 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1982/146
K: 1984/143
T: 24.02.1984
DAVA : Taraflar arasındaki "ödence" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 12. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 18.9.1980 gün ve 1979/273-472 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 17.2.1981 gün ve 1981/209-1037 sayılı ilamı: (..1- Davacı, yanlar arasında düzenlenen sözleşme ile davalının bir dairenin satışını yüklendiğini, ne var ki, apartman dairesinin bulunduğu arsanın, dolayısıyla üstüne yapılacak apartmanın kendisine değil de kardeşine ait olduğunun sonradan saptandığını, böylece 3. kişinin "fiilini taahhüt" ettiğini, uyarma ve şikayetler üzerine davalı yatırılan paraya karşılık 620.000 lirayı geri verdiğini, dairenin bugünkü değerinin 2.000.000 lira olduğunu ileri sürerek 1.380.000 liranın ödetilmesini istemiştir. Davalı vekili, sözleşmenin geçersiz olduğunu, alınan paranın geri verildiğini, giderin istenemiyeceğini savunup davyanın reddini dilemiştir. Yerel mahkeme, istem doğrultusunda ödetmeye karar verilmiştir.
2 - Davanın dayanağını oluşturan ve başlığı "ön daire satış sözleşmesi olan" belgenin, dışarıdan düzenlendiği, noterlikçe 28.4.1977 gününde onandığı saptanmıştır. Bu belgenin 1. maddesine göre, davalı tapulu arsada "inşa etmekte olduğu" apartmanın 3 numaralı dairesini 625.000 liraya davacıya satmayı yükümlenmiştir. Böylelikle yanlar arasında konusu taşınmaz satımı olan, bir ilişki kurulmuştur. Ne var ki tapulu taşınmaz mülkiyetini aktarma borcunu öngören sözleşmelerin kamusal bir biçimde yapılması, MK. md. 634, BK. 213'de yer alan hükümleri gereğindendir. Satış vaadi sözleşmeleri için durum böyledir. 1512 sayılı NK. md. 60.b.3'e ile böyle bir sözleşmenin noterlerce düzenlenme biçiminde yapılması (MK. md. 89) öngörülmüştür. Buradaki, biçimin bir geçerlik koşulu bulunduğu ise çok belirgindir. Öyleyse, geçersiz bir sözleşmeye aykırı davranıldığı ileri sürülerek giderim istenilmeyişinin yasal dayanağı yoktur. Davalının biçim eksikliğini ileri sürmesi, MK. md. 2 ile çatışmamaktadır. Öyle ki, somut olaydaki durum ve koşullar bu yasa hükmünün uygulanması için yeterli bulunmamıştır. Gerçekte de, biçim eksikliğinde, çoğu kez MK. md. 2'ye tutunmak, bu yasa hükmüne geniş bir uygulama alanı tanımak olur ki, yasa yasa koyucunun amacının saptırılmasına yol açar.
Öte yandan, sözleşmenin bir az için MK. md. 2 çevresinde geçerli bulunduğu kabul edilse bile, davacı 620.000 lirayı geri almakla, sözleşmeden dönmeyi yeğlemiş demektir. Çünkü, satış vaadi sözleşmesi de karşılıklı bir sözleşme olup verilenlerin geri alınması, BK. md. 106, 108 gereğince sözleşmeden dönüldüğü, seçimlik yetkinin böylece kullanıldığı sonucunu doğurur. Öyleyse, bu yönden de, davacı, malvarlığının çoğaltılmasını gerektirecek biçimde dairenin şimdiki değerinin giderim isteğine konu yapması olanaklı değildir.
Yukarıda sıralanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmelidir. Yerel mahkemece, tüm bu yönlerin gözden kaçırılması usul ve yasaya aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararınıne süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra fereği görüşüldü:
KARAR : Taraflar arasında haricen düzenlenerek, imzaları notere onaylatılan 28.4.1977 günlü satış sözleşmesi, MK.nun 634, BK.nun 213 ve 1512, SK. nun 60 ve 89. maddelerinde öngörülen şekil şartına uygun bulunmadığından geçersizdir. Geçersiz sözleşmeye dayanarak ifa çıkarı istenemiyeceğine göre, bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 15.2.1984 gününde yapılan ilk görüşmede yeterli çoğunluk sağlanamadığından ikinci görüşmede 24.2.1984 gününde oyçokluğu ile karar verildi.