 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1982/852
K: 1984/788
T: 05.10.1984
DAVA : Taraflar arasındaki "tesbit" davasından yapılan yargılama sonunda; Adana Asliye 5. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14.12.1981 gün ve 3656/5419 sayılı ilamıyla; (...1 - Her ne kadar T.T.K 68/f-4 hükmüne göre; (ticari defterlerin ziyaa uğradığı belgesine ilişkin) istekler hasımsız, diğer bir deyişle nizasız kaza" yolu ile açılıp incelenmekte ise de, bu olayda davacılar, kendilerine (Maliye Bakanlığına izafeten Adana Defterdarlığını) hasım kabul edip davayı adı geçen idari teşekkül aleyhine açtıklarına göre, davalı durumundaki bu teşekkülün aleyhine verilen hükmü temyiz etme hakkı bulunduğunun kabulü ile işin esasının incelenmesi gerekmiştir.
2 - Davacılar T.T.K. hükümlerine göre usulüne uygun bir şekilde tutup belirli bir süre içinde de muhafaza ile yükümlü bulundukları ticari defterlerini özel arabalarının arkasında taşıdıkları bir sırada çaldırdıklarını iddia etmişlerdir. T.T.K. 68/f-4 hükmüne göre zayi belgesinin verilebilmesi hali (yangın-su baskını veya yer sarsıntısı) gibi afet hallerine inhisar ettirilmiş bulunmaktadır. Olayda ise, davacılar sadece ticari defterlerinin hırsızlık suretiyle özel arabalarından alındığını iddia etmişlerdir. Dosya muhtevasına göre, davacıların daha önceki yıllarda da aynı iddiayı ileri sürmek suretiyle zayi belgesi istedikleri anlaşılmaktadır.
Dava konusu olaydaki hırsızlık iddiasının, T.T.K.'nun yukarıda söz konusu (afet hallerinden) kabul edilmesi mümkün olmadığından kararın davalı idare lehine bozulması gerekmiştir. ..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden : Davalı Hazine vekili,
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :
KARAR : Davanın konusu ticari defterlerin hırsızlık sonucu zayi olduğunun tesbiti ile bu hususta belge verilmesi isteğinden ibaret olup Defterdarlık tutmak mecburiyetinde bulunan kimse ve işletmeye devam eden halefleri, defterleri son kayıt tarihinden ve saklanması mecburi olan diğer hesap ve kağıtları tarihlerinden itibaren on yıl geçinceye kadar saklamaya mecburdurlar." Aynı maddenin son fıkrası da şu düzenlemeye yer vermiştir : "Bir tacirin saklamakla mükellef olduğu defter ve kağıtları yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet sebebiyle ve kanuni müddet içinde ziyaa uğrasa tacir ziyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yerin selahiyetli mahkemesinden kendisine bir vesika verilmesini isteyebilir. Mahkeme lüzum gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir. Böyle bir vesika almamış olan tacir defterlerini ibrazdan kaçınmış sayılır."
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında önce görev yönü üzerinde durulmuş, tesbit davası sonucunda alınacak belgenin ilerde adli yargıda açılacak bir eda davasında da dayanak yapılabileceği gözetilerek mahkemenin görevli olduğu; ayrıca yerleşmiş Yargıtay kararlarında da benimsendiği üzere kararın temyiz kabiliyetini haiz olup davalının temyizde de hukuki yararının bulunduğu sonucuna varılmış ve buna takiben işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
Önce şu husus belirtilmelidir. ki metni yukarıya aynen alınan hükümdeki "yangın, su baskını veya yer sarsıntısı" örnekleri tahdidi bir düzenleme içerisinde yer almamış, "gibi"sözcüğünden de anlaşılacağı üzere tacirin elinde olmayan benzer olaylar da maddenin kapsamında düşünülmüştür. Tacirin 68. maddenin son fıkrasından yararlanabilmesi için bir taraftan defterlerin korunması amaciyle gereken dikkat ve ihtimamı göstermiş bulunması, diğer taraftan da ziyaa uğramanın onun iradesi dışında, elinde olmayan bir nedenle meydana gelmiş olması zorunludur. Genel bir kural konulmamakla beraber cereyan ettiği yer ve şartlar itibariyle bir (hırsızlık) olayı sözü edilen madde kapsamında düşünülebileceği gibi, gene başka yer ve başka koşullar altında düşünülmeyebilir de. Yargıtay Hukuk Genel Kurulun 19.9.1970 gün ve Esas 1967/T-63, Karar 1970/442 sayılı kararında ticari defter ve belgelerin saklanmakta olduğu kasanın gece büroya giren hırsızlar tarafından çalınması olayında tacirin defter ve belgeleri saklamakta kusurlu olmadığı, aksine kasada saklamak suretiyle gerekli ihtimamı gösterdiği gerekçesiyle cereyan eden hırsızlık olayı 68/son madde kapsamında düşünülmüştür.
Davaya konu olayda ise; ticari defter ve belgeler otomobilin içerisine konulmuş ve buradan çalındığı iddia olunmuştur. Şu husus da belirtilmelidir ki davacı davaya esas olan hırsızlık olayından birkaç yıl önce de aynı mahiyette bir iddia ile 68. maddenin getirdiği örnekler ölçüsüyle değerlendirildiğinde davacının bu maddeden yararlanabileceği kabul edilemez. Mahkemece, bu nedenlerle Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, ilk görüşmede üçte iki çoğunluk sağlanamadığından, 5.10.1984 günü yapılan ikinci görüşmede salt çoğunlukla karar verildi.