Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1983/5531
K: 1983/5921
T: 27.12.1983
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 1. Ticaret Mahkemesince verilen 10.6.1983 tarih ve 820-302 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacılar avukatı tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 15.11.1983 gününde davacılardan (E.K.) ve avukatı (Ö.A.) ile davalı avukatı (T.E.) gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı asli (E.) ve taraflar avukatları dinlendikten sonra bazı nevakısın ikmali için dosya mahalline gönderilmişti, bu kerre ikmalen gelmekle dosyadaki kağıtlar okundantan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, tarafların (...........) A.Ş.nin ortaklar ıolduklarını, şirket ana sermayesinin arttırılmasına karar alındığını, davalıların apel borçlarını yerine gtirmediklerini, kendilerine yasal çağrı yapıldığı halde sonuç alınamadığını, 5 kişilik yönetim kurulunda çoğunluğu oluşturan davalı (M.T.), (F.A.) ve (E.A.)'ın apel borçlarını ödenmesini, TTK. 406-407. maddelerine göre, takip etmeyerek şirketi mali sıkıntıya düşürdüklerini, yönetim kurulunun iş yapamaz hale geldiğini, 17.11.1982 günlü yönetim kurulu toplantısında yönetici (E.A.)'ın ıskatına karar verilmişse de başkan (F.A.)'ın kaba kuvvetle şirket merkezindeki tüm kayıtlara el koyduğunu belirterek, davalıların ıskat nedeniyle paydaşlık sıfat ve haklarını yitirdiklerinin hükmen tesbitine ve şirkete yönelik muarazalarının önlenmesini istemiştir
Davalılar vekili cevap dilekçesiyle, davacı (E.) ve (D.)'ın suiniyetli olduklarını ve şirketi temsilen dava açamayacaklarını, bu davacıların 17.11.1982 tarihinde yönetim kurul olarak iki imza ile aldıkları v edavalıların ortaklıktan iskatına ilişkin kararın geçersiz olduğunu, kendilerinin de apel obrcu bulunduğunu, savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delil ve belgelere, bilirkişi raporuna ve tüm dosya içeriğine göre, davacı (E.K.), (D.A.) ile (M.T.), (F.A.), (E.A.)'ın 23.3.1982 tarihinde Genel Kurul kararı ile yönetim kuruluna seçildikleri ve 23.6.1982 tarihli yönetim kurul kararı ile (E.K.) ve (D.A.)'ın, kendilerinin mukabil oyuna karşılık üç oyla şirketi yönetim ve temsil haklarının kaldırıldığı, bu itibarla şahısları adına dava açamayacakları, davanın davacı şirket yönünden bakılması gerektiği kabul ediliş, bu defa da davacı (E.K.) ve (D.A.)'ın imzalarını taşıyan 17.11.1982 günlü yönetim kurulu kararının, TTK. 330/1. maddesine göre, geçerli bir karar olmadığı gibi esasen bu iki davacının 23.6.1982 tarihinde işrketi temsil yetkilerinin de kaldırılmış olması nedeniyle (E.A.)'ın ıskatına ve yerine (C.A.)'nın seçilmesi yolundaki kararın geçersiz olduğuna ve davalıların iskatına yönelik bir yönetim kurulu kararı bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacılar vekili temyiz etmiştir.
Davada, davalıların otaklıktan iskat edilmeleri sonucu paydaşlık sıfat ve haklarını yitirdiklerinin hükmen tespiti ve şirkete yönelik muarazalarının önlenmesi istenmiştir.
1. Davacılardan (E.K.) ve (D.A.) ile davalılardan (M.T.), (F.A.) ve (E.A.), davacı Anonim şirketin yönetim kurul üyeliridir. Genel kurulca, şirket sermayesinin arttırılmasına karar verilmiş ve yönetim kurulunun 25.3.1982 tarihli kararı ile de, apel borçlarının 30.4.1982 tarihine kadar ödenmesi için ortaklara tebliğat yapılması kararlaştırılmıştır.
Daha sonra yönetim kurulu üyeleri arasında uyuşmazlık çıkmış, davacı üyeler, davalıları ortaklık haklarından mahrum etme istikametinde karar almışlar, davalılardan yönetim kuruluna mensup olan üç ortak ise, davacıları şirket yönetiminden uzaklaştırmak yolunda karar alıp, işlemler yapmışlardır. Böylece şirket yönetimi çekişme konusu olmuş ve askıda kalmıştır.
