 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1983/13715
K: 1983/13784
T: 19.12.1983
DAVA : Taraflar arasında görülen davada; davacı vekili, 11274 parsel sayılı taşınmazın müvekkiline ait 1/2 yarı yapına ilişkin olarak davalılardan Yusuf'a yapılan temlikte kullanılan vekaletnamenin sahte olduğunu, böylece temlikin yokluk ifade ettiğini ileri sürerek, tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı taraf, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, Davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın temyizen incelenmesi süresinde davalı Yusuf vekili tarafından istenilmekle; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı, 11274 parsel sayılı taşınmazın kendisine ait davaya konu payının sahte vekaletnameye dayanılarak vekil aracılığıyla davalı Yusuf'a temlik edildiğini ileri sürüp, temliki tasarrufun iptalini istemiştir.
Davalı, iddianın doğru olmadığını savunmuş, MK.nun 931. maddesi hükmünce iyiniyetinin korunması gerektiğini bildirmiştir. Davacının kayden maliki bulunduğu dava konusu payın davalıya satış yoluyla temlikinde kullanılan 12.5.1978 tarihli vekaletnamenin davacı yönünden bir hüküm taşımayan sahte vakaletnamenin davacı yönünden bir hüküm taşımayan sahte vekaletname olduğu kuşkuya yer bırakmayacak biçimde kanıtlanmıştır. Bu itibarla mahkemenin sahtelik iddiası hakkındaki değerlendirmesi ve kabulü dosya içeriğine, toplanan delillere, uygundur ve doğrudur. Öte yandan, olayda davalının MK.nun 931. maddesi hükmünde yararlanmasına yasal olanak bulunmadığı gerek öğrentide, gerekse yargısal uygulamada açıkça vurgulanmıştır. Nitekim bu görüş ve düşünce öğrentide "iyiniyet, tapu sicilindeki kaydıne doğruluğuna ilişkin olmalıdır. Tapu sicilinin kapsamı içine girmeyen konulara ait iyiniyet durumu, bu madde hükmü ile korunamaz. Sahte bir vekaletnameye dayanılarak yapılan satış işleminde alıcı bu maddeye dayanmak suretiyle iktisabın geçerli olduğunu ileri süremez. Tasarrufta bulunan kişinin hukuki yeteneği, kimliği, temsile olan yetkisi gibi kişisel özelliklerin bu maddede sözü edilen iyiniyetli korunma ile ilgisi yoktur" denilerek ifade edilmiş; (Homberger, S. 416-418, Çev. Bertan). Hukuk Genel kurulu'nun 12.10.1968 tarih, 1967/1-21 esas, 687 sayılı kararında da "Tapulu gayrimenkul mülkiyetinin başka bir şahsa geçmesi hukukun geçerli tasarrufa dayanan tescil işleminin mevcudiyetini gerektirir. Gayrimenkul mülkiyetini nakleden akitler sebebe bağlıdır. Sebep mevcut olmadıkça mülkiyetin nakledilmiş olduğu düşünülemez. Satış suretiyle mülkiyet hakkının nakledilmiş olduğu ve davalının gayrimenkulü iktisap ettiği ancak geçerli bir akdin ve tasarrufun mevcut olması halinde kabul olunabilir. Olayda ne davacının ve ne de vekilinin yaptığı geçerli bir satış akti bulunmamaktadır. Tescil gerçek satışa değil, sahte vekaletname ile yapılmış satışa dayanmakta olup sebep ve illetten mahrumdur. O halde, olayda davalının gayrimenkulü iktisap ettiği düşünülemez. İktisap mevcut olmayınca davalının iyi niyetli olması sonucu değiştiremez. Davalı, tapu kaydına iyi niyetle dayanan kimse durumunda değildir. Sadece noterin yaptığı vekaletnameye dayanan bir kimse durumundadır. Vekaletnameye dayanan bir kimsenin iyi niyetli bulunması MK.nun 931. maddesinin kapsamına giremez. Sebep ve illetten mahrum bu tescilde davalının iyi niyetli olduğu kabul edilse dahi aslında bu iyi niyet mevcut olmayan tasarrufa hukuki bir sonuç veremez. Olayda MK.nun 931. maddesi uygulanamaz" şeklinde yerini almıştır.
SONUÇ : O halde, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi doğrudur. Davalının temyiz itirazı yerinde değildir, reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 19.12.1983 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.