 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1982/1812
K: 1982/787
T: 15.09.1982
DAVA : Taraflar arasındaki "tapulama tesbitine itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda (Aksaray Tapulama Mahkemesi)'nce davanın reddine dair verilen 7.3.1979 gün ve 1978/242-1979/44 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 14.5.1979 gün ve 1979/4885-5758 sayılı ilamıyla; (...Tapulama sırasında nizalı taşınmaz, dava dışı olan 1334 sayılı parsele revizyon gören kayıt miktar fazlası olarak Hazine adına tesbit edilmiştir. İtirazı Tapulama Komisyonunca reddedilen davacı, vergi kaydına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine ve 1977/173 sayılı ile asliye hukuk mahkemesinde derdest bulunan dava dosyası içeriğine dayanmıştır. Mahkemece 1334 sayılı parsel tutanağı ve tutanakta sözü edilen vergi kaydı ve Komisyon kararında, tapulama tespitinden sonra açıldığı belirtilen 173 sayılı asliye hukuk mahkemesine ait dava dosyası getirtilip incelenmemiştir. Davacının delili 1334 sayılı parsele revizyon gören kayıtlar ve dava dosyasıdır. O halde mahkemece sözü edilen dava dosyası tapu ve vergi kaydı yerel ve uzman bilirkişi aracılığı ile yerine uygulanmalı, uygulamada saptanan sınırlar uzman bilirkişiye çizdirilecek krokiye işaret ettirilmeli, böylece keşif ve uygulamayı izleme olanağı sağlanmalı, nizalı taşınmazın tümünün ya da bir bölümünün tapu ve vergi kaydı kapsamında kalıp kalmadığı saptanılmalı, tapu kaydı kapsamında kalmadığı sonucuna varıldığı takdirde gösterilen tanıklar taşınmaz başında dinlenilmeli, zilyedin kim olduğu, zilyedliğin başlangıç günü ve süresi, sürdürülüş biçimi saptanmalı, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu yönler gözönünde tutulmaksızın, yetersiz inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz eden : Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : HUMK.nun 73. maddesi hükmünde de çok açık bir şekilde vurgulandığı veçhile, mahkeme, tarafları dinlemeden ve onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. İşte onun içindir ki davetin ve özellikle de davetin yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür. Nitekim bu durumu gözönüne alan yasa koyucu, davanın, tarafların huzuru ile görülmesini sağlamak amacıyla bu yolda bazı düzenlemeler yapmıştır. (7201 s. Tebligat K. m. 9; Tebligat Niz. m. 11-12). Anılan hükümler icnelendikte; öteki açıklamalar dışında davetiyeye "davet edilen kimsenin hangi mercide, hangi gün ve saatte" hazır bulunması gerektiği hususunun özellikle yazılmasının şart olduğu görülmektedir. Bu temel kuralın Tapulama Yasasının uygulandığı davalarda da uygulama alanı bulacağı kuşkusuzdur. O halde, çıkarılan davetiyeye duruşma saatinin açıkca yazılmamış olması halinde, kural olarak o duruşmanın o gün çalışma saati sonuna kadar bekletilmesi gerekir. Temyiz incelemesine konu bu davada, davacı adına çıkarılan davetiyede duruşma saatinin yazılı olmadığı görülmektedir. Öte yandan açılan oturuma ilişkin tutanakta, duruşmanın çalışma saati sonunda yapıldığına ilişkin bir açıklık da olmadığına göre, bu tebligat tümüyle geçersizdir (HGK. 23.10.1971 gün ve İ.İ./683 E. 613 K.); hal böyle olunca mahkemece, Tapulama Yasasının 60/3. maddesi hükmünün olayda uygulanması suretiyle (davacının itiraz etmemiş sayılmasına) karar verilmesi mümkün değildir.
Kaldı ki, anılan fıkra hükmünde, itiraz delilini bildirmek ödevinin itiraz edene yükletilmesi, geniş kapsamlı olarak ıspat yükünü belirtme amacını gütmemiştir. Daha açık bir ifade ile, ıspat yükümlülüğünün mutlaka itiraz eden kimseye düştüğü söylenemez. Hal böyle olunca mahkemenin özel daire bozma ilamında öngörülen şekilde bir araştırma ve inceleme yapmamış olması da, Tapulama Yasasının özelliği ve amacı ile bağdaşamaz. Bu itibarla direnme kararı usul ve yasaya aykırı olduğundan açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı direnme kararının HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.9.1982 gününde oybirliğiyle karar verildi.