 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E:1983/8478
K:1983/9776
T:04.10.1983
- ELATMANIN ÖNLENMESİ
- HAK DÜŞÜRÜCÜ SURE
- VEKİLLİK ÜCRETİ
- TAPU SİCİLİ
ÖZET : 766 sayılı Tapulama Yasasının 31/2. maddesinde öngörülen hak düşürücü süre, tapulamaca tesbit dışı bırakılması gereken ve tescile tabi olmayan yerler hakkında uygulanmaz. Kesinleşmemiş tesbitler üzerinde tapulama komisyonu düzeltme yapabilir. Tesbit kesinleştikten ve sicil oluştuktan sonra yerel tapu sicil muhafızı pafta ve sicil üzerinde düzeltme yapamaz.
Keşifte tesbit olunan değer üzerinden vekalet ücreti tayin edilmesi gerekir.
(766 s. Tapulama K m. 31/2)
Taraflar arasında görülen davada; davacı, 64351 m2. miktarındaki Şubat 1945 tarih 22 nolu kayıt 149 parselde 2473500 m2., 22060 olan Mart 1945 tarih 5 nolu tapu 150 parselde 993500 m2. olarak tesbit ve tescil edildiğini usule ve yasaya aykırı olarak yapılan düzeltmeler sonucu oluşan kayıtların iptalini elatmanın önlenmesini, ecrimisilin tahsilini istemiştir.
Davalılar, 10 yıllık sükutu hak yönünden davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Davanın reddine ilişkin kararın davacı Hazine ile davalılar vekili tarafından temyiz edildiği görülmekle, incelemenin duruşmalı olarak yapılması Hazine tarafından istenildiğinden, dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
1 - Dava dilekçesindeki açıklamalara göre, davacı Hazine işbu davada tapulamaca tesbit dışı bırakılması gereken yerlerin davalılar adına Şubat 1945 tarih, 22 nolu tapuya dayanılarak tesbit gören 149 parsel ile Mart 1945 tarih, 5 nolu tapuya dayanılarak tesbit gören 150 parsel kapsamına dahil edildiğinden bahisle tapulama tesbitinin düzeltilmesini istemiştir. Gerçekten uzman bilirkişi Hüseyin tarafından düzenlenen krokiye göre, gerek 149 parselin gerekse 150 parselin sınırlarında tesbit dışı bırakıldığı anlaşılan yerler mevcut olduğu görülmektedir. 766 sayılı Kanunun 31/2. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin tapulamaca tesbit dışı bırakılması gereken ve tescile tabi olmayan yerler hakkında uygulanamayacağı devamlılık kazanan yargısal uygulama gereğidir. Mahkemenin bu yönü gözardı ederek ve davacı Hazine'nin davada ileri sürdüğü iddiayı bir yana iterek olayda 766 sayılı Yasanın 31/2. maddesindeki hak düşürücü sürenin gerçekleştiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
2 - Ayrıca, 766 sayılı Tapulama Yasasının 94. maddesinde tapulama komisyonlarının kesinleşmemiş tesbitler üzerinden düzeltme yapabilecekleri kabul edilmiş bulunup, tesbit kesinleştikten ve sicil oluştuktan sonra yerel tapu sicil muhafızının pafta ve sicil üzerinden düzeltme yapamayacağının düşünülmemesi de isabetsizdir.
Hazine'nin bu yönlere değinen temyiz itirazı yerindedir. Davalının temyizine gelince; kabule göre, dava dilekçesinde gösterilen değere davalı tarafından itiraz edildiği dikkate alınarak davalı yararına keşifte tesbit edilen değer üzerinden vekalet ücreti tayini gerektiği halde, eksik vekalet ücreti tayini dahi yolsuzdur. Bu durumda davanın esasının görülmesi ve sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Davacı Hazine'nin esasa, davalı tarafın vekalet ücretine değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin harcın iadesine, 4.10.1983 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.