanmasıyla başlayan yangından ormanın zarar gördüğünü; bu sebeble 42.000 liranın tahsilini istemiştir. Mahkeme, davalının ceza mahkemesinde beraat ettiğinden ve olayda kusurunun bulunduğuna dair delil bulunmadığından davanın reddine karar vermiştir.
Davaya konu yapılan orman zararının, davalıya ait taşınmazlarda bulunan buğday saplarının (fires) yanmasından meydana geldiği yolunda taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Ancak bu sapların kimin tarafından ve nasıl tutuşturulduğu yolunda yeterli bir delil mevcut değildir. Sorumluluğun kaynağı hususu (BK. Md. 41)'e dayandırılması halinde davayı reddeden mahkemenin kararı doğru olacaktır. Ne var ki taraflar komşu olup; sorumluluk, Medeni Kanununun 656. maddesinden kaynaklanmaktadır.
Bilindiği gibi 656. maddede düzenlenen kusursuz sorumluluktan söz edebilmek için zarar karşı taşınmazın sınırı dışına taşan bir kullanma; daha geniş anlatımla taşınmazın kullanılmasıyle ilgili olmalıdır. Burada sözü edilen kullanma eylemi, bir şey yapmak şeklinde olabileceği gibi şeyin yapılmaması gibi (taşınma biçiminde) de olabilir. Bir taşınmaz sahibi, malını komşu taşınmazlar için tehlike yaratabilecek bir durumda kullanır veya bırakırsa, bu halde de 656. madde uygulanabilecektir. Örneğin: önlem almadan malsahibinin tarlasında otlar yakması "bir şey yapmaktır", önlem almadan ot yetişen etrafı açık bir yere herkesin girip çıkmasını, gelip geçmesini sebrest bırakan bir taşınmaz malikinin eylemi "kaçınma biçimindedir". Her iki halde de taşınmazın kullanılması söz konusudur, ve zarar gerçekleşmiş ise taşınmaz malikleri 656. maddeye göre sorumlu olacaktır (bakınız; Dr. Suat Bertan Aynı Haklar, Medeni Kanun 618-764 Şerhi, cilt l,sh. 681-682).
Olayımızda, davalının taşınmazı Devlet Ormanına bitişiktir; davada taşınmazda hasattan sonra buğday saplarını olduğu gibi bırakmış ve ormana zarar vermemesi için gerekli önlemleri almamıştır. Adana ili orman yangınları bakımından zararlı bir bölgemizdir. Nitekim davalı dahi ceza mahkemesine verdiği 3.4.1982 günlü savunma dilekçesinde "tarlarının kenarını 10 metre sürmek suretiyle önlem alınarak buğday saplarının yakılmasının adet olduğunu" söylemiştir. O halde davalının hiç bir önlem almamak suretiyle taşınmazını olduğu gibi bırakması (kaçınma biçiminde eylem) taşınmazın kullanılmasıyla ilgilidir. Çünkü komşu orman için yangın tehlikesinin büyük olduğu bölgede gerekli önlemleri alması davalıdan beklenen bir davranıştır. Kaldı ki ormanların korunmasının öncelikle çiftçi yurttaş ve yurdumuz için arz ettiği önem tartışılmayacak biçimde ortadadır.
O halde mahkemenin, önüne gelen bu uyuşmazlıkta, sorumluluğun kaynağının Medeni Kanunun 656. maddesi olduğunu düşünmeden ve yalnız karar üzerinde durmak suretiyle hüküm vermesi usul ve yasaya aykırıdır; hüküm bu nedenle bozulmalıdır. Mahkemece yapılacak iş, zarar ve tazminat kavramını belirleyip sonucuna göre hüküm vermekten ibarettir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, 28.2.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.