 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
E: 1983/786
K: 1983/1850
T: 14.03.1983
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mercii kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 21.1.1983 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Borçluya ait telefon üzerine haciz konulmasından sonra telefonun fiilen konuşmaya kapatılması isteği üzerine, icra memurluğunun haciz işlemi için PTT'ye tezkere yazılmasına, ancak Adalet Bakanlığının tamimi uyarınca koruşmaya kapatma isteğinin reddine dair verdiği karar mercii nezdinde şikayet konusu yapılmıştır.
Memurluk kararı merciice yasaya uygun görülerek bu konudaki şikayet reddedilmiştir. Bu karar temyiz konusudur.
Mercii kararı, haczin uygulama biçimi ve kapsamı bakımından sınırı belirleyici nitelik taşıdığından İİK.nun 363/6 ncı maddesi uyarınca temyiz kabiliyetine haizdir.
Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 10.8.1982 gün 18283 sayılı genelge, münderecatında açıklandığı gibi bu konudaki isteğin reddine gerekçe yapılamaz. Yargı denetimine tabii olan bu konudaki şikayete ait mercii kararının çözüm getireceği kuşkusuzdur.
Telefona ait ihtifa hakkının 3. kişiye satış yolu ile intikal ve devir imkanı bulunduğu sürece aboneye ait herhangi bir borç nediniyle haczedilebileceği ihtilafsızdır. Zaten uygulamada bu bakımdan duraksama yoktur. Anlaşmazlığı yaratan nokta, intifa hakkı haczedilmiş telefonun borçlu elinde almasına rağmen, konuşmaya ve sonuçta borçlunun faydalanmasına kapatılmasının zolunlu olup olmadığıdır.
İİK.nun 88/2 maddesi hükmüne göre, haczedilen menkul malların, gideri alacaklıdan alınarak yediemine teslimi suretiyle korunması ve borçlunun o şey üzerindeki elinin çektirilmesi genel ilke ve uygulama biçimidir. Alacaklı ancak izin verdiği takdirde mahçuz mal borçlu nezdinde veya 3. kişi yedinde bırakılabilir. İİK.nun 88/1 maddesi uyarınca, haczolunan şey üzerindeki borçlunun tasarruf hakkı kısıtlanması haczin doğurduğu sonuçlardandır.
Borçlu mahçuz üzerindeki mülkiyet hakkını kaybetmez, fakat o şey kendi yedinde bırakılmış ise, uğrayacağı zarardan sorumludur. O şeyin değerini azaltacak harekette bulunamaz, elinden çıkaramaz. İİK.nun 86/1 maddesi, mahçuzun borçlu tarafından değerde azalmaya uğratılmasını önlemek olduğu gibi aynı zamanda borçlunun mahçuzu iyiniyetli kişilere satışını ve elinden çıkarmasını önlemeye yönelik tedbir niteliğinde sayılmalıdır. Böylelikle intifa hakkı haczedilmiş telefonun, alacaklının izni bulunmadığı veya alacaklı hilafına biçimde açık bir irade izharı yapmadığı sürece, konuşmaya kapatılması İİK.nun nun anılan maddelerinin ruh ve amacına uygun düşer. Kaldı ki telefona ait intifa hakkının haczi nedeniyle onu kullanamaz hale düşen borçlu üzerinde bu şekilde yaratılacak baskı, haciz işleminin borçluda uyandırdığı psikolojik etkiye de uygundur. Esaasen bu nedenledir ki kanun alacaklının izninden bahsetmiş ve mahçuzun ancak bu irade gereğince ve ona uygunluğu oranında borçlu yedinde kalabilmesine olanak tanınmıştır.
O halde, alacaklı vekilinin şikayeti yerinde olup kabulü gerekirken aksine oluşturulan gerekçe ile verilmiş mercii kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan mercii kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.nun 366 ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 14.3.1983 gününde oybirliği ile karar verildi.