 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E:1982/8-68
K:1982/58
T:15.02.1982
* RUHSATSIZ TABANCA BULUNDURMA
* TESLİM
* KAMU DAVASININ ORTADAN KALDIRILMASI
ÖZET : 2305 sayılı Yasaya 2583 sayılı Yasa ile eklenen ek 1. madde uyarınca, bu maddede yazılı silahları ve patlayıcı maddeleri; 29.9.1980 günü ile 21.1.1982 günü arasında kendiliğinden çağrı veya uyarı üzerine teslim edenler yerlerini bildirenler, Güvenlik Kuvvetlerince ya da diğer yetkililerce bulunabilecek yerlere bırakanlar af niteliğinde olan bu maddeden yararlanırlar.
Her türlü silah ve patlayıcı madde, diğer alet ve benzerlerini kullanarak, taksirli suçlar dışında, Sıkı yönetim Yasasının 13 ve 15. maddeleri kapsamına giren suçlar ile cürüm işleyenler bu yasadan yararlanamazlar.
Sanık, 27.11.1981 günü kahvede zorunluk olmaksızın ruhsatsız tabancasıyla ateş etmiş ve jandarmanın olaya el koymasıyla evine bıraktığı tabancasını getirip teslim etmiştir. Sanığın bu biçimde ateş etmesi TCK.nun 551. maddeye uyan kabahat suçudur; cürüm değildir. Bu nedenle sanık hakkında 6136 sayılı Yasaya aykırı davranıştan açılan kamu davasında - 2583 sayılı Yasa ile 2305 saydı Yasaya eklenen ek 1. madde uyarınca - ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.
(6136 s. ASK. 2249 s. Kla Dğş. m. 13/1)
(2305 s. ASTK. (2583 s. Yasa ile) m. ek m. 1)
(1402 s. SYNTK. (2301 s. Kla Dğş.) m. 13, 15)
(765 s. TCK m. 97)
6136 sayılı Kanuna muhalefetten sanık Hüseyin'in hükümlülüğüne dair (Sürmene Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 1.12.1981 gün ve 119/92 sayılı hüküm sanığın temyizi üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nce incelenerek 27.1.1982 gün ve 288/185 sayılı ilam ile onanmasına karar verilmiştir.
C.Başsavcılığı'nın CMUK.nun 322. maddesi uyarınca özel dairenin onama kararına itiraz etmesi. onama kararının kaldırılmasını, hükmün bozulmasını ve sanığın tahliyesini isteyen 4.2.1982 gün ve 21 sayılı itiraznamesiyle dosyanın 1. Başkanlığa gönderilmesi üzerine; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
6136 sayılı Yasaya aykırı davranışta bulunmaktan sanık Hüseyin'in anılan Yasanın 2249 sayılı Yasa ile değişik 13/1 ve TCK.nun 59. maddeleri uyarınca mahkumiyetine ilişkin hükmü özel daire:
2583 sayılı Yasa 2305 sayılı Yasaya ek ve bu kanunun 1. maddesinde sayılan silah, mermi, patlayıcı madde, diğer alet ve benzerlerini 29.9.1980 günü ile bu kanunun yayımlandığı 21.1.1982 günü çalışma saati bitimi arasında resmi makamlara kendiliğinden veya çağrı veya uyarı üzerine teslim edenler, yerlerini bildirenler ile güvenlik kuvvetleri veya diğer yetkililerce bulunabilecek yerlere bırakmak suretiyle terk edenler hakkında takibat yapılmayacağını belirtmekle; 6136 sayılı Yasanın 13, 14 ve 15 nci maddeleri ile TCK.nun 264. maddesinde yer alan bulundurma suçlarını kapsamına aldığı ve ek maddenin (a) bendindeki istisna kaydına göre. 2305 sayılı Kanun hükmünden yararlananlar ayrık olmak üzere 1402 sayılı Kanunun 13 ve 15. maddeleri kapsamına giren suçları işleyenler (b) bendine göre de 29.9.1980 tarihi ile 21.1.1982 tarihi arasında bu silah ve aletlerle taksirli suçlar ve kabahatler hariç olmak üzere bir cürüm işleyenlerin sözü edilen kanundan faydalanamayacağı anlaşılmaktadır.
