 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1982/887
K: 1984/985
T: 28.11.1984
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 15.6.1981 gün ve 1079-339 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 5.10.1981 gün ve 5615 - 6259 sayılı ilamı ile, "... Davacının, taşınmazını davalıya kiraya verdiğinde, dönem sonunun 4 Haziran olduğunda ve davalının Ocak başında evi boşalttığında uyuşmazlık yoktur. Davalı, davacının onayını alarak boşalttığını ve kira dönemi sonuna değin kiralananın boş kalmasının davacının rahatsız edici bir ev sahibi olmasından kaynaklandığını kanıtlamış değildir. Davalının, davacının ilgilenmemesi nedeni ile boş kaldığı yolundaki savunması üzerinde durulduğunda şu durum gözlenir: Yalın (adi) kira, bir sözleşmedir ki kiraya veren onunla kiracıya, kira parası karşılığında bir nesnenin kullanılmasını bırakma borcu altına girer (BK. 248). Bu tanımdan anlaşıldığı üzere kira sözleşmesi tam iki yanlı, eşdeyişle karşılıklı borçlanmayı kapsayan bir sözleşmedir. Somut olayda, davacı P., kiralananın kullanılmasını davalıya bırakmıştır. Davalının, dönem sonu 4 Haziran'a dek kira borcunu, kural olarak ödemesi gerekir. Buna karşın, yanlar, kiralananın Ocak başında boşaltıldığında birleşmişlerdir. Öyleyse, bu olgu üzerinde durulmalı ve hukuksal sonuçları tartışılmalıdır.
Sözleşmeden doğan sorumlulukta, haksız eylemden doğan sorumluluğa ilişkin kuralların örnekseme yoluyla uygulanacağını, BK. md. 98/II öngörür. O nedenle, davalının kira sözleşmesine aykırı davranmasıyla oluşan sorumlulukta, giderimden indirim yapılmasını düzene koyan BK. md. 44 uygulama alanı bulur. Gerçekten, davacı kiraya veren, zararın çoğalmasına yardım etmiş ve kiracının durumunu ağırlaştırmışsa giderim tutarının indirimi söz konusu olur. Şu durum karşısında davalının kiralananı dönem sonunda önce Ocak başında boşaltmasından ötürü davacının olayların olağan akışına (örneğin, somut olayda davacının site yöneticisi aracılığıyla yeniden kiraya verebilme gibi bir olanağının varlığının ortada bulunmasına), durum ve öteki koşullara, kiralananın yer aldığı çevrenin özelliğine göre davacının, boşaltmayı öğrenmesinden sonra hangi süreçte yeniden kiraya verebileceği, konunun özel bilgiyi gerektirmesi nedeni ile bilirkişi aracılığıyla saptanmalıdır. Böylece belirlenecek sürenin dışında, kiralayanın artmasına neden olduğu zarardan kiracı sorumlu tutulmamalıdır. Davacının boşaltmayı öğrenmesinden sonra uygun bir zaman içinde girişimde bulunmaması nasıl olsa kiracı kira parasından sorumlu olacaktır diye beklemesi, MK. md. 2 ile de bağdaşamaz. Demek ki, BK. md. 98/II, 44 olmasa bile MK. md. 2 yukarıda belirtilen soruşturmanın yapılmasını zorunlu kılar.
Burada, yerel mahkemece yapılacak iş, anılan biçimde bilirkişi incelemesine gidilmesi olacaktır. Davacının, Şubat başına dek kiraya verebileceğinin saptanması durumunda, bu aya kadar kira parası ödendiği için dava reddedilmeli, sürenin sarkması ya da tüm dönemi kapsaması durumunda davalı sorumlu tutulmalıdır.." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı vekili
Hukuk Genel Kurulu kararı:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozulmasına 28.11.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.