 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1983/370
K: 1983/969
T: 01.03.1983
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara As. 9. Hukuk Hakimliğince verilen 22.9.1982 tarih ve 568/493 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş, olmakla duruşma için tayin edilen 1.3.1983 gününde davacı avukatı Osman Yılmaz ile davalılardan Güven Sigorta avukatı Ayhan Erol gelip temyiz dilekçesinin sürresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkiline ait ve ddavalı şirkete kasko sigortalı araca, davalılara ait aracın kusurlu olarak çarpması sonucu meydana gelen hasardan dolayı yapılan başvuruya davalı şirketin poliçenin iptal edildiği gerekçesiyle ödemeye yanaşmadığını ileri sürerek hasar bedelinin tamamı olan 176.392 liranın davalı sigorta şirketinden ve kusurları oranında diğer davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar Emin ve Taciser vekilleri cevap dilekçesinde, davanın öncelikle hasar bedeli yönünden sigorta şirketine karşı açılması gerektiğini, sair tazminat talebi açısından ise tazminat miktarı ve kusura kabul etmeyerek davanın reddini istemiştir.
Davalı Sigorta vekiliyse, davacının talebi üzerine sigorta poliçesinin iptal edildiğini açıklayarak davanın reddini istemiş ayrıca, tazminat miktarının da fahiş olduğunu savunmuştur.
Mahkemece, toplanılan delillere ve alınan bilirkişi raporuna göre kusur oranına göre 89.583.10 lira tazminatın davalılar Emin ve Taciser'den tahsiline, fazla talep ile sigorta poliçesi rizikodan önce iptal edilmiş bulunduğundan sigorta hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosya içeriğinden ve özellikle davalı sigorta şirketinin acentası olan iller Bankası Genel Müdürlüğünün 20.1.10982 tarihli cevabı yazısı ve bu yazıya bağlı eklerden, davacının özel otomobilini 7.5.1980 tarihinde düzenlenen kasko sigorta poliçesiyle 8.6.1980-8.6.1981 dönemi için davalı şirkete sigorta ettirdiği, sigorta priminin taksitle ödenmesinin kararlaştırıldığı davacının son 3174 liralık borç taksidi hariç toplam 15.950 lira tutan sigorta priminden diğer bölümünü 9.6.1980 ile 20.3.1981 tarihleri arasında 4 taksitte ödediği, bakiye 3174 liralık son taksidin ise rizikonun gerçekleşmesinden sonra, 21.4.1981 tarihinde davacıdan davalı sigorta tarafından tahsil edildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar, davalı sigorta şirketi acentası, davacının sözlü başvurusu üzerine 14.1.1981 tarihli zeyilhame ile sigorta poliçesinin iptal edildiğini bildirilmişse de davacının sigorta poliçesinin iptal isteği konusunda yazılı bir belge ibraz etmemiştir. Aynı acenta tarafından borç ödeme listesinde de iptal tarihi olarak bildirilen 14.1.1981 tarihinden sonra dahi aynı sigorta akdi ilişki nedeniyle davacıdan sigorta primi tahsil edildiği gösterilmiş bulunmasına nazaran, poliçenin daha önce iptal edildiği savunması bu yönden de dayanaksız kalmaktadır.
Bu durumda, davacının ilk sigorta primi taksidini ödediği tarih olan 9.6.1980 tarihinde T.T.K.nun 1295/2. maddesi gereğince sigortacı davalının sorumluluğu, o tarihte başlamış bulunmasına, rizikonun poliçre teminat süresi içinde gerçekleşmiş olmasına, davalı sigortanın davacının rızası ile poliçeyi iptal ettiğini kanıtlayamamasına ve ayrıca iptal keyifiyeti yönünden T.T.K.nun 1297/1. maddesi ile bu maddeye parelel olarak düzenlenmiş sigorta poliçesi genel şartlarının 9. maddesindeki koşullara uyulduğunu gösterir bir belge de ibraz edememiş bulunmasına nazaran riziko tarihinde poliçenin yürürlükte bulunduğunun kabulü gerekirken aksine düşünceyle poliçenin daha önce ipptal edilmiş bulunduğu gerekçesiyle bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durumda mahkeme yapılacak iş, tazminat miktarın gösteren bilirkişi raporunda hasar miktarı olarak saptanan ve poliçe teminatı dahilinde olan miktar tesbit edildikten sonra, yine poliçede gösterilen muafiyet miktarı da tahsil edilerek ve aleyhine hüküm kurulan ve kesinleşen diğer davalıların davacıya ödeyeceği tazminat miktarı da gözetilerek tahsilde tekerrüre meydan vermeyecek bir şekillde davalı sigorta yönünden de davanın kabulüne karar verilmekten ibarettir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı sigorta aleyhine BOZULMASINA ve 5000 lira duruşma vekillik ücretinin davalı sigortadan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 1.3.1983 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.