Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1983/2462
K: 1983/2617
T: 17.05.1983
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi)'nce verilen 21.3.1983 tarih ve 4/119 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, davalı bankaca vekiledeni şirkete borçlu bulunan dava dışı (Remzi... Halefleri Kol. Şti.) yararına (15.000.000) liralık teminat mektubu verildiğini, ancak davalı bankanın vekiledeni şirketi de konkordato kabulü bulunduğundan İİK. nun 295. maddesi uyarınca mektubun nakde cevrilmesinin istenemeyeceği gerekçesiyle bedeli ödemeye yanaşmadığını bildirerek (15.000.000) liranın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı banka vekili, yetki ve husumet itirazıyla birlikte, konkordatoyu kabul eden davacının İİK.nun 295. maddesi uyarınca mektup bedelini isteyemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, yetki yönünden redde ilişkin olarak verilen hüküm davacının temyizi üzerine dairemizin 29.11.1982 günlü kararıyla bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda, teminat mektubu içeriğine göre davalı banka yükleniminin kefalet niteliğinde olduğu, nitelik garanti sözleşmesi olarak tanımlansa da davalı bankaca borcun ödenmesinin müşterek borçlu ve kefil olarak üstlenildiği, borçlunun konkordato önerisinin davacı alacaklıca da kabul edilip, mahkemede onanmasına göre İİK. nun 295/1. maddesi uyarınca davalı bankaya ancak konkordato koşullarına uygun olarak başvurulabileceği, davacının ödeme karşılığı temlik önerisinin de anılan Yasasının 295/2. maddesindeki on gün önce haber verme koşuluna uymadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davaya dayanak yapılan 28.7.1981 günlü teminat mektubunda "... Bankamız borçlu ile beraber müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu sıfatıyla kefil ve zamin olduğundan.." biçiminde bir kabul varsa da, aynı mektupta "...taahhüdünü ifa eylemediği takdirde protesto keşidesine, hüküm istihsaline ve müteahhidin rızasını tahsile hacet kalmaksızın mekfulünbih paranın ilk yazılı ihbarınızda derhal ve bila taallül size veya emrinize nakten ve tamamen ve talep tarihinden tediye anına kadar geçecek güne ait kanuni faiziyle beraber tazmin ve tesviye edileceğini..." biçiminde, itirazsız ve hükümsüz ödeme kabulünde bulunulmuştur. Davacı mektup muhatabı şirketin istemi üzerine, hiçbir itiraz ileri sürmeden ve hüküm elde etme gereği kalmadan bu parayı ödemeyi üstlenen davalı banka; asıl borcun hukuken mevcut geçerli ve dava edilebilir olduğuna dair kefilin BK. nun 497. maddesi hükmüne göre ileri sürmekle yükümlü olduğu def'ileri öne sürmekten vazgeçmek suretiyle, asıl borçtan bağımsız olarak bir yüklenim altına girmiş durumdadır.
Davalı bankaca, uyuşmazlık konusu mektupla, 3. bir kişinin (mektup lehtarı kollektif şirketin) borcunu, alacaklıya karşı temin ettiği anlaşılmaktadır. Eş anlatımla, sözü edilen belge; davalı bankaca borçlunun para olarak miktarı gösterilen doğmuş yada doğacak bir borcun ödenmesini güvence altına alma bildirimini içermektedir. Oysa kefilin yüklenimi fer'i niteliktedir. Asıl borç ödeme ya da başka bir nedenle düşerse, kefalet gibi yan haklar da düşer. BK.nun 113. maddesinde anlamını bulan fer'i hak niteliği, garanti sözleşmesinde yoktur.
Saptanan tüm bu öğeler ile Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.6.1969 gün ve 1969/4-6 ve 13.12.1967 gün ve 1966/16 esas, 1967/7 karar sayılı inançlarında (Bkz. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları Hukuk Bölümü C : 5, Ankara - 1981, Sh. 483 vd. 414 vd.) belirtilen yaklaşımlara göre; davacı anonim şirketle davalı banka arasında taahhüt biçiminde oluşmuş bir sözleşme bağlantısı bulunmasına, davacı şirketin, alacağı temin edilen yan durumunda olmasına, bağımsız nitelikli bu sözleşmeyle davalı bankanın asıl borçlu olarak yüklenim altına girme iradesinin bulunmasına ve özellikle asli nitelikli bu sözleşmedeki, itirazsız ve hükümsüz ödeme kabulüyle BK.nun 497. maddesinde öngörülen defileri ileri sürmekten vazgeçilmiş olması karşısında, dava konusu "Kat'i Teminat Mektubu" başlıklı belge, BK. nun 110. maddesinde sözü edilen 3. şahsın fiilini taahhüt niteliğinde bir "garanti sözleşmesidir." Esasen, dava konusu teminat mektubunun garanti sözleşmesi niteliğinde olduğu 29.11.1982 günlü bozma kararında da açık biçimde kabul edildiği gibi, "Teminat Mektupları mahiyet itibariyle BK.nun 110. maddesinde sözü edilen 3. şahsın fiilini taahhüt niteliğinde bir garanti akdidir" yolundaki Yargıtay inancı kökleşmiş durumdadır. (Yargıtay HGK. 27.10.1982 gün ve 1979/11-1915 esas, 1982/865 karar; YKD., C.9., S. 5, Mayıs- 1983, Sh. 853-855; Yargıtay 11. HD., 28.1.1982 gün ve 1981/5497 esas, 1982/280 karar; 8.12.1977 gün ve 1977/5239-5450 sayılı).Tüm bu açıklamaların ışığı altında dava konusu teminat mektubunun garanti sözleşmesi niteliği taşıdığı, davalı bankanın asıl borçtan bağımsız olarak bir yüklenim altına girdiği ve garanti veren olarak asıl borçla ilgisi bulunmadığı konuları kesinlikle saptanmış durumdadır. O halde, konkordato isteyen teminat mektubu lehtarı kolletif şirketle konkordatoyu eden alacaklı davacı anonim şirket arasındaki konkordatoya konu (72.179.000) liralık asıl borç ile garanti sözleşmesi nedeniyle bu asıl borçtan bağımsız olarak bir yüklenim altına giren ve garanti veren olarak asıl borçla ilgisi bulunmayan davalı bankanın İİK.nun 295/1. maddesinde öngörülen konkordatoya kabul oyu veren alacaklının müşterek borçlular ve borçlunun kefillerine karşı alacağını ancak konkordato koşullarına göre istiyebileceği, yolundaki hükmünden yararlanması düşünülemez. Müşterek borçlu ya da kefil sıfatı bulunmayan ve konkordato konusu asıl borçtan bağımsız bir yüklenim altına giren davalı bankanın teminat mektubuna dayalı borcunun konkordatoya giren asıl alacağın ortak (müşterek) borçlusu ya da kefil olarak kabul doğru görülmemiştir. Anılan yasa hükmü garanti veren gibi borçlunun dışında ve bağımsız biçimde yüklenim altına giren kişileri kapsamamaktadır. Mahkemece, garanti sözleşmesinin yanı olan davalı bankanın İİK.nun 295/1. maddesinde sayılan kişilerden olmadığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı şirket yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 17.5.1983 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini