 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1983/4229
K: 1983/4680
T: 26.04.1983
DAVA : Taraflar arasında görülen davada, Davacılar, kadastroca davalılardan Hasan Hüseyin adına tesbit ve tescil edilen 7 ve 9 parsel sayılı taşınmazların bir kısmını miras bırakanları Hasan adına kayıtlı ve hiçbir parsele revizyon görmeyen Kanunisani 303 tarih no: 10 ve Kanunusani 310 tarih,no: 10 sayılı tapu kayıtlarının kapsamında kaldığını ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.
Tesbitin doğru olduğunu bildiren davalı, MK.nun 639/2. maddesi gereğince davacılar tapusunun hukuki değerini yitirdiğini savunmuştur.
Mahkemece davacılar tapusunun nizalı yere uymadığından ve esasen hukuki değerini de yitirdiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Karar süresinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava konusu 275 ada 7 ve 9 parsel sayılı taşınmazlar Temmuz 1311 tarih 11 sayılı kök kayıttan gelen 24.3.1949 gün 48,46 sayılı tapulara dayanılarak kadastroca davalılar adına tesbit ve tescil olunmuştur.
Davacılar, bu taşınmazların birkısmının miras bırakanları Hasan adına olan ve hiç bir parsele revizyon görmeyen Kanunisani 1303 tarih 10 ve 1310 tarih aynı sayılı iki tapu kaydının kapsamında bulunduğunu ileri sürerek iptal ve tescil istemişlerdir.
Mahkemece, davacılara ait tapuların çekişmeli yeri kapsamadığından, kapsasa bile MK.nun 639/2. maddesine göre bu tapuların hukuki değerini yitirdiğinden söz edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa, dava konusu taşınmazlar, 2613 sayılı Yasanın uygulama alanı içinde bulunduğu için MK.nun 639/2. maddesine ilişkin savunma def'an dermeyan edilemez. Bundan başka davacılara ait tapuların çekişmeli parselleri kapsamadığı yolundaki kabulün dayanağını oluşturan uygulama ve soruşturma yetersizdir. Şöyle ki; uzman bilirkişinin raporunda dahi açıklandığı gibi her iki kişiftede dinlenen yerel bilirkişiler tapularda yazılı sınırları gösterememişlerdir. Dinlenen tek davacı tanığının sözleri de bilirkişi beyanları ile çelişmektedir.
Bu durumda komşu taşınmazlara ait parsellerin tesbitine dayanak olan tapuların tesislerinden itibaren tüm tedavül kayıtlarının getirtilmesi, çevriyi iyi bilen yaşlı ve yansız kimseler arasından seçilecek birden fazla yerel bilirkiiler aracılığı ile davacılara ait tapuların yeniden uygulanması ve bu uygulama sırasında komşu taşınmazlara ilişkin eski kayıtlardan yararlanılması, aynı zamanda bu yoldan bilirkişi sözlerinin de denetlenmesi, buna rağmen keşiften bir sonuç alınmazsa yerel bilirkişilerin gösteremedikleri sınırlar için taraflara tanık dinletme olanağının verilmesi, böylece tapu kayıtlarının nizalı taşınmazlara uyup uymadığının kesinlikle ortaya konması ve ona göre bir hüküm kurulması gerekir.
Noksan soruşturmaya ve yanılgılı değerlendirmeye dayanan hükümde isabet yoktur.
Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün yukarda açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.4.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.