 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1983/7825
K: 1983/8618
T: 06.12.1983
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanı reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içnide davacı avukatınca temyiz edilmiş ise de; çağrı kağıdı gideri ödenmediğinden duruşma isteğinin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1) Dava, taraflar arasında kurulan 1.1.1973 günlü adi ortaklık sözleşmesi gereğince ithal edilen ve 1974 yılında itibaren ortaklık hesabına davalı tarafından çalıştırılmış bulunan 10 adet frigofirik treyler ile çekiciye ilişkin oratklığın süre dolması ve ortaklık hesabının verilmemesinedeniyle fesih, tasfiyesine ve şimdilik kar payından 100.000 lira ile birlikte araçlardaki tasfiye payı karşılığı 100.000 liranın davalıdan alınması isteğine ilişkindir.
Taraflar arasında 1 Ocak 1973 tarihli sözleşme ile adi ortaklık kurulmuştur. Sözleşmede 30 adet frigofirik aracın ithali ve ortak çalıştırılması öngörülmüş isede, bunlardan 10 adet aracın satın alınarak ithal edilebildiği ve ortaklık sözleşmesinde kararlaştırıldığı üzere satın alınan bu araçların davalı kollektif şirket tarafından ortaklık hesabına, davalının ticari defterlerindeki kayda göre 18.6.1974 tarihinden itibaren işletildiği anlaşılmıştır. O halde 10 araca ilişkin olarak ortaklığın gerçekleştiği kabul edilerek buna göre uyuşmazlığın çözülmesi gerekir.
Ortaklık sözleşmesini 6. maddesine göre sözleşme süresi 6 sene veya vasıtaların borç taksitlerini ödenmesine kadardır.
Dava tarihinde ortaklık sözleşmesinin 6. maddesinde yazılı olan sürenin dolmuş olduğu hussunda taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Esasen davalı da 1976 yılından itibaren davacı ile arasında hiçbir ilişki kalmadığını, davacının o tarihe kadar kendisinden hissesinden fazla para alarak ayrıldığını ileri sürdüğüne ve hesap vermekten kaçındığına göre, davacınınortaklığın feshi isteği kabul edilmeli ve tasfiye hesabı görülerek alacaklı olup olmadığı tespit edilmelidir.
Mahkemenin kararında dayandığı 28.12.1982 günlü olup davalı Kollektif Şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonunda verilen bilirkişi raporunun tekikinde, bilirkişi kurulunun 1973, 1974, 1975 ve 1976 yılı ticari defterlerini incelediği ve bu suretle ortaklık konusu araçlarını 1976 yılı sonunna kadar iştelimesinden elde edilen gelir ve gider ve karın hesabını çıkardıkları ve buna göre davacının borç ve alacak durumunu belirledikleri anlaşılmaktadır. Oysa sözleşmeye göre ortaklık süresi 6 sene yada vasıtalardan borç taksitlerinin ödenmesine kadardır. Ortaklığın tasfiyesi ve hesap görülmesi bir hukuki işlem olduğundan, böyle bir iddianın yasal delillerle kanıtlanması gerekir. Bu nedenlerle davalının, davacının 1976 yılında hissesini aldığı ve ortaklıktan ayrıldığı yolundaki savunması ispatlanmadığından dikkate alınamaz. 6 yıllık süre 1978 yılı sonunda nihayetlenmektedir. Ancak davacı, davalının kendi defterlerinden çıkarıp mahkelmeye ibraz ettiği bilanço hesaplarına dayanarak borç taksitlerinin 1979 yılı içinde tamamen ödendiğini iddia etmektedir. Böyle bir durumda ortaklık süresinin 1979 yılını da içine aldığı kabul edilmeli ve buna göre ortaklık hesabı yapılmalıdır. Bu nedenlerle bilirkişinin ortaklık konusu araçların borç taksitlerinin tamamen ödendiği terihi tespit edip araçların iştilmeye başlandığı 1974 yılından borç taksitlerinin ödendiği 1979 yılı da dahil olmak üzere re'sen ortaklık süresinin tamamının gelir ve gider durumunu, araçların satın alınma bedelini, taksit durumunu incelenmesi ve borç taksitleri için ödemeleri de gözönünde tuturak elde edilmiş olan safi kazancı davalının ticari defterlerine göre belirlenmesi gerekir. Mahkemenin 1976 yılı sonuna kadar olan işletme hesabının kararını esas alması sözleşmeye ve yasaya aykırıdır.
Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
2) Gerek davacının ticari defterleri üzerinde tetkikat yapan ilk bilirkişi kurulu, gerekse davalının ticari defterlerini inceleyen ikinci bilirkişi kurulu itiraza uğramayan faturalara ve defterlerdeki kayıtlara dayanarak davalının ödemelerinden 1.000.000 liranın, ortaklık işi dışında davcının davalıya yaptığı nakliye komisyonculuğu ücreti olduğunu açıkça belirtmişlerdir. Buna rağmen Mahkemenin kararında, sözü edilen bu parayı davacının ortaklık payından indirerek hesap yapması yasaya aykırıdır ve bozma nedenidir.
