 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1982/145
K: 1984/581
T: 23.05.1984
DAVA : Taraflar arasındaki "tahliye" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Karşıyaka Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 3.7.1981 gün ve 147-1084 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 16.10.1981 gün ve 8522-13692 sayılı ilamiyle; (..Davacılardan (N.)'nin kocasının emekli olup, bakkaliye dükkanı açacağından bahisle kiralananın boşaltılması istenmiştir. Dinlenen davacılar şahitleri davacı (N.)'nin kocasının başka bir dükkanda bakkallık yaptığını ve kiralanana ihtiyacı olduğunu beyan etmişlerdir. İhtiyaç sahibi davacı (N.)'nin kocası işini halen kirasında bulunan bir yerde yapmakta bulunmakla kiralananın boşaltılması için ya tahliye tehdidi altında bulunması ya da kiralananın halen iş yapılan yere nazaran daha elverişli olması gerekir. Mahkemece bu yolda herhangi bir inceleme yapılmamıştır. Kiralananın bakkaliye işinin yapılmasına yeterli olmasının keşfen tesbiti, ihtiyaç sahibinin iş yaptığı yere gidilerek bir keşif yapılmadığından hükme yeterli bulunmamaktadır. Bu cihet gözönünde tutulmadan ve gerekli incelemeler yapılmadan kiralananın boşaltılmasına karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :
KARAR : Davacılar, (...davalının kirası altında bulunan dükkanı satın aldıklarını, kiralanana ihtiyaçları bulunduğunu, davacılardan (N.)'nin kocasının bu dükkanda bakkallık yapacağını; davalıya, dükkanı tahliye etmesi için ihtarname tebliğ edildiği halde tahliye etmediğini..) ileri sürerek, "kiralananın boşaltılmasına" karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, duruşmalara gelmediğinden dava yokluğunda görülmüştür.
Yerel mahkeme, istek doğrultusunda davanın kabulüne karar vermiş; bu karar, davalının temyizi üzerine, Özel Dairenin metni yukarıya aynen alınan ilamiyle bozulmuştur. Ancak mahkeme; (...davacılardan (N.)'nin eşinin, kiralık bir dükkanda bakkalık yaptığı ve kiralanana ihtiyacı bulunduğu; mülkiyet hakkına dayanan ihtiyacın üstün tutulması gerektiği..) gerekçesiyle eski kararında direnmiştir.
Bilindiği gibi, Anayasanın 35. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğu açıklandıktan sonra, ikinci fıkrasında, bu hakkın, ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceğine işaret edilmiştir.
Öte yandan, dava konusu olayla ilgili "Gayrimenkul Kiraları Hakkındaki" 6570 sayılı Yasanın 7. maddesinin (d) bendinde aynen; (Gayrimenkulü medeni kanun hükümlerine göre iktisap eden kimse kendisi veya eşi veya çocukları için bir meslek veya sanatın bizzat icrası maksadıyla iş yeri olarak kullanma ihtiyacında ise iktisap tarihinden itibaren bir ay zarfında kiracıyı keyfiyetten ihtarname ile haberdar etmek şartıyla altı ay sonra.. tahliye davası açabilir.) denilmektedir. Anılan Yasa, zaman içinde gelişen ve değişen sosyal ve ekonomik ihtiyaçları gözönünde tutarak, Borçlar Yasasının kira sözleşmesiyle ilgili hükümlerine (uygulandığı yerlere ilişkin olarak) yeni bazı hükümler getirmiş ve mülkiyet hakkını kamu yararı amacıyla sınırlandırmıştır. Bu itibarla, davacıların mücerret dava konusu dükkanı satın almak suretiyle onun üzerinde mülkiyet hakkına sahip olmaları ve bu dükkana ihtiyaçları bulunduğunu ileri sürmeleri, kiralananın tahliyesi için yeter bir sebep teşkil etmez. Yasada sözü edilen (ihtiyaç) kelimesi, gereklilik, çaresiz kalıp istemek anlamındadır. Hal böyle olunca, davacıların iş yeri olarak kullanma ihtiyacında bulunduğunu; başka bir deyişle, çaresiz kalarak tahliye isteğinin ve tahliye tehdidi altında bulunduğunun veya boşaltılması istenen yerin, halen kirası altında bulunan yere nazaran daha elverişli olduğununa gerçekleşmesi lazımdır. Nitekim, bu ilke, Hukuk Genel Kurulunun 11.10.1972 gün ve 6-20 Esas, 825 Karar sayılı ilamında da çok açık bir şekilde vurgulanmıştır.
Oysa, mahkemece bu konuda herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
O halde, Özel daire bozma ilamında da işaret edildiği veçhile, dava konusu yerin, ihtiyaç sahibinin halen kirası altında bulunan ve iş yaptığı yere nazaran daha elverişli olup olmadığı incelenmeden, eksik incelemeye dayalı eski hükümde direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle, direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 23.5.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.