 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E:1983/3454
K:1983/4849
T:29.04.1983
* HAPİS HAKKI
ÖZET : Tapulu taşınmazların tapu dışı [haricen] satışı geçersiz olduğundan elatmanın önlenmesine karar verilmesi yerinde ise de çekişme tapu dışı [harici] satış bedeli üzerinde toplanmakla anılan satış bedelinin soruşturularak kesinlikle saptanması ve saptanacak bedellerinden davalı yararına hapis hakkı tanınması da gerekir.
(743 s. MK m. 907)
Taraflar arasında görülen davada; davacı, tapulu taşınmazlarına davalıların elatmasının önlenmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazları haricen satın aldığını öne sürerek satış bedeli ödendiğinde iade edeceğini söylemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu kararın süresi içinde davalı tarafından temyiz edildiği görülmekle; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı Kemal, 2510 sayılı Yasaya göre verilmiş Şubat 1948 tarih, 475 ila 480 sayılı ile tapuya kayıtlı dava konusu 6 parça taşınmazda müşterek mülkiyet üzere paydaştır. Kemal, bu taşınmazların diğer paydaşlar tarafından dava dışı kimselere haricen satıldığını, satın alan kişilere satış bedellerini iade ederek taşınmazların tümüne müstakilen sahip olduğunu, sonra da davalı Kemale 10.1.1975 tarihli adi senetle aynı taşınmazları haricen sattığını, bu kez satış bedelini ödemeye hazır bulunduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesini istemiş, dava dilekçesinde satış bedelini 400.000 lira gösterdiği halde, duruşmada 40.000 lira olduğundan söz etmiştir.
Davalı, harici satış olgusuna karşı çıkmamış, davacının dayandığı tapu kayıtlarının ve satış senedinin çekişmeli taşınmazları kapsadığını belirtmiş, ibraz ettiği 10.1.1975 tarihli senette yazılı olduğu üzere satış bedelinin 700.000 lira olduğunu savunmuştur.
Gerek iddia ve savunmaya, gerekse yapılan soruşturmaya göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın harici satış bedeli üzerinde toplandığı, bunun dışında bir ihtilal kalmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, bu yönde soruşturmaya girişilmişse de, sorun ile çözüm arasında isabetli bir yol tayin edilemediği için sağlıklı bir sonuca ulaşılamamış, uyuşmazlık ortada bırakılarak "davalının harici satış bedeli konusunda dava açmakta muhtariyetine" karar verilmek suretiyle taraflar yıllardır süren bu sıkıcı ihtilaftan kurtarılamamıştır. Şöyleki;
Uyuşmazlık harici senette yazılı "Bedel" üzerinde odaklaştığı halde, mahkemece sanki senetteki imza inkar edilmiş gibi, senet Adli Tıp Meclisi'ne gönderilmiş, iddia ve savunma dışına çıkılarak senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığı hususunun saptanması istenmiş, harici satış bedeline ilişkin rakam ve yazı üzerindeki çekişme ise soruşturma dışında bırakılmış, senette imzaları bulunan tanıkların (senet doğrudur, imzalar bize aittir.) yolundaki beyanları da hiç bir değerlendirmeye tabii tutulmamıştır.
Tapulu taşınmazların haricen satışı geçersiz olduğu için el atılanın önlenmesine karar verilmesi doğrudur. Ne var ki, harici satış bedelinin soruşturularak kesinlikle saptanması ve saptanacak bedel üzerinden davalı yararına hapis hakkı tanınması da gerekir.
"Dava ekonomisi" ve "Adalette sürat" kurallarıyla bağdaşmayan ve yanılgılı soruşturma yönteminden doğan külfeti taraflara yükleyen, çözücü değil, uyuşmazlığın sürdürücü nitelik taşıyan ve davalıyı harici satış bedeli konusunda dava açmaya zorlayan hükümde isabet yoktur.
Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin harcın iadesine 29.4.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.