3) Bir milyon liralık komisyon ücreti dışında, davalının davacıya ödediği miktar davacının ticari defterlerine göre 503.675 lira, davalı kollektif şirketi ticari defterlerine göre ise 608.725 liradır. Mahkemenin bu aykırılığı gözönünde tuturak farkın hangi kalem ödemeden ileri geldiğini belirlemesi ve uyuşmazlığın mahiyetine göre belge ve diğer delilleri toplaması ve soncuna göre bir karar vermesi gerekirken davalı ticari defter kayıtlarındaki 608.725 lirayı gerekçe göstermeden kabul etmesi de usul ve yasaya aykırıdır ve bozma nedenidir.
4) Davacı, 1974, 1975 ve 1976 yıllarında davalı kollektif şirket adına toplam 156.552 lira gider yaptığını, bunların makbuz ve listesini davalıya göndermiş olduğunu öne sürerek hesapta bu miktarın kendisine davalı tarafından ödenmiş görülen tutarın düşülmesi gerektiğini bildirmiştir.
Gerçekten ikinci bilirkişi kurulu davacının bu sarfiyat listesini davalının ticari defterlerine işlediğini tespit etmiş, fakat bunların davalı şirketin gönderdiği paralardan ödendiği nedeni ile hesapta gözönünde tutmamıştır. Bilirkişinin bu görüşünün kabul edilebilmesi için bilirkişi raporlarında davalı ödemesi olarak belirtilen tutarların dışında davalınınayrı bir ödemede bulunduğunun davalı tarafından ispatlanması gerekir. Bu husus gerekli soruşturma yapılmadan ve bilirkişiden ek rapor alınmadanortaklık hesabında 156.552 liranın davalının ödemeleri tutarından indirilmemiş olması da doğru görülmemiştir.
5) Sözleşmenin 2. maddesine göre davacı bu işletmeye ve vasıtaların (taksitlerin ödenmesine bağlı olarak) mülkiyetine % 15 nispetinde ortaktır.
Davada, ortaklığın malı olan frigofirik kamyon ve çekicilerin tasfiyesi ve tasfiye payı olarak şimdilik 100.000 liranın ödetilmesi de istenmiştir. 2. bilirkişi kurulu raporunun sonuç bölümünün (d) bendinde, araçların borcu ödenmeden davacı ile davalı arasında 1976 yılında ihtilaf doğduğu gerekçesi ile tasfiyeye gerek olmadığı ve davacının % 15 tasfiye payı isteyemeyeceğini bildirmiştir. Bilirkişinin bu görüşünü benimseyen Mahkeme, kararının başka yerinde davacının ortaklık payının 1.030.000 lira olduğundan söz etmiş ve sonuçta davacının bu konudaki isteğini tamamen red etmiştir.
Sözleşmeye göre davacı, frigofirik kamyon ve çekicilerin borç taksitleri ödenmesi halinde bunların mülkiyetine % 15 oranında ortak olduğundan, davacı bilirkişi aracılığıyla söz konusu araçların dava tarihi itibariyle rayiç değerlerinin % 15 ine karşılık teşkil eden tutarı tasfiyedeki payı olarak davalıdan istemeye yetkilidir. Mahkemece hiçbir inceleme yapılmadan bu konudaki isteğin reddi sözleşmeye ve yasaya aykırıdır. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
6) Yukarıda beş bent halinde açıklanan nedenlerle Mahkemece burada yapılacak iş, davalıya ait ticari defterler üzerinde yeniden kurulacak bilirkişi heyeti aracılığıyla inceleme yapılmak suretiyle, ortaklık konusu araçlarnı satış bedeli tutarının ne olduğu, taksitler miktarı ve taksitlerin hangi tarihte tamamen ödendiği, araçların davalı şirket tarafından işletilmeye başlandığı tarihten borç taksitlerinin hangi tarihte tamamen ödendiği, araçların davalı şirket tarafından işletilmeye başlandığı tarihten borç taksitlerinin tamamen ödendiği güne kadar bu vasıtaların işletilmesinden elde edilen gelir ve yapılan giderlerin ve karın miktarı, taksitlerin elde edilen giderlerle karşılanmadığı, 1.000.000 lira komisyon dışında davacıya yapılan ödemeler tutarı ve bunlara göre davalının elde edilen kardan ne miktar alacaklı olduğu hususlarını tespit etmek, ayrıca ayrı bir uzman bilirkişi kurulu marifetiyle dava tarihi itibarıyla ortaklık konusu 10 adet frigofirik kamyon ve çekicilerin rayiç değerini ve davacının % 15 payının tutarını belirlemek ve böylece ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde ortaklığın fesih ve tasfiyesini gerçekleştirmektir.
Noksan tahkikat ile ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak davanın reddi yasaya uygun değildir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda 1., ikinci, 3., 4., 5. ve altında bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, istek olursa peşin harcın iadesine, 6.12.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.