Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E:1982/6-28
K:1982/216
T:17.05.1982
  • KAZANILMIŞ HAK (DOLANDIRICILIK)
ÖZET : 1 - Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu, TCK.nun 503/2. maddesinde yazılı resmi dairelerden sayılır.
2 - CMUK.nun 326. maddesinin 2. fıkrasına göre kararın yalnız cezanın nev'i ve miktarını kapsadığı, bunun dışında kalan hususların, sanığın aleyhinde de olsa bozma nedeni sayılacağı açıktır.
(765 s. TCK m. 503/2)
(1412 s. CMUK m. 326/2)
Dolandırıcılıktan sanık Sadık'ın hükümlülüğüne dair (Yatağan Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 17.3.1981 gün ve 232/50 sayılı hüküm, sanık vekilinin temyizi üzerine; Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nce incelenerek 18.12.1981 gün ve 8187/8216 sayılı ilim ile bozulmasına, kazanılmış hakkın saklı tutulmasına karar verilmiştir.
C. Başsavcılığı'nın; CMUK.nun 322. maddesi uyarınca özel daire bozma kararına itiraz etmesi ve bozma kararının kaldırılıp hükmün itirazname doğrultusunda eleştirilerek onanması istemini bildiren 20.1.1982 gün ve 8 sayılı itiraznamesiyle dosyanın 1. Başkanlığa gönderilmesi üzerine; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü
Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu'nu dolandırmaktan sanık Sadık'ın, TCK.nun 503/2, 523/1, 59. maddeleri uyarınca hükümlülüğüne ilişkin karar, sanık vekilinin temyizi üzerine 6. Ceza Dairesi'nce incelenerek (1 - Kamu iktisadi teşebbüslerinden olan Süt Endüstrisi Kurumu'nun TCK. 503/2 nci maddesinde yazılı resmi dairelerden olmadığı gözetilmeden 503/ilk yerine yazılı fıkra ile hüküm kurulması,
2 - Suç tarihindeki ekonomik koşullara, paranın satınalma gücüne, Yargıtay uygulamalarına göre kabul edilen değerin pek fahiş yerine normal sayılarak TCK.nun 522. maddesinin ağırlaştırıcı hükümlerinin uygulanmaması, bozmayı gerektirmiş, sanık vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddi ile hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına, ceza miktarı itibarı ile kazanılmış hakkın saklı tutulmasına ve depo parasının geri verilmesine.,.) karar verilmiştir.
Daire kararına karşı itiraz yoluna başvuran C. Başsavcılığı; (1 - Suç tarihindeki ekonomik koşullara, paranın satınalma gücüne, Yargıtay uygulamalarına göre kabul edilen değer pek fahiş olduğu halde normal sayılarak TCK.nun 522. maddesinin ağırlaştırıcı hükümlerinin uygulanmaması, aleyhte temyiz olmadığından tenkitle geçiştirilmesi icap ederken bozulmuş olması,
2 - Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu; Tarım Bakanlığı'na bağlı 3460 sayılı Kanun ve ekleri hükümlerine göre idare edilmek ve sermayesinin tamamı devlet tarafından verilen hükmi şahsiyete haiz resmi bir devlet kuruluşu olduğuna göre sanığın TCK.nun 503/2. maddesiyle tecziyesi kanuna uygun iken 503/1. maddeye uyduğundan bahisle bozulması,
3 - Sanık hakkında bir güna takibat icrasına başlanmadan evvel borcunu ödediği kabul edilerek cezasından 2/3 nisbetinde tenzilat yapıldığına göre 523/1. maddesinin tatbik edildiği, maddenin 523/2 olarak yazılması daktilo hatası olduğu, nitekim kısa kararda 523/1 olarak yazıldığı gözetilmeden bozulmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır..) biçimindeki gerekçesiyle özel daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün eleştirilerek onanmasına karar verilmesini istemiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (idarenin bütünlüğü ve kamu tüzel kişiliği) başlıklı faslında yer alan 112. maddesiyle "idarenin kuruluş ve görevleri merkez yönetim ve yerinde yönetim esaslarına dayamr. İdare, kuruluş ve görevleri ile bir bütündür ve kanunla düzenlenir.
Kamu tüzel kişiliği, ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur." hükmü getirilmiş bulunmaktadır.
Anayasamızdaki bu hükümle, modern devletin fonksiyonunun çok gelişmiş olduğu ve özellikle ekonomik faaliyet in büyük boyutlara varmış bulunduğu gözönünde tutularak; Devlete, çeşitli görev ve hizmetleri yerine getirirken, görevin ve hizmetin gerektirdiği yöntemleri kullanmak olanağı verilmiştir.
Maddenin, kamu tüzel kişilerinin ancak kanunla veya kanunun açık iznine dayanılarak kurulacağına ilişkin fıkrası ile idareye kamu hizmetlerinin bir bölümünü kamu tüzel kişileri eliyle yaptırmak yetkisi verilmiş bulunmaktadır.
Görülüyor ki; Anayasa idareye, kamu hizmetlerinin yürütülebilmesi için, kamuya özel tüzel kişilik kurulması hususunda yetki vermiştir.