Ruhsatsız taşıdığı tabanca ile kahvede ateş eden sanığın bu fiilini haber alarak olay yerine gelen güvenlik görevlilerinin ateş edeni tespit ettikten sonra tabancayı istemesi üzerine, sakladığı yerden getirerek teslim etmesi bu kanundan faydalanmasına neden olamaz. Zira izinsiz taşımak suçu oluşmuş takibat başlamış, TCK.nun 551. maddesine giren kabahat fiili de av veya işyeri dışında işlenmiştir.
Buna göre yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tespit olunan dosya münderecatına göre sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi onanmasına, Başkan O Erdoğan ve Üye B. Akmanlar'ın "2305 sayılı Yasa tehlike unsuru olan silah veya patlayıcı maddelerin doğrudan teslimini amaçlar. Ruhsatsız bu gibi şeylerden toplumu ve kişiyi arındırmak istemektedir.
Böyle bir teslime uymayanlar içinde ayrıca cezayı çoğaltan bir yaptırım ölçüsü getirmiştir.
2583 sayılı Yasanın temelde amacı ise, 29 Eylül 1980 tarihinden bu yasanın yürürlüğe girdiği 21 Ocak 1982 tarihine kadar (yaklaşık 16 aylık bir süre) güvenlik görevlilerinin ve bazı yetkililerin uygulama yanılgılarından kaynaklanan ve ülke çapında eşitliği bozan her tür teslim işlemlerinden ileri gelmiş kovuşturmalar veya mahkumiyet kararlarındaki eşitlemeyi sağlamak, adalet ölçüsünde onarım ve bağışlamayı kapsamaktadır.
Her iki yasa arasında tek ortak bağlantı ve unsur, tehlike unsuru olan silahları ve mermileri ve paylayıcı maddeleri toplamaktır. Buna karşılık her iki yasa arasında teslim biçimine ilişen unsurlar ve koşullar bakımından bir bağlantı ve benzerlik yoktur. Aksine, değişik nitelik taşıyan yargısal değerlendirme ve görüşlere olanak sağlayan hükümler vardır.
2305 sayılı Yasada af nitelik ve yorumunu önlemek için 4. madde hükmü getirildiği halde, 2583 sayılı Yasanın ek birinci maddesinde "... takibat yapılmaz. Hükmolunan cezalar yerine getirilmez. Kanuni sonuçları ortadan kalkar." hükmü ile bu tehlikeli maddelere ilişkin kavuşturmalar ve mahkumiyet kararları bütünü ile ortadan kaldırılmaktadır. Bu yönü ile 2583 sayılı Yasa bir af niteliğindedir.
2305 sayılı Yasada ise af söz konusu değildir.
2583 sayılı Yasada yazılı süreler içinde sürdürülen silah aramalarında, teslim çağrılarında ve buna bağlı kovuşturmalarda yaygın sayılabilecek adalet ve eşitlik bozucu yanlışlıklar ve işlemler bu yasa ile giderilmek istenmiştir.
Sözü edilen yasada rastlantıya bağlı ayrıcalıklar sakıncasını önlemek içinde taşıma veya bulundurma gibi iki ayrı koşul getirilmemiştir. Yasa bulundurma ve taşımayı içeren kapsam ve niteliktedir. Aksi halde, yasa hükümleri ruhsatsız silahını taşıma ve bulundurmayı içiçe sürdüren bir kişi için rastlantıya terk edilmiş olur. iyi gizlenmiş bir silahı çağrı ve uyarı üzerine yerini göstererek teslim eden ile taşıdığı sırada teslim eden arasında silahtan arındırma amacını güden yasal önlemlerin beklentisi ve dileği açısından bir fark yoktur.
Uygulamanın rastlantıya bırakılması ise adalette eşitsizliği doğurur.
