 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1983/3280
K: 1983/3386
T: 28.06.1983
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Erdek Asliye Hukuk Hakimliği)'nce verilen 3.3.1983 tarih ve 230-27 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı Mustafa isimli kişiden deniz teknesini 4.2.1982 tarihinde noter senedi ile satın aldığını, oysa tekneyi elinde bulunduran davalının isteme rağmen tekneyi müvekkiline teslime yanaşmadığını ileri sürerek, bunun davalıdan alınarak müvekkiline teslimine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında dava konusu teknenin dava dışı Mustafa tarafından müvekkiline 1977 yılında satıldığını ve teknenin o tarihten beri bu nedenle müvekkili elinde bulunduğunu, davacının malik olmadığını ve esasen davacının bu davayı müvekkili aleyhine değil kendi satıcısı aleyhine açması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanılan deliller, dinlenilen gemi malikinin beyanına, Liman Daireleri'nden gelen cevaplara dayanılarak dava konusu teknenin gemi siciline kayıtlı olduğu, bu nedenle menkul mal niteliğinde sayılamaacağını ayrıca başlangıçta davalının davacı ile ortaklaşa tekneyi açmak için hareket etmişse de, bilahare bedeli ödemeye yanaşmadığı gibi tescil işlemlerine davete de icabet etmediğini, kötüniyetle hareket ettiği görüşü ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Her ne kadar TTK.nun 868/1. maddesi hükmüne göre, gemi siciline kayıtlı bulunan bir geminin temliki için malik ile iktisap eden kimselerin kendi aralarında anlaşmaları lazım ve kafi olup, devir için ayrıca gemi siciline tescil şart değil ise de, dava dosyasının incelenmesinde gerek geminin önceki maliki ve satıcısı olan Mustafa'nın beyanı, gerekse davacı vekilinin 18.11.1980 günlü oturumdaki açık anlatımından dava konusu geminin daha önce satıcısı Mustafa tarafından da geminin bir süre deniz ticaretinde birlikte kullanıldığı anlaşılmaktadır. Şu beyanlara göre, geminin mülkiyetinin daha önce taraflara alıcı sıfatıyla intikal ettiği ve yine taraflar arasında TTK.nun 951. maddesi anlamında bir (donatma iştiraki) kurulduğu anlaşılmaktadır. O halde, gemi bedelinden taraflardan bir miktar alacaklı olan dava dışı Mustafa'nın önceki satış işlemi ile gemi üzerindeki kendi mülkiyet hakkı sona ermiş bulunmasına rağmen sanki önceki satış vaki olmamış gibi gemiyi bu defa noter senediyle sadece önceki alıcılardan davacı tarafa satmasının hukuken geçerli bir tasarruf olarak kabulü mümkün değildir. Aksi düşüncenin kabulü, donatma iştirakinde donatanlardan hiçbirinin bu iştirakten çıkarılamayacağına dair TTK'nun 967. maddesinin emredici nitelikteki hükmünün dolaylı yoldan ihlali sonucunu doğurur ki bu sonuç elbetteki hukuki himayeye layık olamaz.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, davacının donatma iştirakindeki haklarından dolayı davalıya karşı olan talep ve rücu hakları saklı kalmak kaydıyle davanın reddine karar verilmesidir. Bu hususlar gözden kaçırılarak yazılı şekilde davanın kabulü doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 28.6.1983 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.