Bu uyuşmazlığın halli, yöneticilerin azli, yenilerinin seçimi, yönetim kurulunun icraat yapabilecek şekilde düzenlenesi şirket genel kurulunun yetkisi içinde bulunmakta olup, TTK. ve şirket anasözleşmesi işletilerek genel kurulun olağanüstü toplantıya çağırılması ve uyuşmazlığın, gündeme alınarak, orada çözülmesi ve gene kurulaca karar verilinceye kadar şirket yönetiminin geçici şekilde sağlanması için, lüzumu halinde, mahkemeden tedbir kararı istenmesi gerekirdi. Bu ol izlenmeden, yönetim ve işbu tespit ve men'i muaraza davasının açılması doğru görülmemiş ve yerel mahkemenin davayı reddetmesi isabetli bulunmuştur.
2. Davacı durumunda bulunan yönetim kurulu üyeleri (E.K.) ve (D.A.)'nın anonim şirketin yönetimi ile ilgili bir uyuşmazlıkta şahsen dava açmaya, diğer bir ifade, ile aktif husumete yetkileri bulunmadığında, daı geçenlerin davalarının reddi bu cihetten de yerinde bulunmuştur
3. Bir an için, davacıların bu davayı iakem edebilecekleri kabul edilse dahi,
Anonim şirketin yönetim kurulu 5 kişiden oluşmaktadır. Genel kurulca sermaye arttırımı kararı alınmıştır. Yönetim kurulunca, TTK.nun 407, 408. maddeleri hükümlerince, ortaklara apel borçlarını ödemeleri için usulüne uygun tebliğatların yapılış olduğu varsayılsa bile, TTK-407. maddesine göre vecibelerini yerine getirmeyen ortakların haklarından mahrum edilmeleri ve yerlerine başka ortaklar alınması, idare meclisinin ittihaz edeceği bir kararla mümkün olabilecektir.
Bu doğrultuda olarak, daha önce alınmış geçerli bir yönetim kurulu kararı mevcut olmadığı gibi, davacılar (E.K.) ve (D.A.) tarafından iki imza ile düzenlenen 17.11.1982 tarihli iskat kararı da TTK. 330. maddesi hükmüne, şirket anasözleşmesine aykırı olduğu için, geçersiz bulunmaktadır. Açıklanan bu durum karşısında davalıların paydaşlık sıfat ve haklarını yitirdiklerinden bahsedilemez. Bu sebeple davacıların bu yöne ilişkin tespit istemlerinin dayanağı da mevcut sayılamıyacaktır.
Yukarıda açıklandığı üzere, tarafların şirket yönetimine ilikin çekişme ve muarazaları da öncelikle şirket genel kurluunda halledilmek gerektiğinden ve yerel mahkemenin davanın reddine dair kararı isabetli olduğundan onanması cihetine gidilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle: davaclıar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kanun ve usule uygun olarak mahkeme kararın ONANMASINA, 6500 lira duruşma vekillik ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine, 500 lira temyi ilam harcından peşin harcın mahsubu ile davacılardan alınmasına, 27.12.1983 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Çoğunluk kararının 1 ve 2. numaralı bentlerindeki görüşleri paylaşıyorum. Hukuk'ta bazı beyan ve işlemler inşai bir durum yaratırlar. örneğin, fesih ihbarı veya şirketten ihraç kararları gibi. Bu gibi ihbar veya işlemler yapıldıkları andan itibaren, haklı veya haksız olsunlar, hukuki sonuç doğururlar. Artık bunların haklı olduğunun tesbiti yolunda dava açılması yoluna gidilemez. Dava açma hakkı bu beyan veya işlemlerden mağdur olan kişilere ait olup meydana gelen durumun haksız olduğunu iddia ile bu durumun ortadan kaldırılmasını onlar isteyebilirler. İhraç kararı veren şirketin, tesbit davası açmasında bir yararı da söz konusu değildir. Çünkü yasada öngörülen süreler geçtikten sonra esasen ihraç kararı kesinleşecektir. Bu sürenin geçmesini beklemekle elde edilecek sonucun, mahkeme kararı ve tesbit davası yoluyla elde edilmesi olanaksızdır. Ve böyle bir dava dinlenemez.
Davanın reddine ilişkin mahkeme kararının sadece bu gerekçelerle onanması gerekirdi. (Bir an için) kelimeleri ile başlıyan ve işin esasına da giren çoğunluğun (3) numaralı bentteki gerekçesine katılmıyorum.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini