 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1983/8440
K: 1984/168
T: 17.01.1984
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı, 35 NH 326 plaka numaralı otoyu Konya 4 üncü Moterliğinin 7.10.1981 tarihli kat'i satış sözleşmesi ile davalıdan satın aldığını, otonun Konya 2 nci İcra Memurluğunun 1981/627 takip sayılı dosyası ile filen hacizli olduğunun ortaya çıktığını, bu dosyanın alacaklısı (M.K.)'den alacağı temellük ettiğini fakat borçluların borca batık olduğunu ileri sürerek, hukuki ayıptan dolayı, icra dosyasının alacaklısına ödediği 230.000 liranın davalıdan yasal faizi ile tahsilini istemiştir.
Davalı davanın reddini savunmuş, Mahkeme, istem gibi davanın kabulüne karar vermiştir. Hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı, 13.4.1982 tarihinde icra dosyasına takip konusu borcu ödeyerek, satın almış olduğu oto üzerindeki haczi kaldırtmış ve aynı zamanda alacaklı (M.K.)'den bu alacağı temellük etmiştir. Bu durumda davacının, hacizden kaynaklanan hukuki ayıbı 13.4.1982 tarihinde öğrenmiş olduğunu kabul etmek gerekir. Borçlar kanunu'nun 198 inci maddesi gereğince alıcı sonradan meydana çıkan ayıpları da derhal satıcıya ihbar etmekle yükümlüdür. aksi takdirde satılan, bu ayıp ile beraber kabul edilmiş addolunur. olayda davacı, ilk defa 10.5.1982 tarihli Noter ihtarnamesi ile öğrendikten 27 gün sonra ayıbı davalıya duyurmuştur. Burada davacı alıcının, ihbar borcunu zamanında yerine getirdiği kabul edilemez.
Öte yandan davacı, otonun hacizli olduğunu öğrendikten sonra, alacaklısından alacağı temellük etmiş ve davalıya ayıp ihbarında bulunduğu 10.5.1982 gününden önce, icra dosyasında borçlulara ait malların hacizini talep etmiş ve borçlulardan (H.A.)'a ait Mercedes Marka 34 LD 500 plakalı otoyu da 7.5.1982'de haczettirmiştir. Bu işlemlerden de davacının, satılan otoyu ayıbı ile kabul etmeyi amaçladığı anlaşılmaktadır.
Davacının kanuni süresinde ayıbı ihbar borcunu yerine getirmemek suretiyle, satılanı kabul ettiği ve satıcıya karşı tekellüfe dayanan haklarını kaybettiği gözetilmeden, kararda yazılı şekilde davanın kabulü, yasaya uygun değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, 17.1.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.