Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1982/915
K: 1984/998
T: 05.12.1984
DAVA : Taraflar arasındaki "elatmanın önlenmesi ve tahliye" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, (Zeytinburnu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi)nce davanın kabulüne dair verilen 26.2.1981 gün ve 169-51 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 12.3.1982 gün ve 2099-2778 sayılı ilamıyla;(..Mahkemece "MK.nun 405/6. maddesine göre sulh hakiminden izin alınmadan düzenlenen on yıl süreli kira kontratosunun, himaye altında bulunan davacıları bağlamayacağı, kira bedellerinin bir süre bankaya yatırılmış olmasının akte icazet anlamına gelmeyeceği, ilk kayyımın bu usulsüz işlemlerinden dolayı azledildiği, yasaya aykırı sözleşmeyi sürdürmekte direnen davalıların iyiniyetli sayılamayacakları" belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiş ve bu hüküm dairece onanmıştır.
10.2.1977 günlü kira sözleşmesinin, ilgili sulh hakiminden izin alınmadan düzenlendiği iddiası doğrudur. Nevar ki, bu gerçeği yansıtan S.H. 1976/783 esas sayılı kayyımlık dosyasının ortaya koyduğu diğer olguların, çözüme giden yolda iddia ve savunma açısından değerlendirmeye tabi tutulması, aralarındaki hukuksal bağların kurulması ve birlikte aynı sentez üzerine oturtulması gerekir.
Azledilen kayyumun üç yıllık süre içerisinde, zaman zaman sulh hakimine dava konusu taşınmazın kira bedellerinin tahsili ile ilgili olarak hesap verdiğine ve sulh hakimliğince kira hesaplarının onaylandığına ilişkin belgeler böyle bir analizi zorunlu kılmaktadır. Sulh hakiminin hesapları incelediği sırada, kira kontratosunun on yıl süreli olduğunu görmediği, bilmediği, farkına varmadığı iddia edilmemiştir. Sulh hakiminin daima el altında buludurduğu kayyımda belirli belirsiz dönemlerde hesap aldığı dosya içerisideki hesapları dayanağı olan kira sözleşmesini gözardı edeceği yolundaki düşünce yaşam gerçeğine aykırıdır. Aksi kanıtlamadığı sürece sulh hakimine izafesi mümkün bir ihmal olamaz. O halde, kayyımın on yıl süreli kira kontratosu düzenlemesine, sulh hakimini yazılı hale getirmemiş olsa bile izin verdiğini kabul etmek gerekir. Hem de kayyımın kira hesaplarının doğruluğunu ve altıbin lira ücrete müstehak olduğunu belgeleyen hakim kararını verildiği 20.7.1978 gününde iznin belgeye bağlandığı hususu başka yönde yorumlanamaz.
Sulh hakiminin yasaca öngörülen izin iradesini "on yıl süreli kira sözleşmesi yapılmasına izin verdim" şeklinde bir yazı kalıbına dökmemiş olması, yukarıda açıklanan olgular karşısında "izin vermediği" anlamına gelmez. sulh hakiminin kira kontratosu üzerine yaptığı hukuksal işlemler iznin fiilen verildiğini, hiçbir duraksamaya yer bırakmayacak derecede kanıtlamış bulunmaktadır. Hakkın özü, şeklini belirleyeceğine göre, zorunlu sayılan şekil, bizzat hakim tarafından karar ve belgelerle oluşturulmuştur.
Bir an için, MK.nun 405/6. maddesine uyulmadan kira sözleşmesinin yapıldığı düşünülse bile, o zaman da bu görevi hangi tarafın yerine getirmesi gerekeceği sorusuna yanıt aranmalıdır. Kayımlık müessesesi tarafından iznin bir yazıya dökülmesi işlemi bu derece önemli hatta sözleşmeyi yok sayacak nitelikte görülüyor idiyse bu görevin kayyım tarafından yerine getirilmesi ya da hakimin yargısal işlemlerine dayanak yaptığı sözleşmeyi kabul etmemesi gerekirdi. Sözleşme ile kendilerine inancı, güvence verilen davalılardan böyle bir yükümlülük beklemek iyiniyet kurallarını ters çevirerek işletmeye çalışmak anlamına gelir. Yasa koyucu hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanmasına izin vermemiştir.
Kaldı ki; Hukuk Genel Kurulu'nun 6.6.1979 tarih ve 190/799 sayılı kesinlik kazanmış kararında da belirtildiği gibi, taraflar yıllarca karşılıklı edimlerini yerine getirmek suretiyle birbirlerine güven verdikten sonra, mevcut noksanlıktan dolayı sözleşmenin geçersizliğini ileri sürmeleri objektif iyiniyet kurallarıyla bağdaşamaz.
Davalıların ihtarnameye rağmen yeniden kira sözleşmesi yapmaya yanaşmadıkları yolundaki iddiaya gelince; hukuksal varlığını sürdüren kira sözleşmesi ortada iken davalılar yenisini düzenlememekte haklıdırlar. Bu husus davalılar aleyhine yorumlanamaz..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden : Davalılar vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve taraflar duruşma isteğinde bulunmuş ise de, HUMK.nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/2. maddesi gereğince, duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Olayda kayyum tarafından yapılan kira sözleşmesinin MK. nun 405/6. maddesi hükmünce sulh mahkemesinin iznine tabii bulunduğu ve bu iznin de alınmadığı hususları tartışmasızdır. Gerek mahalli mahkeme ve gerekse özel daire yapılan kira sözleşmesinin belirtilen nedenle geçersiz bulunduğunu benimsemişler, ancak Özel Daire her yıl sulh mahkemesine hesap verilmekle sulh mahkemesinin duruma muttali olduğu ve dolayısıyla icazet verildiği esasından hareketle sözleşmenin geçersizliği nedeniyle davanın kabulüne ilişkin mahkeme kararını bozmuştur. Sulh mahkemesinin MK.nun 407. maddesi açısından yapacağı incelemenin mahiyet ve kapsamı ile 405. maddenin amacı birlikte gözetildiğinde icazetten söz edilemez. Ancak, burada kira sözleşmesinin yapıldığı zamandaki koşullar dikkate alınarak böyle bir sözleşmeye başlangıçta izin verilebilip verilemeyeceği araştırılıp incelenerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmek gerekir. Bu yön gözetilmeden eksik inceleme ile yetinilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma gerektirir.
SONUÇ : Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, ilk görüşmede yeterli çoğunluk sağlanamadığı için 5.12.1984 gününde yapılan ikinci görüşmede salt çoğunlukla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini