 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1983/2781
K: 1983/2996
T: 09.06.1983
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Çatalca 2. Asliye Hukuk Hakimliği)'nce verilen 8.2.1983 tarih ve 381/5 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, vekiledenin de paydaşı bulunduğu davalı şirketin 19.9.1980 günü yapılan genel kurul toplantısında TTK.nun 374. maddesine aykırı biçimde ibra ve bilanço oylamasında yönetim kurulu başkan ve üyelerinin de oy kullandıklarını ve kendilerinin yeniden seçilmelerini sağladıklarını, denetçi seçimine kar dağıtmama kararının da dürüstlük kurallarına uygun olmadığını bildirerek söz konusu genel kurulda alınan bilanço, kar, zarar hesabının onanması; yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ve yeniden seçilmelerine; kar payı dağıtılmamasına ve murakıp seçimine ilişkin kararların iptallerine karar verilmesini istemiştir
Davalı A.Ş. vekili, genel kurul toplantısının yasa ve ana sözleşmeye uygun bulunduğu, ibranın çoğunluk oyuna dayalı bulunduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce re'sen verilen yetkisizlik kararının temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda, bilirkişi raporu dayanak yapılarak, ibra ile blanço, kar ve zarar hesaplarının onanmasına ilişkin oylamaların da TTK.nun 374. maddesi hükmüne aykırı biçimde yönetim kurulu başkan ve üyelerinin de oy kullandıklarının ve çoğunluğun bu nedenle sağlanamamış olduğu gerekçesiyle davalı şirketin 19.9.1980 günlü genel kurul kararının iptaline karar verilmiştir. Hüküm davalı şirket vekilince temyiz edilmiştir.
TTK.nun 381. maddesi uyarınca, toplantıda hazır bulunup da, karara muhalif kalarak durumu tutanağa geçirten pay sahipleri, öngörülen sürede olmak koşuluyla bu genel kurul kararının iptali için dava açabilirler. Ne var ki, davacının ibra oylamasından sonra söz alarak "murakıpca ibra edilmeleri istenmeyen yönetim kurulunun aynen ibrazı uygun değildir" yolundaki açıklaması, anılan yasa hükmünde belirtilen muhalefet niteliğinde değildir. Eleştiri düzeyinde kalan bu açıklamanın karara muhalif kalıp, durumu tutanağa geçirtme biçiminde yorumlanması doğru değildir. Kaldı ki; yasada öngörülen biçimiyle, muhalif kalarak durumu tutanağa geçirtmek işleminden; tutanak yetkililer tarafından imzalandıktan sonra, karara karşı olan ve dava açmayı amaçlayan paydaşın, bunun altına gerekçeli olarak muhalefetini yazdırıp imzalamış ya da gerekçeli olarak ayrı bir kağıda yazarak imzaladığı muhalefetini toplantı başkanlığına sunup, gerekirse hükümet komserini de uyararak bunun tutanağa geçmesini sağlamış olması anlaşılmalıdır. İbra kararına ilişkin davacı açıklaması da bu nitelikte olmadığından anılan kararın iptali konusunda dava hakkı doğmamıştır.
Diğer yandan davacının ibra dışındaki dava konusu diğer genel kurul kararları hakkında değil, yukarıda açıklanan nitelikte, hiçbir muhalefeti bulunmamaktadır. Bir genel kurul kararına sadece karşı oy kullanmak, yasaca dava koşulu olarak görülen, karara muhalif kalarak durumu tutanağa geçirtme niteliğinde kabul edilemez. Bu nedenle davacının ibra dışındaki diğer genel kurul kararlarınin iptaline ilişkin dava hakkı da mevcut olmadığından bu isteklerin de ayrıca bu nedenle reddi gerekirdi.
Kaldı ki, kabul şekli itibarı ile de, mahkemece sadece yönetim kurulunun ibrası ile bilanço, kar ve zarar hesaplarının onanması konusunda usulsüzlük tesbit edilmiş olmasına göre sadece bu iki konuyla sınırlı genel kurul kararlarının iptaline karar vermek gerekirken genel kurulca ittihaz olunan tüm kararların iptaline karar vermek de usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
Mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı şirket yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 9.6.1983 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.