 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1983/3511
K: 1983/3842
T: 23.09.1983
DAVA : Yaşar ile Ramazan arasında çıkan davadan dolayı Ankara As. 1. Ticaret Mahkemesince verilen 27.12.1982 gün ve 1136/1220 sayılı hükmü bozan dairenin 25.4.1983 gün ve 1978/2145 sayılı ilamı aleyhinde davalı avukatlarınca karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalının 1.600.000 lira değerindeki devlet tahvillerinin zayi ettiği iddiasiyle iptal kararı aldığını, oysa davalının bu tahvilleri zayi etmediğini, ipotek karşılığı Hamza Çankaya'ya verdiğini, ondan da müvekkiline devredildiğini ileri sürerek iptal kararının geçersizliğinin tesbitini ve tahvil bedellerinin kendisine ödenmesini talep etmiş, mahkemece iptal kararının geçersizliğinin ve tahvillerin zayi olmadığının tesbitine ve tahvillerin mülkiyeti hakkında bir talep olmadığı cihetle bu konuda karar itihazına mahal olmadığına karar verilmiş, hüküm Dairemizin 83/1978 esas, 1983/2145 karar sayılı ve 25.4.1983 günlü kararıyla, tahvillerin mülkiyetinin de davacıya ait olduğuna karar vermek gerektiği ve kuponlar hakkında bir talep olmadığı cihetle bu konuda da eski kararın iptaline karar vermenin usulsüz olduğu gerekçesiyle, bozulmuştur.
Ancak davalı karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Davacı her ne kadar tam ifade edememişse de zayi olduğu iddiasiyle hamiline yazılı 1.600.000 liralık devlet tahvilleri hakkında mahkemece ittihaz edilen iptal kararının iptaline ve tahvil bedellerinin kendisine ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Bilindiği üzere zayi sebebiyle iptal istekleri hakkında çekişmesiz yargı yoluyla karar verilir. Bu nedenle, bu gibi kararlar kesin hüküm oluşturmazlar ve iptal kararından sonra dahi, gerçek hamil olduğu iddiasında bulunan her kişi, iptal kararını alan kimsenin hak sahibi olmadığını iddia ile iptal kararının iptalini istiyebilir. Bu itibarla da TTK.nun 575. maddesinde (ve TTK. 674 md. de) öngörülen ilan süresi hak düşürücü bir süre değildir ve bu süre içinde itiraz etmemek hak sahibinin iptal kararının iptalini dava etmesine engel olmaz (Prof. Yaşar Karayalçın, Ticaret Hukuku, III, Ticari senetler, 1970, sh. 364,365; Prof. Hayri Domaniç, Kıymetli Evrak Hukuku, 1975 sh. 55).
Olayda, mahkemece iptal kararının iptaline karar verilmekle birlikte mülkiyet hususunda bir istek bulunmadığından bahisle mülkiyet uyuşmazlığının giderilmesi hususunda bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Oysa davacı tahvil bedellerinin kendisine ödenmesini istemekle, çoğun için de, azın da mevcut olduğu kuralının sonucu olarak, tahvillerin mülkiyetinin kendisine ait olduğunun tesbitini de talep etmiş bulunmaktadır. Ödeme hususunda karar verme başka suretle çözülemez. Nitekim Dairemiz mülkiyetin de davacıya aidiyetine karar vermek lazım geldiği gerekçesiyle hükmü bozulmuştur. Ancak bu bozma kesindir. Oysa, mahkeme ibraz edilen deliller üzerinde durmamış, bunları incelememiş ve münakaşa etmemiştir. Mahkemeye bu imkanın verilmesi, mülkiyet konusunda, varsa tarafların başkaca delillerinin toplanması ve bütün bunlar incelendikten sonra mahkemece mülkiyet konusunda bir karar verilmesi gerekirdi. Bu yön üzerinde durulmadan, her nasılsa kesin bozma yapılmış olması karşısında, davalının karar düzeltme isteminin HUMK.nun 440. maddesine uygun görülerek kesin bozmaya ilişkin bozma kararının 2 nolu bendinin kaldırılması ve araştırmaya sevkedici yönde yukarıdaki şekilde bozma yapılması gerekmiştir.
SONUÇ : Davalının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 83/1978 esas, 83/2145 karar sayılı ve 25.4.1983 günlü bozma kararının 2 numaralı bendindeki bozmanın kaldırılmasına ve bu bozma yerine hükmün yukarıda açıklanan neden ve gerekçelerle de davalı yararına BOZULMASINA, 23.9.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.