 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E:1983/4967
K:1983/4659
T:26.04.1983
* SİCİLLERİN HUKUKSAL DEĞERİ
* HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
* TAPULAMAYA BAŞLANDIKTAN SONRA TESCİL
ÖZET : Çekişmeli taşınmaz 16.11.1957 gün, 174 nolu tapu kaydı esas alınarak 16.7.1958 günü tapu sahipleri davalılar adına tesbit edilmiştir. Anılan bu 174 nolu tapu tesbitten önce 12.2.1958 tarih, 43 nolu kayda satış yoluyla Kemal üzerine intikal görmüş ve 20.8.1958 tarih, 195 nolu tapu ile de yine satış yoluyla davacılar miras bırakanı Mehmet'e geçmiştir.
Davacılar miras bırakanı Mehmet'in taşınmazı mal edinmesi tapulama tesbitinden sonra olmakla tapulama öncesi bir nedene dayanarak iptal ve tescil isteği söz konusu değildir. 766 sayılı Tapulama Kanununun 31/2, maddesinin uygulama yeri yoktur.
Davacıların miras bırakanı Mehmet'in tapulama tesbitinden sonra 20.8.1958 tarih, 195 nolu tapu ile mal edinmesi [iktisabı] 766 sayılı Tapulama Kanunu m. 81'de öngörülen koşullara uygun biçimde yapılmadığından anılan .195 nolu tapu hukuksal olarak yok hükmündedir.
(766 s. Tapulama K m. 31,81)
Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davasının, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle ve davacıların dayandığı tapu kayıtlarının çelişkili olduğundan bahisle reddine dair, (Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi)'nden verilen karar, süresinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; dosya inceledi, gereği görüşülüp düşünüldü
Davacılar tapulamaca davalılar adına tespit ve tescil olunan dava konusu 141 parsel sayılı taşınmazın, miras bırakanları Mehmet'e ait 20.8.1958 tarihinde 195 numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığından bahisle tapulama tesbitinin düzeltilmesini ve davalılar üzerindeki 141 parselle ilgili kaydın iptali ile mevcut veraset belgesindeki payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
Mahkemece, dava 766 sayılı Yasanın 3 1/2. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği ve davacıların dayandığı tapu kaydının çelişkili olduğundan söz edilerek reddedilmiştir. Dava konusu 141 parsel 16.11.1957 tarih 174 nolu tapu esas alınmak suretiyle 16.7.1958 tarihinde tapu malikleri davalılar adına tesbit olunmuştur. Tapulama tesbitinin dayanağını oluşturan 16.11.1957 tarih ve 174 nolu tapu tesbitten önce 12.2.1958 tarih, 43 nolu kayda satış yoluyla Kemal üzerine intikal görmüş ve 20.8.1958 tarih 195 nolu tapu ile de yine satış suretiyle davacıların miras bırakanı Mehmet'e geçmiştir. Böylece, davacıların miras bırakanı Mehmet'in iktisabı tapulama tesbitinin yapıldığı 16.7.1958 tarihinden sonradır. Bu durumda olayda tapulama öncesi bir sebebe dayanarak iptal ve tescil isteği söz konusu olmadığından 766 sayılı Yasanın 31/2. maddesinin uygulama yeri yoktur. Yerel mahkemenin bu yöndeki kabulü isabetsiz olduğu gibi davacıların dayandıkları 20.8.1958 tarih, 195 nolu tapu kaydının çelişkili olduğu yolundaki görüşü de doğru değildir.
Hal böyle olunca, yanlar arasındaki uyuşmazlığın 766 sayılı Tapulama Yasasının genel hükümleri ve 81. maddesi gereğince çözümü zorunludur. Olaya bu doğrultuda yaklaşıldığında yukarıda belirtilen olgular karşısında tapulama tesbitine esas alınan 16.11.1957 tarih 174 nolu tapu ile bu tapunun tesbitten önce intikaline ilişkin bulunan davacıların miras bırakanının bayii Kemale ait 12.2.1958 tarih 43 nolu tapu, kayıt olma niteliğini yitirmiştir. Bu kuralın ayrıcalığı 766 sayılı Yasanın 81. maddesinde düzenlenmiştir. Davacıların, miras bırakanı Mehmet'in tapulama tesbitinden sonra 20.8.1958 tarih, 195 nolu tapu ile iktisabı yukarıda anılan 81. maddede öngörülen koşullara uygun biçimde yapılmadığına göre 20.8.1958 tarih 195 nolu tapu artık hukuksal olarak yök hükmündedir. 0 halde davacıların bu tapuya dayanarak tapulama tesbitinin düzeltilmesini ve tesbit sonucu oluşan nizalı 141 parsele ait kaydın iptali ile adlarına tescilini istemeleri olanaksızdır. Davanın reddine karar verilmesi açıklanan bu gerekçelerle sonucu bakımından doğrudur. Davacıların temyiz itirazları yerinde değildir, reddiyle hükmün (ONANMASINA), 26.4.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.