 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1983/6909
K: 1983/8752
T: 09.12.1983
SONUÇ : Taraflar arasındaki tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne fazla isteğin reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Davacı, henüz bir anlaşmaya varılmadan davalı kiralayan tarafından rızası hilafına yıktırılan mecur dükkanın yerini de kapsar şekilde yapılmış olan pasaj içindeki bir dükkanda kiracılık sıfatının tesbitine ve zilyetliğin devrine karar verilmesi istemiştir.
Mahkemece taraflar arasında yeni inşa edilen pasajda davacıya dükkan verilmesi hususunda anlaşma olduğu kira bedeli üzerinde tarafların uyuşamamaları kiracılığa engel teşkil etmdiği gerekçesi ile davacının kiracılık sıfatının tesbitine, ancak zilyetliğin iadesi isteminin reddine karar verilmiştir. Kararı, her iki taraf temyiz etmiştir.
2 - Taraflar arasında yıkılan dükkanla ilgili ve 7.5.1981 başlangıç tarihli beş yıl sürli kira sözleşmesinin hususi şartlar bölümündeki 4. maddesinde, dükkanın yıkılarak yerine pasaj yapılması halinde mal sahibinin kiracısına ek mukavele ile bir dükkan kiralamayı taahhüt ettiği yazılıdır. Nitekim davacı ve davalı tanıklarının sözlerinin birlikte değerlendirilmesinden, tarafların sözlü olarak da bu yolda anlaşmaları üzerine, dükkanın yıkıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyadaki delillere göre dükkanın davacının rızası olmadan yıkıldığı iddiası kanıtlanmamıştır. Ayrıca yeni inşa edilecek yerden verilecek dükkanın aylık kirasının 8000 lira olarak kararlaştırıldığı yönü de, işlemin tutarı itibarıyla tanık sözleri ile ispat edilemez. Bu nedenle Mahkemenin davacı tanıkları Hamza ve Bahadır'ın yeni yerin kira bedeline ilişkin ifadesine dayanması yasaya uygun değildir.
Yapılacak pasaj veya işyerinde bir dükkanın davacıya kiraya verileceğine ilişkin böyle bir sözleşme geçerlidir ve tarafları bağlar. Olayda 6570 sayılı Yasanın 7. maddesinin (ç) bendi gereğince mahkeme kararı üzerine bir tahliye söz konusu olmadığından, davada 6570 sayılı Yasanın 15. maddesinin uygulama yeri bulunmamaktadır. Ne var ki varlığı kanıtlanan tahliye ve yeni binada yer kiralama anlaşması gereği, davalı yeniden inşa edilen pasajdaki dükkanı yeni hali ve yeni kira bedeliyle öncelikle davacıya teklif etmeye zorunlu ve davacınında kiralama hakkı mevcut olduğu kabul edilmelidir.
Dava dilekçesinde ikrar ve mahkemece de kabul edildiği gibi, davalı yeni işyerinde davacıya dükkan teklif etmiş, davalının istediği yıllık 250.000 liralık kira bedelini davacı çok bulduğu için teklifi red etmiş ve uyuşmazlık doğmuştur.
Davacı, kiracılık sıfatının tespitini istediğine göre, sorunun çözümü davacı ile davalı arasında bir kira sözleşmesinin var olup olmadığının belirlenmesine bağlıdır.
Dükkanın anlaşma gereği tahliyesi ve yıkılması ile eski kira sözleşmesi kesin olarak sona ermiştir. Sonradan inşa edilen pasajdaki yeni dükkanın kira bedeli üzerinde anlaşma vuku bulmamasına rağmen Mahkemenin kiracılık sıfatının tesbitine karar vermesi ise yasaya uygun görülmemiştir.
BK.nun 248. maddesi gereğince kira bedeli, kira sözleşmesinin esaslı unsurlarındandır. Sözleşmenin meydana gelmesi için kavram bakımından önemli olan unsurlar üzerinde tarafların anlaşmaya varmaları zorunludur. O halde sözleşme kurulurken kira parasının belirli bir miktar olarak veya belirlenebilir şekilde kararlaştırılmış olması gerekir.
SONUÇ : Yukarıda ikinci bentde açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının reddine ve kararın aynı nedenlerle davalı yararına (BOZULMASINA), istek olursa peşin harcın iadesine, 9.12.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.