Yasanın, 2305 sayılı Yasa ile ilgili son teslim günü olan 17 Ekim 1980 tarihinden değil, daha geriye gidilerek 29 Ekim 1980 gününden başlatılması ve bu defa ayrıcalıklar arasında (b) bendinin de getirilmesi bu görüşü doğrulamaktadır
Sözü edilen bentde kişi ruhsatsız silahı ile kasıtlı bir cürüm işlememiş ise bu yasadan yararlanacaktır.
Bir başka açıdan, tehlike bakımından 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddesinde yazılı suçtan daha ağır ve vahim nitelikte bulunan, örneğin TCK.nun 264. maddesinde 6136 sayılı Yasanın 13/2. maddesinde yazılı ve önemli maddeleri çağrı ve uyarı üzerine teslim veya yerlerini bildirenler 2583 sayılı Yasanın ek 1. maddesinden yararlanacağına göre, daha ağırının bağışlandığı bir yasada daha hafife yer vermemek başka bir adaletsizliğe yol açacağı düşünülmelidir.
Dava konusu olayda sanık Hüseyin 27.11.1981 günü ruhsatsız taşıdığı tabancası ile kabahat türünden bir suç işlemiş, görevlilerin takibi ve sorusu üzerine olayda kullandığı silahını evinden getirip teslim edeceğini söylemiş ve teslim etmiştir.
2583 sayılı Yasanın ek 1. maddesinde yazılı ... veya uyarı üzerine teslim edenler, yerlerini bildirenler... " hükmü bu sanık içinde geçerli olmalı ve hakkındaki kamu davası ortadan salıverilmesine gidilmelidir", yolundaki ayrık oylarına karşı oyçokluğu ile karar vermiştir.
Özel daire kararına yasal sürede itirazda bulunan C.Başsavcılığı özetle:
2305 sayılı Yasanın 1. maddesiyle memleket çapında bütün silahların toplanılması düşünülmüş ve 'bunun içinde 29.9.1980 - 17.10. 1980 tarihleri arasında 'bir teslim süresi getirilmiştir. Bu süre içerisinde tüm silahlar toplanamamıştır Teslim süresinin geçmesinden sonra kendiliğinden teslim olanağı kalmamıştır. Zira iki kat ceza ile karşı karşıya kalınmaktadır. İdari makamlar vatandaşların elinde daha silah Olduğunu bilmektedir. Bu nedenle idari merciler ve köy muhtarları bilhassa köylerde ellerinde silah 'bulunanların toplu şekilde bu silahları belirli yerlere bırakmaları 'hususunda çağrı ve telkinde bulunmaktadır. Bazı vatandaşlar bu belirli yerlere silahlarını bırakmalarına karşın yapılan ihbarlar sonucu adli kovuşturmaya tabi tutulmuşlardır. Bu hal devlete olan güveni sarsmıştır. 2583 sayılı Yasanın çıkarılması bu nedenle olmuştur.
2583 sayılı Yasanın ek 1. maddesi, kendiliğinden çağrıya uyarak silahlarını terk edenlerin adli takibe maruz kalmamaları ve kalanlarında af edilmesini öngörmektedir
2583 sayılı Yasanın ek 1. maddesinde bulunduranlar ile taşıyanlar arasında bir ayrıcalık yapılmamıştır. Genelde silahı kendiliğinden teslim edenler ile uyarı üzerine yerlerini bildirenlerden söz edilmektedir. Maddede taşımayı kapsamadığı hususunda bir açıklık yoktur. Bu maddedeki aftan taşınan bir silahla cürüm işleyenlerin maddenin (b) fıkrasına göre yararlanamayacakları açıkça yazılıdır. Mücerret silah taşıma hali (ancak) sözcüğü ile başlayan 2. fıkrasındaki istisnalar arasında da gösterilmemiştir Sanığın taşıma sırasında işlediği ve TCK.nun 551. maddesine giren suçu cürüm değil kabahattir.
Evinde vahim nitelikteki bir silahı 'bulunduran ve 13/2. madde ile 5 sene ceza alması gereken bir kişi aftan yararlanacak ve zararsız bir şekilde basit bir tabanca taşıyan diğer bir kişi 13/1. madde ile bir sene ceza alan bir kişi aftan yararlanamayacaktır. Bu hal yasa koyucunun amacına uygun olmayacaktır.
