 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E:1983/6513
K:1983/6704
T:28.12.1983
- BAĞ-KUR
- YETİM AYLIĞI
- SÜRE
ÖZET : Ölüm aylığı hakkı beş yıllık süre içersinde Bağ-Kur'a başvurulması durumunda düşmez.
Bağ - Kur'un, davacının geçimini sağlayacak geliri olduğunu saptamadan kesme işlemine dayanması doğru değildir. Ölüm aylığına hak kazanabilmek için ölüm olgusuna ait koşulun gerçekleşmesi yetmez. Buna ek olarak ayrıca, hak sahibi kız çocuğunu geçimini sağlamaya elverişli gelirinin bulunmamış olmasına ilişkin koşulun da gerçekleşmesi gereklidir.
(1479 s. BağKur K m. 45, 78/1)
Davacılar, davalı Kurum işleminin iptali ile yetim aylığı bağlanması gerektiğinin tesbitine karar verilmesini istemişlerdir. Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
1 - Davacılardan Hatice adına, hakkın doğduğu tarihte velisi bulunan annesi tarafından aylık bağlanması için Kuruma başvurulduğu ve Bağ - Kurca da Hatice'ye aylık bağlandığı yönü tartışmasızdır. Şu duruma göre Hatice, Bağ - Kur Yasasının 78/1 maddesinde öngörüldüğü biçimde ve 5 yıllık yasal hak düşürücü süre içerisinde Kuruma başvurmuştur. Dosya içeriğinden açıkça anlaşılan bu yönler esasen taraflar arasında uyuşmazlık ve tartışma konusu teşkil etmemektedir. Davacı Hatice anılan 5 yıllık süre içerisinde Bağ - Kur'a başvurduğuna göre, bu durumda artık ölüm aylığı hakkının düştüğünden söz edilemez. Burada -olsa olsa- ölüm aylığının kesilmesinden sonra - şüphesiz Bağ - Kur'un davacının geçimini sağlayacak geliri olduğunu saptamadan yasaya aykırı olarak kesme işlemine dayanmasının afaki iyiniyet kurallarına aykırı düşüp düşmeyeceği de incelenmek suretiyle - birikmiş ölüm aylıklarının sözü edilen maddenin 2. fıkrası çevresinde istenip istenemeyeceği konusu tartışılabilir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, davacılardan Hatice hakkındaki davanın Bağ - Kur Kanununun 78/1. maddesi çevresinde red edilmiş olması isabetli sayılamaz.
2 - Gerçi, diğer davacı Nimet'in kendisine ölüm aylığı bağlanmasına ilişkin istemi, 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesinden sonradır ve bu yönden bu davacının ölüm aylığı hakkının Bağ - Kur Kanununun 78. maddesi gereğince düşmüş bulunduğunun söylenmesi, olayın görünüşü bakımından mümkündür. Şu var ki, ölüm olgusunun meydana geldiği tarihte var olmayan ölüm aylığı "talep" hakkının sonradan husule gelmesi imkan içindedir. Gerçekten ölüm aylığına hak kazanabilmek için ölüm olgusuna ait koşulun gerçekleşmesi yetmez; buna ek olarak, ayrıca, hak sahibi kız çocuğunun geçimini sağlamaya elverişli gelirinin bulunmamış olmasına ilişkin koşulun dahi gerçekleşmesi gereklidir. Bu nokta Bağ - Kur Kanununun 45. maddesinde açıkça vurgulanmıştır. Öbür yandan, ölüm tarihinde olmayan bu son koşulun sonradan meydana gelmesi olanak içidir ve bu koşulun sonradan gerçekleşmiş olması da ölüm aylığı hakkının doğumuna engel değildir. Davacı Nimet'in, Bağ Kur'a ölüm aylığı bağlanması için başvurusunun davalıca bu çerçeve içerisinde değerlendirilmesi ve buna göre de gerekli belgenin sunulmasını istemesi, anayasal ve yasal görevinin belirgin bir gereğidir. Bu açıdan soruna yaklaşıldığında, davanın mahkeme önüne getirildiği gözönünde tutularak, mahkemece, ölüm aylığı hakkının hangi tarihte doğduğunun sorulup, -gerekirse bu yöne ilişkin isbat yükünün davacı Hatice'ye düştüğü gözönünde tutularak,- ölüm aylığı hakkının ölüm tarihinde var olduğunun saptanması taktirinde davanın şimdiki gibi reddine, yok, şayet gelire ilişkin koşul sonradan gerçekleşmiş ve böylece ölüm aylığına ilişkin hakkı sonradan doğmuş ve doğma tarihinden Bağ - Kur'a başvurma tarihine kadar 5 yıllık hak düşürücü süre dolmamış ise, davanın kabulü yolunda karar vermek gerekir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olguların dahi gözönünde tutulmamış olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA) ve temyiz peşin harcın istek halinde ilgililere iadesine, 28.12.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.