 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1982/20
K: 1984/451
T: 25.04.1984
DAVA : Taraflar arasındaki "hükmen tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda (Balıkesir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi)'nce davanın kabulüne dair verilen 12.6.1980 gün ve 175-237 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 13.11.1980 gün ve 4067-5333 sayılı ilamıyla; (..Davacının tapu ile maliki olduğu bir miktar payı sebebi ile taşınmazın belirli bir kesimi üzerinde bina yapılması, bu kısım için temlik davasına hak vermediği ve MK.nun 650. maddesi hükmünün uygulama yeri bulunmadığı gözetilmeksizin davanın kabulü isabetli değildir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz eden: Davalı Hüseyin vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davaca (.. kendisine tapu ile pay satan kişilerin 218 sayılı parsel içinde yer gösterdiklerini ve bu yere iyiniyetle inşaat yaptığını...) ileri sürerek, MK? nun 650. maddesi uyarınca muhik tazminat karşılığında bu kesimin ifrazen adına temlik ve tescilini istemiştir.
1 - a) Dosyadaki Tapu Sicil Muhafızlığı'nın 7.2.1980 günlü yazısına ekli tapu kayıt örneğine göre, 218 sayılı parselin tamamına malik Mehmet, 180/2097 payı 9.12.1965 tarihinde davacıya satmış, geri kalan payını da değişik tarihlerde değişik paylara bölerek başka kişilere devretmiş ve taşınmazla ilgisini kesmiştir. sonradan pay edinenlerden Ziya da 17.5.1967 gününde 85/2097 payını davacıya, geri kalan payını da yine değişik bölümler halinde üçüncü kişilere vermiş ve taşınmazdan çekilmiştir ki, sonradan pay edinelerden biri de Hüseyin'dir. MK. nun 650. maddesinden kaynaklanan temlik isteme hakkı, niteliği itibariyle kişisel bir haktır. 3. kişiye karşı ileri sürülemez. Hüseyin 30.1.1974 gününde iktisap ettiği 188/2097 payı oranında davacının bina inşa ettiği kesimde de mülkiyet hakkına sahiptir, üçüncü kişi duumundadır ve dolayısıyla kendisine karşı kişisel hakkın varlığı iddia ve kabul edilemez.
b) Hüseyin savunmasında, özel parselasyonda kendi payına karşılık bir yer ayrılmadığını, o paya karşılık olan yerin yola gittiğinin söylendiğini belirtmiş; davacı taraf bu savunmayı çürütmemiş, O'nun payına düşen kesimi gösterememiştir. Esasen dava dilekçesinde, Sulh Hukuk Mahkemesindeki taksim davasında paydaş sayısına göre taşınmazın ifrazının mümkün bulunmadığının saptandığı ifade ve kabul edilmiş ve eldeki davanın bu nedenle açıldığı açıklanmıştır. Özel parselasyon hukukça bir değer taşımamakla beraber, paydaşlardan bir kaçına veya birine bile olsa payı oranında yer ayrılmadan yapılan parselasyonun bunlar tarafından kabul edilmemesi halinde kabule zorlanmaları olanaksızdır.
2 - MK. nun 650. maddesine dayanılarak temlik isteyebilme koşullarından biri de, bina kıymetinin arsa değerinden açıkça fazla olmasıdır. Bu değerlerin saptanmasında dava günü esas alınır. 21.12.1979 günlü bilirkişi kurulu raporunda davanın açıldığı 2.3.1977 tarihine göre 265 m2. lik zemin değeri 397.500 lira, bunun üzerindeki muhdesat değeri toplam 281.100 liradır. Kaldı ki, davacının işgal ettiği ve mahkemece de ifrazen davacı adına tescile karar verilen kesim 277 m2. olup zemin değerinin daha da fazla olduğu açıktır. Görülüyor ki, olayda objektif yasal koşu da gerçekleşmemiştir.
O halde; yasal koşulları içermeyen ve dinlenme olanağı bulunmayan davanın, Özel Daire bozma kararında da belirtildiği gibi reddine karar verilmek üzere, bozma ilamına uyulmak gerekirken, davanın kabulüne dair önceki hükümde direnilmesi yasaya aykırıdır. Kabule göre de:
1 - Paydaşlardan Ziya dava görülürken payını Balıkesir Belediyesi'ne hibe ettiğinden, HUMK.nun 186. maddesi uyarınca belediyeye husumet yöneltilmeden davaya devamla yazılı biçimde hüküm kurulması usule uygun değildir.
2 - Her ne kadar, dosyada imar durumu ile ilgili bir belge varsa da, 218 sayılı parsel içindeki 277 m2. lik kesimi gösterir fenni bilirkişilerce düzenlenen kroki belediyeye gönderilerek böyle bir ifrazda imar mevzuatı bakımından sakınca olup olmadığı sorulup saptanmadan ifrazen tescile karar verilmesi de 6785 sayılı Kanunun 39. maddesinde aykırıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 25.4.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.