Bu yasa affa giren suçları ne saymış nede göstermiştir. Ancak istisnalar bölümünde affa girmeyen birleşik suçları göstermiştir; (tabanca ile cürüm işlemek) Affa girmeyen bu birleşik suçlar dışında kalan mücerret silahla ilgili diğer suçların tümü affa giren suçlardandır görüşüyle onama kararının kaldırılarak hükmün bozulmasına karar verilmesi itirazen istenmektedir.
Dosya içeriğine göre sanık zaruret olmaksızın 27.11.1981 günü ruhsatsız tabancasıyla ateş etmiş yapılan ihbar sonunda jandarmanın isteği üzerine evindeki tabancasını getirerek teslim etmiştir. Sanığın silahla işlediği suç cürüm değil kabahattir.
Olayın bu biçimdeki oluşu karşısında sanık lehine 2305 sayılı Yasaya 2583 sayılı Yasa ile eklenen birinci maddesinin uygulanıp uygulanamayacağı hususunu incelediğimizde;
2583 sayılı Yasanın temeldeki amacı; 29 Eylül 1980 ile 21 Ocak 1982 tarihleri arasında yaklaşık 16 aylık bir süreyi içeren ve 6136 sayılı Yasayla TCK.nun 264. maddesinde yazılı suçlarla bağlantılı olmak ve güvenlik kuvvetlerince sözü edilen bu süre içinde değişik çağrı ve uygulamalardan kaynaklanmış, bir ölçüde adalet eşitliğini bozmuş olan kovuşturma ve hükümlülükleri sonuçları ile birlikte ortadan kaldırmaktır.
Yasa konusu ve niteliğiyle bit af yasasıdır.
Yasanın ek 1. maddesinde silahların ve patlayıcı maddelerin teslim - terk koşulları şöylece gösterilmiştir.
Kendiliğinden teslim,
Çağrı veya uyarı üzerine teslim,
Çağrı veya uyarı üzerine yerlerini bildirmek,
Güvenlik kuvvetleri veya diğer yetkililerce bulunabilecek yerlere silahlarını bırakmak suretiyle terk etmektir.
Bu koşullar içinde bulundurdukları veya taşıdıkları silahlarından kendiliğinden arınmış veya çağrı-uyarı üzerine arındırılmış olanlar da ek madde 1 hükmünden yararlanacaktır.
Yasadan yararlanamayacak olanlar ek madde V de yazılı (a) ve (b) bendinde gösterilmiştir. Bunun dışında 2583 sayılı Yasada, 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddesinde yazılı ruhsatsız silah "taşıyanlar"ın kapsam dışında bırakıldığını gösteren herhangi bir açıklama yoktur.
Milli Güvenlik Konseyi Adalet Komisyonu'nun 13 Ocak 1982 tarihli ve 2/83-40 sayılı gerekçeli sunuşunda da taşımanın kapsam dışında bırakılmış olduğuna değinen ve belirleyen hiçbir kayıt yoktur.
2583 sayılı Yasayı bu sunuş ve ilgili tasarı doğrultusunda yetkili Yasama Organı olarak kabul ve yayınlayıcı Milli Güvenlik Konseyi ile bu Konsey nezdindeki (Adalet Komisyonu) olarak çalışan askeri hakimlerin düzenledikleri yukarıda sözü edilen gerekçeli sunuş raporu arasında bir fark yoktur.
2583 sayılı Yasanın ek 1. maddesinde yazılı ve yukarıda anılan koşullar içinde silahlarını taşıyanlar bu silahlarını teslim ve terk anında taşımış olsalar dahi aftan yararlanacakları aşağıda yazılı nedenlerden de anlaşılmaktadır.
Ek madde 1 de yazılı (b) bendi hükmünden;
Silahını kullanarak kabahat veya kasıtsız bir suç işleyenlerin teslim veya terk ettikleri bu silah nedeniyle yasadan yararlanacağı anlaşılmaktadır.
