 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1983/6413
K: 1983/6591
T: 23.12.1983
DAVA : Davacı, 1.4.1981 tarihinden 31.12.1981 tarihine kadar 270 günlük fazla tahakkuk ettirilen % 45 faiz tutarı 20.700 liralık ölçümlemenin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Hüküm davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : Davacı, sonuç olarak ölçümleme borcunun gecikme zammına ilişkin kısmının iptalini istemektedir.
506 sayılı Yasa'nın 2167 sayılı Yasa ile değişik 80. maddesi hükmüne göre "prim süresi içinde ve tam olarak ödenmezse, ödenmeyen kısmının süresinde bittiği tarihten başlayarak bir aylık süre için % 10 ve bundan sonraki her ay için % 2 gecikme zammı uygulanır." Maddenin değişiklikten önceki metninde de aynı hüküm yer almakla beraber ayrıca, gecikme zammı tutarının bu zammın uygulandığı prim miktarının % 20'sini geçemeyeceği öngörülmektedir. Anılan maddesinin 2422 sayılı Yasa ile değişik şekline göre de "prim süresi içinde ve tam olarak ödenmezse, ödenmeyen kısmına sürenin bittiği tarihten başlayarak bir aylık süre için % 10 ve bundan sonraki her ay için % 3 gecikme zammı uygulanır. "Bu hüküm, 1.4.1981 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Gecikme zammı, sürekli bir alacak niteliğindedir. Ve zaman içinde gerçekleşmektedir. Bu yönden yukarıda açıklanan ve birbirlerine yakın tarihlerde yapılan yasa değişiklikleriyle gecikme zammı oranı farklı bulunduğu için, bunun hangi yasa hükmüne göre belirleneceğini saptamak gerekmektedir. Bu zaman yönünden diğer bir anlatımla uyuşmazlığa hangi yasanın uygulanacağı sorunudur.
506 sayılı Yasa'nın 80. maddesinde yapılan değişikliklerin amacı, genelde bir Sosyal Güvenlik Kurumu olan Sosyal Sigortalar Kurumu'nun prim alacaklarının zamanında ve eksiksiz tahsil edilebilmesini sağlamak hususunda etkin bir yönde ve yaptırıma kavuşturulmasını sağlamak, buna karşın prim borçlarını zamanında ve eksiksiz ödemeyenleri borçlarına ve yasayla sadık kalmaya zorunlu bulundurmaktadır.
Bu tür hükümlerin bir yürürlük tarihi saptanmış bulunmadıkça derhal yürürlüğe girecekleri henüz kesinleşmemiş, tamamlanmamış hukuksal durum ve işlemlere ise uygulanacakları açıktır. Kuşkusuz, kesinleşmiş ve tamamlanmış hukuksal durumlar ve kazanılmış haklara ilişkin işlemler yeni yasadan etkilenmez. Şu duruma göre mahkemece, gecikme zamanının hesabında -devamlı bir alacak niteliğini taşımış olmasından ötürü- 506 sayılı Yasa'nın 80. maddesindeki zam oranları, değişiklikler de gözönünde bulundurularak uygulanmalıdır.
Bundan ayrı olarak bilirkişi raporu, yukarıda açıklanan ilkeleri doğrultusunda düzenlenmediği gibi giderek, Yargıtay denetimine olanak sağlayacak açıklıkta da değildir.
Belirtilen bu maddi ve hukuki esaslar nazara alınmadan yazılı şekilde ve eksik inceleme ile hüküm tesisi usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz eden hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 23.12.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.