 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1983/3407
K: 1983/5225
T: 21.06.1983
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili müvekkilinin, davalı Devlet Üretme Çiftlikleri Genel Müdürlüğüne bağlı Dalaman Devlet Üretme Çiftliğinde tarım işçisi yani traktör sürücüsü olduğunu, aynı işyerinde müvekkilinin pamuk temizleme makinasında çalıştırıldığını, olay tarihinde makinada gerekli temizlik işlemini yaparken debriyaj mandalını çektiğini, ancak mandalın atması sonucu sağ elinin sıkışıp bilekten koptuğunu, kazanın işverenin ve istihdam ettiği kimselerin işgüvenliği kurallarını yerine getirmemelerinden, araçların mutat bakımlarını süresi içinde yaptırmamalarından ve gerekli güvenlik önlemlerini almamış olmalarından meydana geldiğini ileri sürerek fazla hakkı saklı kalmak üzere 20.000 lira maddi ve 100.000 lira manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili 5.5.1981 günlü cevap dilekçesinde davacının Devlet Üretme Çiftliği işyerinde elyaf pamuğunu çekirdeğinden ayıran çırçır fabrikasında ustabaşı olarak çalışan bir sanayii işçisi olduğunu, bu nedenle tarım işçisi olmayıp İş Kanununun kapsamına girdiğini, davanın iş mahkemesinde görülmesi gerektiğini, ayrıca davacının olay günü çalıştığı makinanın testerelerinin ağzında bulunan pislikleri almak istediği bir sırada emniyet zincirini takmadan ve temizlik kolunu çekip makinanın ön kısmını durdurmadan elini soktuğu için sağ elini makinaya kaptırdığını, davacının bu yönden eğitildiği halde kendi kusuru ile kazanın meydana geldiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece bilirkişi raporuna dayanılarak kusurun davacıda olduğu, davalı işverenin olayın meydana gelmesinde herhangi bir kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı avukatınca temyiz edilmiştir.
Davacı olayı müteakip 15.11.1979 tarihinde polise verdiği ifadesinde olayın (Makinanın alt kısmındaki tarafları, arasına çekirdek kıstırdığını, bu çekirdekleri temizlemek için makinanın debriyaj kolunu çektiğini taraklar arasındaki çekirdekleri temizlerken debriyaj kolonun boşandığını, sağ kolunun makinanın arasında kalarak makinadaki testerelerin kolunu kesip bilekten itibaren kopardığını) söylemiştir. Davacı Cumhuriyet Savcılığına verdiği 21.2.1979 günlü ifadesinde ise Makinanın debriyaj kolunun arızalı olduğunu, bu durumu makina şefinin bildiğini, bir kaynakla emniyet zinciri yapmışlarsa da olaydan evvel kendisine bu durumu bildirmediklerini; 5.2.1980 tarihinde Sorgu Hakimliğine verdiği ifadesinde de olay tarihinde kendisinin traktör sürücüsü olduğunu, çırçır fabrikasının makinalarında daha önceden hiç çalışmadığını, çırçır atölyesinde savrun denilen makinada çalışmasını makina şefi T.E.'in emrettiğini, kendisine burada hiç çalışmadığını bildirmiş ise de makinenin başına pamuk çekirdeklerini temizlemesi için gönderdiğini, üç-dört gün bu şekilde çalıştığını, oysa bu makinadan anlayan kurs görmüş başka eleman bulunduğunu, olay günü makinaları çalıştırıp temizlik yaparken mandalın attığını ve kolunun kesildiğini, söylemiştir.
Makina şefi ise sanık olarak verdiği ifadesinde makinanın debriyajında arıza olmadığını, ancak çalışılan yerde sarsıntı olduğu için ikinci bir emniyet olarak zincir takıldığını, makinanın orjinalında zincir olup olmadığını bilmediğini, makinanın arızalı olduğu hakkında kendisine herhangi bir bilgi verilmediğini söylemiştir.
Hazırlık ve ilk tahkikat sırasında dinlenen tanıklar evvelden beri makinanın temizliğinin çalışırken el sokularak yapıldığını ve kazanın bu yüzden meydana geldiğini makinanın 25 - 30 senelik olup, debriyaj kolunun sık sık attığını, bir zincirle tutturulduğunu bildirmişlerdir.