Esasen ağır tehlikeyi tanımlayan ve saptayan yaptırım ölçülerine göre TCK.nun 264. maddesinde ve 6136 sayılı Yasada yer alan tehlike unsuru sayılan değişik türdeki bulundurulmuş, saklanmış silahlar ve patlayıcı maddeler af kapsamına girdiğine göre 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddesinde yazılı ve daha az tehlikeyi içeren ruhsatsız silah taşıyanların kapsam dışında bırakılması, silahtan arındırma önlemine ve yapılmış yanlış uygulamaların onarılması amacına ters düşer ve yeni bir adaletsizlik nedeni olur.
Bu bakımdan itiraz usul ve yasaya uygun bulunduğundan kabulüne, özel daire onama kararının kaldırılmasına, mahkumiyet hükmünün CMUK.nun 321. maddesi uyarınca bozulmasına, aynı Yasanın 322. maddesi gereğince kamu davasının 2583 sayılı Yasa ile 2305 sayılı Yasaya eklenen ek 1. madde uyarınca ortadan kaldırılmasına, tutuklu sanığın salıverilmesine, zoralımına karar verilmiş bulunan silah hakkında 6136 sayılı Yasanın 10. maddesi gereğince yerinde işlem yapılmasına, depo parasının geri verilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk kararına 'katılmayan Üyeler, A. S. Selçuk, T. Ah ıska, t. Oğuz, A. C. Karadeniz; 2583 sayılı Yasa 27.9.1980 tarihinde yürürlüğe giren 2305 sayılı Yasaya ek 2 madde eklenmesini öngören bir yasadır.
2583 sayılı Yasa gerekçesine göre; Askeri yönetimin sağladığı güvenlik ortamında, silah bulundurmaya gereksinim duymayan ve silahını kendiliğinden köy meydanlarına, köy adalarına, camilerine, okullarına ve hali yerlere bırakan veya yetkililerce veya görevlilerce, ceza kovuşturması yapılmayacağı şeklindeki doğrudan veya dolaylı çağrı ve telkinler üzerine teslim eden kişiler hakkımla, 2305 sayılı Yasada yazılı sürenin geçmesi nedeniyle yayılan kovuşturmaların ve verilen cezaların ortadan kaldırılması amacıyla çıkarılmış bir af yasasıdır.
Bu yasa da daha önce çıkarılmış af yasalarından ayrıcalıklı olarak kapsamına giren suçlara ait yasa maddelerini belirlemek yerine özellikle suçun maddi öğesini oluşturan silah, mermi, patlayıcı madde, bıçak, alet ve benzerlerini elde ediliş biçimini, daha açık bir deyişle bunların ne zaman ve nasıl edinildiği maddedeki sınırlama dışında, taşınıp taşınmadığı, bir suçta kullanılıp kullanılmadığı araştırılmaksızın (kendiliğinden teslim, çağrı veya uyan üzerine teslim veya yerini bildirme veya güvenlik kuvvetleri veya diğer yetkililerce bulunabilecek yerlere bırakmak suretiyle teslim) koşullarının varlığı esas alınarak düzenlenmiş, böylece 2305 sayılı Yasaya paralel bir uygulama benimsenmiştir.
Bu yasa 29.9.1980 tarihi ile yürürlüğe girdiği 212.1982 tarihi arasında belirli şekilde işlenen suçlarda uygulanacaktır görüşüyle itirazın reddi oyunda bulunmuşlardır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle itirazın kabulüne, özel daire onama kararının kaldırılmasına. mahkumiyet hükmünün CMUK.nun 321. maddesi gereğince bozulmasına, aynı Yasanın 322. maddesi uyarınca kamu davasının 2583 sayılı Yasa ile 2305 sayılı Yasaya eklenen ek 1. madde uyarınca ortadan kaldırılmasına, tutuklu sanığın derhal sah verilmesine, gereği için C. Başsavcılıkları'na yazı yazılmasına, olan silah hakkında 6136 sayılı Yasanın 10. maddesi gereğince yerinde işlem yapılmasına, depo parasının geri verilmesine 15.2.1982 gününde üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.