 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1983/1401
K: 1983/2033
T: 19.04.1983
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Kocaeli 2. Asliye Hukuk Hakimliği)'nce verilen 27.10.1982 tarih ve 270/396 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla; duruşma için tayin edilen 19.4.1983 gününde davacı asil Ziya ile davalı avukatı gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı asil ve davalı avukatı dinlendikten sonra, vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin de ortağı bulunduğu davalı anonim şirketin 26.3.1982 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısına (363) ortağın çağrılmadığını, Bankalar Kanununun 4/5. maddesi uyarınca sermaye payları % 30'la sınırlandırıldığı halde bundan fazla oy kullanıldığını, bilanço hesaplarının yeterince açık olmadığını, ana sözleşmede vekaleten oy kullanacakların paydaş olması şartı koşulduğu halde buna uyulmadığını, yönetim kurulunun kötü yönetime rağmen ibra edildiğini ve yasağa oy kullandıklarını ileri sürerek anılan genel kurul kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili cevabında, öncelikle davacının TTK.nun 381/son fıkrası gereğince (3.000.000) lira teminat yatırması gerektiğini açıkladıktan sonra, çağrının usulüne uygun yapıldığını, % 30 sermaye payı üzerinde şirkette ortak bulunmadığını, vekalet yolu ile oy kullanmada aksaklık bulunmadığını, bütün bunlar varit olsa bile sonuca etkili olamayacağını, kaldı ki, davacının muhalefet şartını yerine getirmeden TTK. 381'e göre davacının bu davayı açamayacağını da savunarak davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davacının gerekli teminatı yatırmadığı gibi, toplanılan delillere göre, davacı iddialarının dayanaksız olduğu yapılan toplantının kanun ve bankaların sermayelerini arttırmaları doğrultusunda çıkarılan Bakanlar Kurulu ve Maliye Bakanlığı'nın karar ve talimatlarına uygun olarak yerine getirildiği görüşüyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
TTK.nun 381/son fıkrası teminat koşulunu hükme bağlamış olmakla beraber teminatın mahiyet ve miktarını tayin yetkisini mahkemeye bırakmıştır. Bu itibarla şirketin talep ettiği miktarda bir teminat alınması mecburiyeti elbetteki söz konusu olamaz. Ne var ki, teminatın mahiyet ve miktarının tayininde, herhalde davacının dava hakkını kullanmasına ve dolayısıyla yargı denetiminin gerçekleşmesine engel olmayacak bir biçimde ve iptali istenilen genel kurul kararının önemi ve niteliği de gözönünde tutulmak suretiyle takdir hakkının kullanılması gerekir.
Diğer taraftan, mahkemenin tayin ettiği teminatın davacı tarafından yatırılmaması halinde davanın bu yüzden reddine karar verilmesi de mümkün değildir. Böyle bir halin söz konusu olduğu durumlarda Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarına göre, HUMK.nun 99. maddesinin uygulanması ve bunun sonucu olarak da davacının mahkemede hazır bulunmamış addolunması gerekir (Yargıtay 11.HD. 2.7.1978 gün ve 1979/3648-3483; Yargıtay HGK. 17.10.1980 gün ve 1980/11-1871-1980/2309 sayılı kararları). Bu takdirde ancak davalı şirketin (bankanın) davayı takip etmek istemesi halinde davacının yokluğunda yargılama devam edilebilir. Aksi halde davanın müracaata bırakılması lazım gelir.
Mahkemece, yukarıdan beri yapılan açıklamalar gözününde tutularak öncelikle bu hususların halli cihetine gidilmesi gerekirken teminat yatırılmadığından vesaireden bahisle yazılı şekilde davaya devam olunarak hüküm tesisi doğru görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına (BOZULMASINA), bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek olmadığına, davacı vekili duruşmaya gelmediğinden lehine duruşma vekillik ücreti tayinine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 19.4.1983 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.