Davalı vekili cevabında davacının çalıştığı çok büyük makinanın temizliğinin ancak emniyet zincirinin takılması, temizlik kolunun çekilmesi ve makinanın ön kısmının durdurulması ile yapılabileceğini, bu konuda davacının daha önceden eğitildiğini bildirmiştir.
İlk tahkikat sırasında alınan bilirkişi raporunda sadece makinanın ne şekilde çalıştığı açıklanmış olup, makinada yukarıda anlatılan arızanın bulunup bulunmadığı, zincir takılı olup olmadığı yönleri üzerinde herhangi bir açıklamaya yer verilmemiştir. Sorgu Hakimliğince kamu davası açılan makina şefi hakkında bu bilirkişi raporuna dayanılarak men'i muhakeme kararı verilmiştir.
Bu dava sırasında Mahkemece Ziraat Fakültesinden seçilen tek kişilik bilirkişi raporunda ise, daha önce Köyceğiz Sorgu Hakimliğince alınan 13.4.1980 günlü bilirkişi raporundaki bulgulara dayanıldığı, o rapordaki varsayımlardan hareket edildiği, makina üzerinde herhangi bir inceleme yapılmadığı belirtilmiştir. Böylece her iki bilirkişi raporunda da tarafların iddia ve savunmaları üzerinde yeterince durulmamıştır. Bu nedenle her iki bilirkişi raporu da hükme yeterli değildir. Mahkemece yeni bir bilirkişi incelemesine gerek görüldüğüne göre, bilirkişinin gerekli inceleme ve araştırmaları bizzat kendisinin yapması gerekirdi. Gizli olan ilk tahkikat sırasında alınan bilirkişi raporunun tarafların tartışması ve itiraz etmeleri mümkün olmadığından o raporun da bu davada bilirkişi düşüncesine esas tutulması usul ve yasaya aykırıdır.
Tarafların iddia ve savunmalarına, tanıkların beyanlarına göre, kazanın meydana geldiği makinada olaydan önce bir arıza olup olmadığı, pamuk çekirdeklerinin nasıl temizlenmesi gerektiği, bu konuda davalı işverenin gerekli güvenlik önlemlerini alıp almadığı, alması gereken önlemlerin neler olduğu, makinanın emniyet kilidi olup olmadığı, varsa sağlam ve çalışır durumda olup olmadığı, makinanın ne şekilde temizlenmesi gerektiği, bu konuda davacı işçinin eğitilip eğitilmediği, dosyadaki belgelere göre traktör sürücüsü olarak gözüken davacının olaydan ne kadar önce bu makina hakkında ne şekilde ve yeterli bir eğitimden geçirilip geçirilmediği, tanık sözlerinde geçtiği gibi makinanın ötedenberi çalışır vaziyette el ile temizlenmesinin güvenlik kurallarına uygun olup olmadığı, uygun değilse işverenin bu konuda alabileceği güvenlik önlemlerinin neler olduğu, özellikle davacı işçinin bu konuda uyarılmış olup olmadığı, işyerine uyarıcı talimatlar asılıp asılmadığı yönleri yasal ve teknik dayanaklarıyla birlikte ortaya konulduktan sonra olayın meydana geliş şekline göre tarafların kusur dereceleri belli edilmelidir.
Makina ile üretimin yapıldığı ve tarım ürünlerinin makina ile işlendiği Devlet Üretme Çiftliği gibi büyük bir işyerinde çalışan işçilerin makinaların tehlikelerine karşı, İş Kanununun kapsamına giren işçilere nazaran daha az korundukları ileri sürülemeyeceğine göre olayda, 1475 sayılı İş Kanununun 74. maddesine dayanılarak çıkarılan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü hükümlerinden de yararlanılması ve işverenin alması gereken güvenlik önlemlerinin buna göre saptanması gerekir. Bilirkişi raporunda bu yönler üzerinde hiç durulmamıştır. En az birisi iş güvenliği alanında uzman olan üçkişilik bilirkişi kurulundan yukarıda açıklanan yönleri içeren gerekçeli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA 21.6.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.