 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:1982/1-939
K:1984/1086
T:19.12.1984
- ELATMANIN ÖNLENMESİ DAVASI
* ÖZET:Tapulama Yasasının 92. maddesi tapulama davalarında değil, yerel mahkemelerde yani Asliye ve Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanmak niteliğine sahip ve o amaçla düzenlenmiş bir hükümdür. Bu çözüm biçimi genel hükümler yönünden kesin ve sürekli değildir, sadece tapulamaya bağlı olarak uygulama yeteneğine sahiptir. Bölgede tapulama başlamışsa anılan madde hükmünün uygulanması olanaksızdır.
(766 s. Tapulama K. m. 92,10)
Taraflar arasındaki "meni müdahale" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, (Eflani Asliye Hukuk Mahkemesin)ce davanın kabulüne dair verilen 30.1.1981 gün ve 1977/140- 1981/4 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 10.4.1981 gün ve 5344 - 4871 sayılı ilamıyla (...Hükmüne uyulan 1972 tarihli bozma kararından sonra dava konusu taşınmazın bulunduğu Eflani İlçesi'nde tapulama uygulanmasına başlanılmıştır.
Tapulamasına başlanılan bölgelerde 766 sayılı Tapulama Yasasının zilyede tanıdığı iktisap koşullarının defin ileri sürülebileceği ise anılan Yasanın 92 ve 97. maddeleri hükmü gereğidir.
Olayda dava konusu taşınmazın davacılar miras bırakanı babaları ve bayileri bulunan Süleyman tarafından 1950 yılında davalıya haricen satıldığı ve o tarihten beri de davalı zilyetliğinde bulunduğu hususunda bir uyuşmazlık yoktur.
Davacılar her ne kadar bu yeri 1957 yılında kayda iktisap etmişlerse de aynı zamanda murisleri bulunan bayilerinin bu yeri davalıya haricen satıp teslim ettiğini en azından bilmesi gereken durumdadırlar. Bu itibarla da iktisapta iyi niyetli olarak kabulleri mümkün değildir. Nitekim bu yeri kayden iktisap etmelerine rağmen taşınmaz halen davalı tarafın zilyetliğinde bulunmaktadır. Çekişmesiz olan bu olgulara göre olayda davalı yararına 766 sayılı Yasanın 32/c maddesinde öngörülen koşulların gerçekleştiğinin kabulü gerekir.
Hal böyle olunca mahkemece davanın reddi gerektiğinin düşünülmesi doğru değildir. Kaldı ki kabule göre de uygulamada bilgisine başvurulan yerel bilirkişi sözlerinden davacılar tapusunun dava konusu taşınmazı kapsadığı sonucuna varılmasına yeterli olmadığı gözetilmeksizin yazılı olduğu üzere davanın kabulüne ilişkin olarak hüküm kurulması da isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerinde geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalılar vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Bir yerde tapulamaya girişmeden önce bazı hazırlıklarda bulunmak doğaldır. Tapulama Kanununun 10. maddesinde tapulama bölgelerinin belli edilmesi ve ilanıyla ilgili hükümlere yer verilmiştir. Madde hükmünün açık anlatımına göre, tapulama yapılacak bölge, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün önerisi üzerine, Genel Müdürlüğün bağlı bulunduğu Bakanlığın uygun görmesiyle belli edilir.
Tapulamaya o bölgede başlanması, Tapulama Kanununun 11. maddesi hükmü gereğince Tapulama Müdürü tarafından belli edilecektir. Tapulama Müdürü tarafından belli edilen "birlikte tapulamaya başlama günü" eylemli olarak tapulamanın yapılmasına başlandığı günü göstermez.
Tapulama Kanununun 92. maddesi tapulama davalarında değil, yerel mahkemelerde yani Asliye ve Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanmak niteliğine sahip ve o amaçla düzenlenmiş bir hüküm taşımaktadır. Bu çözüm biçimi genel hükümler yönünden kesin ve sürekli değildir. Sadece tapulamaya bağlı olarak uygulama yeteneğine sahiptir. Bölgede tapulama başlamamışsa madde hükmünün uygulanması mümkün olmaz. Bu nedenle, genel mahkemelerce 92. madde hükmünün uygulanması yönünden Tapulama Müdürlüklerinden yada kadastro Genel Müdürlüğünden sorulup durum açıklattırılmalıdır. İlgili yerlerden açıklayıcı bilgi alınmadan kendiliğinden Eflani de Tapulama başlamamıştır, şeklinde direnme kararı doğru bulunmamıştır. Direnme kararı bu nedenle usul ve yasa. ya uygun olmadığından bozma nedenine göre diğer yönler üzerinde durmaya gerek görülmemiştir.
Sonuç: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 19.12.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.