 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2. Ceza Dairesi
E: 1983/8199
K: 1983/8614
T: 16.12.1983
DAVA : Yetkili mercilerce verilen emirlere riayetsizlikten sanık Duran'ın yapılan yargılaması sonunda; TCK.nun 526/1, 59. maddeleriyle tayin olunan 2 ay 15 gün hapis ve 833 lira ağır para cezalarından hapsin beher günü 647 sayılı Kanunun 4 ve 6. maddeleri gereğince 50 liradan paraya çevrilerek neticeden 4583 lira ağır para cezasiyle tecziyesine, cezasının ihtaren teciline ve yargılama gideri alınmasına dair (Niğde - Ortaköy Sulh Ceza Mahkemesi)nden verilen 21.3.1983 tarihli hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Aksaray C. Savcısı tarafından süresinde dilekçeyle istenmek ve dava evrakı C. Başsavcılığı'nın 1.12.1983 tarihli tebliğnamesiyle daireye gönderilmekle okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği düşünüldü:
KARAR : 1 - Sanığın dava konusu yapılan eylemi Anayasa'nın halk oyuna sunulduğu gün eğlence yeri addedilen kahvehanesini oy verme süresi içinde açık bulundurmaktan ibarettir.
Anayasa'nın halk oyuna sunulmasına dair 2707 sayılı Kanunun 1. maddesinde; bu kanunda özel hüküm bulunmayan hallerde 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütüklerine Dair Kanunun uygulanacağı tasrih edimiştir.
298 sayılı Kanunun 79. maddesinin eylemle ilgili 2. fıkrasında (oy verme günü, bütün umumi eğlence yerleri oy verme süresince kapalı kalır, eğlence yeri niteliğini haiz lokantalarda yalnız yemek verilir) denilmekte, diğer fıkralarda içki ve silah taşıma yasağına ilişkin hükümler yer almaktadır.
Oy verme süresi, 298 sayılı Kanunun 89. maddesinde saat 8.00'den 17.00'ye, 2707 sayılı Kanunun 7. maddesinde ise 8.00'den 19.00'a kadar geçecek süre olarak tesbit edilmiştir. Ancak; 298 sayılı Kanunun 79. maddesinde tasrih edilen eylemlere matuf 170. maddesindeki içki yasağına aykırılık, 171. maddesinde ise silah taşıma halleri müeyyide altına alındığı halde, oy verme süresi içinde eğlence yerini açık bulundurulan hakkında cezai müeyyide getirilmediği gibi, bu ahvalde TCK.nun 526/1. maddesinin uygulanacağı yolunda bir hükme de yer verilmemiştir. Yasa koyucunun amacı, bu eylemi sözü edilen madde kapsamı içine almak doğrultusunda olsa idi Kanunun 156. maddesinde olduğu gibi bu husus tasrihen ifade olunurdu. Filhakika 298 sayılı Kanunun 156. maddesinde (bu kanunda ayrıca ceza hükmüne bağlanmayan ve kanun hükümlerine aykırı olan sair propagandaların failleri hakkında TCK.nun 526/1. maddesi uygulanır) denilmektedir. Yasada inceleme konusu eylem bakımından bir atıf sözkonusu değildir.
Bizatihi 2707 sayılı Kanunda da bu konuda bir yasaklama ve müeyyideye yer verilmemiştir.
Dosyaya göre, sanığın zabıtaca yapılan ihtar veya kapatmaya rağmen iş yerini tekrar açtığına veya açık tuttuğuna dair bir idida ve delil bulunmamaktadır.
Bu yasal açıklık karşısında; sanığın eyleminin cezai müeyyide altına alınmadığı gözetilmeden, Kaymakamlığın kanunu hükmünün hatırlatılmasından ibaret olup Belediye hoparlörü ile ilçe sakinlerine duyurulan sözlü emrine aykırılık şeklinde kabul edilen eylemden dolayı yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
2 - Kabul ve uygulamaya göre hafif yerine hapis, hafif para cezası yerine ağır para cezası verilmesi,
3 - Sanığın adli sicil kaydı temin edilmeden hüküm tesisi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, C. Savcısının temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde görülmüş olduğundan hükmün BOZULMASINA, istem gibi 16.12.1983 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.