 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1983/1168
K: 1983/1259
T: 15.03.1983
DAVA : Davacı, maluliyet derecesinin tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, davacının maluliyet derecesinin % 16 olduğuna karar vermiştir.
Hüküm, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : Dava, meslekte kazanma gücünü % 10'dan fazla kaybettiğinin saptanmasına ilişkindir.
Davacı, Merinos Yünlü Sanayii işyerinde, gürültülü ortamda çalışmaktadır. Gürüldü nedeniyle işitme kaybına yol açan meslek hastalığına yakalanmış ve Kurum sağlık tesislerinden bunun saptanmasını istemiştir. SSK Bursa Hastahanesince, her iki kulağıda işitme kaybı saptanmış ise de, meslekte kazanma gücü kaybı oranı % 10'dan az bulunmuştur. Davacı SS.Yüksek Sağlık kuruluna itiraz etmiş, bu kurul dahi, söz konusu kayıp oranını değiştirmemiştir. Davacı meslekte kazanma gücü kaybının % 10'dan fazla olduğu iddiasıyla bu davayı açmış, yerel mahkeme, Bursa Tıp Fakültesi K.B.B. uzmanı bir doktorun mütalaasına dayanarak meslekte kazanma gücü kaybının % 10'un üzerinde olduğuna karar vermiştir.
Davalı bu tesbitin doğru olmadığı görüşüyle hükmü temyiz etmiştir.
(..Meslek hastalığı sonucu sürekli işgöremezlik hallerinin, meslekte kazanma gücünü ne oranda azaltacağı) 506 Sayılı Kanunun 135/A-a maddesi uyarınca Çalışma ve S.S. Yardım Bakanlıklarınca birlikte hazırlanacak bir tüzükle belirlenir. Bu tüzük, 22.6.1972 tarih ve 14223 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan SS Sağlık İşlemleri Tüzüğü ile bu Tüzüğün ek ve değişiklikleridir. 506 Sayılı kanunun 19 ve anılan Tüzük'ün 5 inci maddeleri uyarınca, sigortalıda meslek hastalığı sonucu meydana gelen arızalar, örneğin, olayımızda kulak arızaları önceden elverişli bir tıbbi muayene ile, açık ve seçik olarak, Tüzüğün A/lll cetveline uygun şekilde saptanmalıdır. Bundan sonra, Tüzüğün 6 ncı maddesine göre, arızanın, meslekte kazanma gücünü ne oranda azaltacağı hesaplanmalıdır. Bu işlemin, şüphesiz, Tüzük hükümlerine uygun olarak yapılması gerekir.
Anılan arızaları ve bunlardan kaynaklanan meslekte kazanma gücü kayıp oranını, en iyi bir şekilde, meslek hastalığı ve işgöremezlik baremleri konularında uzmanlaşmış bulunan, bu konularda gerekli incelemeleri yapabilecek olanaklarla donatılmış olunan iş hakimliği dalının özelliklerine iş mevzuatına vakıf olan doktorların tesbit edebileceği ve meslekte kazanma gücü kaybının objektif kriterlerle bağlanmasının, değişik uygulama, suistimal ve yanıltmaları önleyeceği ve gerçeğin bulunmasını sağlayacağı yolundaki düşüncesi, yasa ve tüzükte şekillenen düzenin, kabulünü gerektirmiştir.
Uzman bir kuruluş olan SS Yüksek Sağlık Kurulunun dahi, % 10'dan az bulduğu meslekte kazanma gücü kaybının, daha fazla olduğu iddia edildiğine göre, konu üzerinde gereken titizlik gösterilmelidir. Kurum sağlık tesisleri ve SSYSK'nun saptadığı meslekte kazanma gücü kaybı oranından fazlası, yukarıda açıklanan nitelikleri taşıdığı dahi bilinmeyen, tek doktorun raporuna dayanılarak kubul edilemez. Tıp Fakülteleri Kürsü Konseyleri, ya da sağlık kurulları ve gerektiğinde Adli Tıp Meclisine başvurulmalı ve raporlar arasındaki çelişki giderilmelidir.
Diyelim ki, Kürsü Konseylerinin tek kişiden değil, en az 3 öğretim üyesinden oluşacağı ortadadır.
Şu halde, kurum sağlık tesislerinin saptadığı arızalar ile, bilirkişi sıfatiyle başvurulan belirledikleri arızalar karşılaştırılmalı, ayniyet yoksa, nedenleri araştırılmalı, mahkemece kabul olunacak bulgular esas alınarak, Tüzüğün 6 ncı maddesi çevresinde, bu arızaların ne oranda meslekte kazanma gücü kaybına yol açtığı, anılan kuruluşlara tesbit ettirilmeli ve mahkemece değerlendirmeye tabi tutularak, hasıl olacak sonuç uyarınca karar verilmelidir.
Öte yandan bu tür bir inceleme sonunda, meslekte kazanma gücü kaybının % 10'dan az olduğu anlaşıldığı takdirde, davacının, böyle bir davayı açmakta hukuksal yararı bulunmayacağı yönü üzerinde de durulmalıdır.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmadan, eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve kanuna aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve temyiz peşin harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.3.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.