 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1983/4184
K: 1983/5787
T: 15.11.1983
DAVA : Davacı, iş kazasında malül kalan sigortalı işçi için yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir. Mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi :
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2 - Davada uyuşmazlık konusu oluşturan husus, zararlandırıcı sosyal sigorta olayının meydana gelmesinde davalı işverenin kusuru bulunup bulunmadığı, varlığı halinde ise kusur oranının ne olması gerektiğidir.
Sigortalının, 10.3.1961 doğumlu olarak nüfusa kayıtlı bulunduğu, bu kaydın kesinleşmiş yargı hükmü ile 10.3.1958 doğumlu olarak düzeltildiği yaş düzeltme durumunun yargılama aşamasında mahkemece tesbit edildiği, işin tehlikeli bir ortamda yapılan "istifleme" işi olduğu tartışmasızdır. Yaptırılan ilk bilirkişi incelemesinde sigortalının 14 yaşında olduğu "..seçilmiş kalasların kaldırılıp istif edilmesi hesabıyla ağır iş, açıkta dönem şeritlerin bulunduğu bir yer, makinalar arası olması nedeniyle tehlikeli iş..." olduğu yasal dayanakları gösterilmeksizin kabul edilmiş, alınan 15.2.1983 günlü ek raporda ise sigortalının düzeltilen yaşı karşısında (16 yaşını bitirdiği benimsenerek) işverene verilen ilk kusur oranı % 25 nisbetinde hafifletilmiştir.
Bu durumda, çözümlenmesi gereken ilk sorun, sigortalının olay tarihinde yaşının ne olduğudur. Muhtelif Yargıtay kararlarında da belirlendiği üzere, 506 sayılı SSK.nun 120. maddesinde sevkedilen "ilk kayıt"ın esas alınacağı hükmüyle güdülen amaç, bir kimsenin birden çok değişik tarihlerle nüfusa kaydedilmiş olması, nüfus kütüğü ile cüzdanı arasında uyuşmazlık olması gibi hallerde ilk kaydın esas alınacağıdır. Yoksa, kesinleşmiş mahkeme hükmü ile değiştirilen doğum tarihinin gözönünde tutulamayacağı değildir. Nitekim, anılan madde paralelinde oluşturulan Sosyal Sigorta İşlemleri Tüzüğünün 126. maddesinde bu yön "...Sonraki kayıt idare veya kaza mercilerinden verilmiş bir kararla yapılmış veya düzeltilmiş ise, kararlar kesinleşmiş olmaları şartıyla nüfus kayıtlarına geçirilmemiş olsa bile.. bu kayıt esas olur.." şeklinde açıkca ifade olunmuştur. Daha açık ifade ile, kesinleşmiş mahkeme hükmü ile düzeltilen yaş kaydı bir yanlışlığın düzeltilmesi bakımından asıl kabul edilmek gerekir ve böyle durumlarda "birden fazla" kaydın varlığından söz edilemez.
Diğer taraftan, böyle bir tesbitin davadan sonra yapılması hali, -mahkemece kabul edildiği üzere- savunmanın genişletilmesi niteliğinde olmayıp, mahkemece resen nazara alınması gerekli hususlardandır.
Bu durumda, sigortalının olay tarihinde 10.3.1958 doğumu itibarıyla 16 yaşını bitirdiği tartışılamaz ve taraflarca ifade olunduğu bilirkişilerce de kabul edildiği üzere yapılan iş, tehlikeli bir ortamda yaptırılan "istifleme" işi olup Ağır ve Tehlikeli İşler Tüzüğünün 94. sırasında kayıtlı olduğu üzere kendisinin böyle bir işte çalıştırılmasına yasal engel mevcut değildir.
Bu nedenlerle, mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulup bilirkişilerden alınan ek rapor bu doğrultuda değerlendirilmeden yazılı nedenlerle birleştirilen davalarda % 75 kusur oranına göre istenilen miktarın tümünün tahsiline karar verilmesi usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, ve temyiz peşin harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.11.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.