 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1982/66
K: 1984/239
T: 14.03.1984
DAVA : Taraflar arasındaki "reddi miras" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda (Üsküdar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi)nce davanın görev yönünden reddine dair verilen 14.4.1981 gün ve istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 22.9.1981 gün ve 6169-6169 sayılı ilamıyla (..Davanın, borca batıklık nedeni ile mirasın reddine ilişkin olduğu dava dilekçesinden açıkça anlaşılmasına göre, davacının delilleri toplanıp sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken karar yerinde yazılı düşüncelerle görev yönünden davanın reddedilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz eden Davacı
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, gereği görüşüldü:
KARAR : Kanun koyucu, mirasçıların, miras bırakanın borçları yönünden sorumluluk almak istemedikleri takdirde, mirası reddedebilmelerine MK.nun 545. maddesi ile imkan tanımıştır. Buna göre, kanuni ve mansup mirasçılar hiç bir sebep göstermeksizin kayıtsız ve şartsız olarak (MK. 548 ) mirası reddedebilirler. Bu red gerçek red olarak tanımlanan reddin bir biçimidir. Bu şekildeki reddin, kanuni mirasçılar için miras bırakanın vefatından; mansup mirasçılar için ise, lehinde yapılan tasarrufun kendilerine bildirilmesinden itibaren üç ay içinde (MK. 546) Sulh Mahkemesine (MK. 549) yazılı ya da sözlü olarak beyan edilmesi gerekir. Gerçek red beyanı, niteliği itibarıyla yenilik doğurucu bir irade beyanıdır. diğer bir red şekli ise, mirasın hükmen reddi olup (MK. 545/2) miras bırakanın ölüm tarihindeki terekesinin borca batıklığının tesbiti niteliğindedir. Gerçek red, soyut bir irade beyanı ile gerçekleşmesine karşın; hükmen red, tereke alacaklısına yönelik borca batıklığın şeyi ve sabit olduğunun tesbiti için açılacak davada tarafların toplanan delillerine göre verilecek bir kararla gerçekleşir. Gerçek redde hasım söz konusu değildir. Hükmen redde ise, ilgili tereke alacaklısının hasım gösterilmesi zorunludur. Bundan başka gerçek red için görevli mahkemenin kanunda açıkça gösterilmiş olmasına karşı, hükmen reddin hangi mahkemede bakılabileceğine dair kanunda açık bir hüküm bulunmamaktadır. Onun için hükmen red davasında görevli olan mahkemenin genel dava koşulları çerçevesinde, başka bir ifade ile tereke alacaklısının alacağının miktarına göre Sulh veya Asliye Mahkemesi olarak belirlenmesi gerekir (İçt. Birleştirme kararı 23.12.1942 gün ve 24/29 sayılı).
Olayda davacı, 9.1.1981 günlü dilekçesinde, 25.1.1980 tarihinde ölen miras bırakanın mirasını, borca batıklık sebebi ile reddetmek istediğini açıkça belli etmiştir. Mahkemece buna rağmen davacının gerçek red isteğinde bulunduğunun kabulü ile Sulh Mahkemesince bakılmak üzere dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır. O halde, Özel Daire bozma ilamına uyularak, o doğrultuda inceleme yapılmak ve sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken, olaya uymayan bazı düşüncelerle eski kararda direnilmiş olması bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Davacının temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayıBOZULMASINA,14.3.1984 gününde oybirliği ile karar verildi.