 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1983/7483
K: 1984/1
T: 09.01.1984
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılardan (Z.A.) avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacılar (F.A.) ve (Z.A.) vekili 5.5.1976 tarihinde açtığı davada; müvekkillerinin vekili oldukları madden işletme imtiyazına konu maden sahalarının işletilmesi için 3. kişilerle sözleşmeler yapmak ve bedellerini ahzu kabzetmek üzere davalı (N.E.)'i 10.6.1952 tarihli vekaletname ile vekil tayin ettiklerini, davalının vekaletnamedeki yetkisini aşarak 4.6.1959 tarihinde maden sahalarının işletme imtiyazını (K.A.) adındaki bir kişiye devrettiği halde devir bedelini müvekkilerine ödemediğini ileri sürerek, fazlaya ait talep hakları saklı kalmak üzere 10.000 TL.'nın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir. Dava devam ederken davacılardan (F.A.) öldüğünden, onun davası müracaata bırakılmış, diğer davacı (Z.a.) adına davaya devam edilmiştir.
Davalı vekili 21.5.1976 tarihli cevap dilekçesinde ve duruşma sırasında verdiği diğer dilekçelerinde; davada zamanaşımı bulunduğunu maddenin devri nedeniyle müvekkilinin herhangi bir menfaat temin etmediğini, madenin işletilmediğini, ancak işletilmesi haline devir alan tarafından redevanca ödenebileceğini, davacının madenin işletildiğini isbat edemediğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı vekilinin zamanaşımı def'inin reddine; ancak davacı iddiasını ispat edemediğinden davanın da reddine karar verilmiş, hüküm davacı avukatınca temyiz edilmiştir.
Yanlar arasındaki uyuşmazlık vekalet ilişkisinden kaynaklanmaktadır. BK. nun 389.390 ve 392. maddeleri uyarınca vekil vekalet görevini özenle ve iyi bir şekilde yerine getirmekle yükümlüdür. Kasten veya ihmal ve dikkatsizlikle müvekkile verdiği zararlardan sorumludur. Vekil aldığı talimata müvekkili aleyhine olarak muhalefet ederse, bundan dolayı meydana gelen zararı tazmin etmedikçe vekalet görevi ifa edilmiş olmaz. Vekil, müvekkilin talebi üzerine yapmış olduğu işin hesabını vermeğe ve bu cihetten dolayı her ne nam ile olursa olsun almış olduğu şeyi müvekkile tediyeye mecburdur.
Dava konusu olayda davalı vekil sıfatıyla davacıya ait maden işletme imtiyazı hakkını 3. bir kişiye devrederken, madenin niteliğine göre peşin bir bedel veya gerekli redevanca (taksit, aidat) almak ve davacıya bu konuda hesap vermekle yükümlüdür. Davalı bu yükümlülüğü yerine getirmediğinden, BK.nun yukarıda anılan hükümler uyarınca davacının bu yüzden uğradığı zararı tazmin etmek zorundadır. Davalının madeni herhangi bir bedel almadan devretmiş olması veya devralan tarafından madenin işletilmemiş bulunması davalıyı sorumluluktan kurtarmaz.
Davalının 3. kişi ile yaptığı devir sözleşmesinde devir bedeli hakkında herhangi bir açıklama yoktur. Maden işletme imtiyazının ekonomik bir değeri bulunduğuna ve vekilinin müvekkiline ait bu hakkı hiç bir bedel almadan başkasına devretmek yetkisi bulunmadığına göre, devir tarihindeki sürüm değerinin bilirkişi aracılığıyla saptanması zorunludur. Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında; devir konusu maden sahalarının töner ve rezerv bakımından potensiyelinin keşifle tespiti ve varsa Maden Dairesindeki işletme planları, senelik üretim raporları, ünrariye ödendiğine dair ilgili belediyedeki kayıtların incelenmesi, madenin devir tarihindeki en yakın limana uzaklığı ve yol durumu tespit edildikten sonra devir bedeli hakkında bir düşünce bildirilebileceği açıklanmıştır. Bu durumda mahkemece bilirkişi raporlarında öngörülen bilgi ve belgelerin keşfen ve ilgili yerlerden getirtilerek toplanması ve ondan sonra gerekli bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, 9.1.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.