 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1983/3577
K: 1983/4119
T: 07.10.1983
DAVA : Avni vs. ile...Hatay Tarım Ürünleri San. ve Tic. A.Ş. arasında çıkan davadan dolayı (Hatay 2. Asliye Hukuk Hakimliği)'nce verilen 9.3.1983 gün ve 239/115 sayılı hükmü onayan dairenin 9.5.1983 gün ve 2324/2419 sayılı ilamı aleyhinde davacı avukatı tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili davalı şirketin 21.11.1981 tarihli genel kurulda aldığı sermayenin artırılmasına ilişkin kararın imtiyazlı pay sahibi olan müvekkilleri tarafından özel toplantı yapılmadığı için TTK.nun 391 ve anasözleşmeye aykırı bulunduğunu öne sürerek iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, davacıların kurucu ortakları olup, imtiyazlı paya sahip olmadıklarını, bundan önce de sermaye artırılmasına gidildiği halde ayrıca özel bir toplantı yapılmadığını, davanın süresinde açılmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dava TTK.nun 381. maddesinde öngörülen üç aylık süre içinde açılmadığı gibi, davacıların imtiyazlı pay sahibi olmamaları nedeniyle özel bir toplantı yapılmasına gerek bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekilinin temyizi üzerine hüküm dairenin 9.5.1981 tarihli ilamıyla onanmıştır.
Davacılar vekili tarafından yasal süresinde karar düzeltme isteğinde bulunulmuştur.
Dava, davalı...Hatay Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin yapmış olduğu 21.11.1981 tarihli genel kurul toplantısında alınan, şirket sermayesinin (40.000.000) liradan (100.000.000) liraya çıkarılmasına ilişkin kararın imtiyazlı pay sahibi olan davacıların yapacakları özel toplantıda görüşülerek karara bağlanmaması nedeniyle, sermaye artırımının şekil yönünden geçerli olmadığının tesbiti talebinden ibarettir.
Davadaki istek, TTK.nun 381. maddesi ile düzenlenen genel kurul kararının iptaline ilişkin bulunmadığından davanın yasada yazılı üç aylık hak düşürücü süre içinde açılmadığına dair olan karar gerekçesi dayanaktan yoksun bulunmaktadır.
Sermaye artırımının imtiyazlı haklar yönünden TTK.nun 391. maddesi gereğince özel kuruldan geçmesine ilişkin bulunan talebe gelince:
Söz konusu madde muhtevasına göre; muhtelif imtiyazlara haiz müteaddit nev'i hisse senedi sahipleri mevcut olduğu takdirde, genel kurulun kararından ayrı olarak, adı geçen nev'ilerden her birine ait hisse senedi sahiplerinin de özel bir toplantı yaparak karar vermeleri şarttır. Bu durumda dava çözümlenmesi gereken husus, davacıların TTK.nun 401. maddesinde yazılı imtiyazlı pay sahibi olup olmadıkları, imtiyazlı pay sahibi iseler, yasada öngörülen toplantının yapılıp yapılmadığı hususlarına inhisar etmektedir.
Davacı vekili bu konuda şirket anasözleşmesinin, 7,9,10 ve 39. maddelerine dayanmıştır. Anasözleşmenin 7 ve 9. maddelerine göre, davacılar ancak kuruculara tahsis edilen (A) tertibi hisse senedi sahibidirler. 10. madde ile kurucular arasında dağıtılmak üzere bedelsiz ve nama yazılı 60 adet kurucu senedi çıkarılacağı öngörülmüş 39. maddede ise bu hükümlere paralel olarak, karın %6'nın (A) tertibi hisse senedi sahiplerine ödeneceği kabul edilmiştir.
İmtiyazlı hakları düzenleyen TTK.nun 401. maddesinde, esas mukavele ile bazı nevi hisse senetlerine kar payı veya tasfiye halindeki şirket mevcudunun dağıtılması vesair hususlarda imtiyaz hakları tanınabileceği hükme bağlanmıştır. Kanunun bu hükmü, metnindeki "sair hususlar" ibaresinin mevcudiyeti dolayısıyla tahdidi nitelikte değildir. Madde kapsamındaki imtiyazlı haklar genel olarak iki değişik yapıda görünürler. Bazıları sahiplerine kar payı veya tasfiye atığı gibi öncelik hakkı kazandırır. Bazıları da, öncelik hakkı olmaksızın, yalnız normal haklara nazaran daha geniş imkanlar (oy üzerindeki imtiyaz hakkı gibi). Davada mevcut olan şirket anasözleşmesinin 7,9,10 ve 39. maddeleri hükmü gereğince, kurucu ortak olan davacıların sahibi bulundukları (A) grubu hisse senetlerinin, diğer hisse senetlerinden ayrı olarak imtiyazlı bir durumları mevcuttur.
Bütün bunlar gösteriyor ki, davacılar diğer hissedarlardan farklı olarak imtiyazlı haklara maliktirler. Genel kurulca alınan sermayenin artırılmasına ilişkin kararların infaz olunmaları, kararın adı geçen pay sahiplerinin yapacakları özel toplantıda onaylanması ile mümkündür. Gerçekten, TTK.nun 391. maddesinin ikinci cümlesi uyarınca, imtiyazları haiz müteaddit nevi hisse senedi sahipleri mevcut olduğu takdirde umumi heyetin kararından ayrı olarak imtiyazlı hisse senedi sahiplerinin de hususi bir toplantı yaparak karar vermeleri şarttır. Maddede öngörülen bu husus emredici bir nitelik taşımaktadır.
Bu itibarla mahkemenin kanun ve anasözleşmedeki hükümlere yanlış mana vererek davacıları imtiyazlı pay sahibi saymaması ve buna bağlı olarak, imtiyazlı pay sahiplerinin yapacakları özel toplantıda karar alınmadan sermaye artırımını kabili infaz addetmesi, kanun ve anasözleşme hükümlerine aykırı düşmektedir.
Yukarıda ayrıntılarıyla açıklanan nedenlerden ötürü; mahkemece, yasada öngörülen özel toplantının yapılıp yapılmadığı araştırılmadan, davanın reddi yolunda hüküm kurulması bozmayı icabettirirken, hükmün her nasılsa onandığı anlaşılmakla, davacıların karar düzeltme istemleri HUMK.nun 440. maddesine uygun bulunarak, kabulü gerekmiştir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerden dolayı davacıların karar düzeltme isteğinin kabulü ile dairemizin 9.5.1983 tarih ve 2324/2419 sayılı onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün davacılar yararına (BOZULMASINA) ve ödediği temyiz ve tashihi karar peşin harçlarının isteği halinde temyiz edene iadesine, 7.10.1983 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.