 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1983/199
K: 1983/504
T: 07.02.1983
DAVA : Davacı vekili, davalının 1.200.000 liralık bono ile 300.000 liralık çeke dayalı olarak müvekkili aleyhine icra takibine giriştiğini bono ve çeki düzenliyen şirket müdürü dava dışı Nihat'ın şirketi temsile yetkisi bulunmadığını ve şirket müdürü olduğunun da tescil ve ilan edilmediğini, bu kişinin yetkisi dışında usulsüz tasarruflarda bulunduğunu belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, husumetin müvekkiline yöneltilemiyeceğini, genel müdürün tasarrufundan TTK. 321. maddesi gereğince şirketin sorumlu olduğunu, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu ileri sürmüştür.
Mahkemece, iddia, savunma, ilgili belgelere göre TTK. 321. maddesine göre şirketi temsil yetkisi bulunan kişilerin iyi niyet sahibi 3. kişilere karşı yaptıkları tasarruflardan şirketin sorumlu olduğu, şirket müdürünün de müdür sıfatıyla yaptığı işlemlerden müdürlüğünün ilan edilmeme durumunun şirketi sorumluluktan kurtaramıyacağı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
KARAR : Davacı, dava konusu çek ve bononun şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili olmayan müdür tarafından imzalandığını, bu nedenle bunlardan şirketin sorumlu olamıyacağını bildirmiştir. Gerçekten bir anonim ortaklık olan davacının bir borçlanma işleminde yasanın ve ana sözleşmenin (TTK. 321/3, ana sözleşme md. 29) öngördüğü biçimde temsil edilmediği anlaşılmaktadır Ne var ki davalı, borç ilişkisinin varlığını ileri sürdüğüne göre, temsilci olmayan bir kişinin vekaletsiz tasarrufta bulunarak şirketi borçlandırmış olup olmadığının ve şirketin bu kişi tarafından yapılan muameleyi benimseyip benimsemediğinin daha açık bir deyişle buna icazet verip vermediğinin araştırılması gerekir.
Bu itibarla mahkemece, şirket defter kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak böyle bir paranın şirket kayıtlarına ve kasasına intikal edip etmediği, şirketin herhangi bir şekilde bu işlemi kabul ettiğini gösteren bir tasarrufunun söz konusu olup olmadığının tahkiki ile şayet borçlanma şirket kayıtlarına intikal etmiş ya da şirketin buna icazet vermiş anlamına gelen bir davranışı var ise davanın reddi, aksi halde şirket temsilcisi tarafından imzalandığı anlaşılan uyuşmazlık konusu çek ve bonunun iptali cihetine gidilmesi gerekir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 7.2.1983 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.