Yukarıda da açıklandığı gibi kamu tüzel kişileri, ya kanunla veya kanunun verdiği açık bir yetkiye dayanılarak kurulur. Bu esaslar dairesinde kurulan kamu tüzel kişileri, bir kısım faaliyetleri bakımından kamu hukukuna, bir kısım faaliyetleri bakımından da özel hukuka tabidir. Esas faaliyetleri bakımından özel hukuk hükümlerine tabi olan kamu tüzel kişilerine İktisadi Devlet Teşekkülleri örnek olarak gösterilebilir.
Bu açıklamalardan sonra Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu'nun bir kamu tüzel kişiliği, diğer bir deyimle İktisadi Devlet Teşekkülü olup olmadığı ve resmi daireden sayılıp sayılmadığı üzerinde duralım;
12.3.1964 gününde yürürlüğe giren 440 sayılı İktisadi Devlet Teşekkülleri ile Müesseseleri ve iştirakleri hakkındaki Kanunun 1. maddesi, İktisadi Devlet Teşekküllerini "İktisadi Devlet Teşekkülleri; sermayelerinin yarısından fazlası tek başına veya birlikte Devlete (genel ve katma bütçeli idarelere) ve İktisadi Devlet Teşekküllerine ait olup, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan ve kuruluş kanunlarında bu kanuna tabi olacakları belirtilen teşebbüslerdir" diye tanımlanmaktadır.
227 sayılı Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu Kanununun 1. maddesi ise; (bu kanunda yazılı işleri görmek üzere 3460 sayılı Kanun ve ekleri hükümlerine göre idare edilmek ve sermayesinin tamamı Devlet tarafından verilmek üzere, hükmi şahsiyetini haiz, Tarım Bakanlığı'na bağlı "Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu" kurulmuştur) hükmünü içermektedir.
Görülüyor ki, Süt Endüstrisi Kurumu kanunla kurulan, Tarım Bakanlığı'na bağlı ve kamu tüzel kişiliğini haiz bir İktisadi Devlet Teşekkülüdür.
Bu kurumun Devlet dairesinden sayılıp sayılamayacağının saptanabilmesi için kuruluş yasasını incelemeye devam edelim:
227 sayılı Kanunla kurulan Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu Kanunun 3. maddesi, (kurumun gayesi, müstahsilin istihsal ettiği sütü işlemek ve değerlendirmek, özel sektörü teşvik ve ona önderlik etmek ve fiilen öğretmen maksadıyla memleketin stratejik böllerinde örnek tesisler kurmak ve işletmek suretiyle, Türkiye'de süt endüstrisinin gelişmesini sağlamaktır.
Kurum, kuracağı örnek tesislerle ilgili her türlü ticari ve mali faaliyetlerde bulunabilir, işletmeler, müesseseler içinde laboratuvarlar kurup işletebilir.
Süt istihsal işleme ve kıymetlendirme konularında kurum, kooperatifleşmeyi teşvik eder. Tarım kooperatifleri ile ortak olarak tesisler kurabilir. Mevcut tesislerine onları ortak alabilir ve kendi tesislerinden bazılarını, çalışma gayelerini kaybetmemek şartıyla bu kooperatiflere bedeli mukabil devredebilir).
4. maddesi, (kurumun, bu kanunda yazılı selahiyetleri kullanmak üzere, bir başkan ve üç üyeden müteşekkil bir yönetim kurulu bulunur. Genel müdür, yönetim kurulunun tabii üyesidir. Başkan ve bir üye Tarım Bakanının, bir üye Başbakan'ın ve bir üye de Maliye Bakanı'nın teklifi ve Bakanlar Kurulunun kararı ile tayin olunur.
Başkan ve üyelerin 3460 sayılı Kanunun 15. maddesindeki vasıflardan başka, üniversite mezunu olmaları şarttır).
9. maddesi, (kurumun bilumum teknik ve idari personelinin görev ve yetkileri, yönetim kurulu tarafından hazırlanacak ve Tarım Bakanı tarafından tasvip olunacak, özel bir yönetmelikle tanzim edilir ve yürütülür).
15. maddesi, (bu kanunda derpiş edilmeyen hususlarda 3460 sayılı Kanun ile tadil ve ekleri hükümleri uygulanır.
19.maddesi ile (bu kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür) hükmü getirilmiştir.
Bu açıklamalardan sonra tüm İktisadi Devlet Teşekküllerini aynı esaslara bağlayan 440 sayılı İktisadi Devlet Teşekkülleri Kanununun 36 ncı maddesine bakalım;
Bu madde ile (3460 sayılı Kanunla ek ve değişikliklerinin ve kuruluşların özel kanunlarındaki bu kanuna aykırı bütün hükümleri kaldırılmıştır) hükmü getirilmiştir.
O halde Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu'nu da kapsamına alan 440 sayılı Yasanın olayımızla ilgili maddeleri üzerinde duralım; 440 sayılı Yasanın (teşekkül ve müessese mallarının ceza yönünden Devlet malı sayılmaları) başlıklı 28. maddesi ile "teşekküllerin ve müesseselerin malları ve her çeşit mevcutları aleyhine işlenen suçlar Devlet malı aleyhine işlenmiş sayılır ve bunlar için Türk Ceza Kanunun bu fiillere mürettep cezaları uygulanır." hükmü;
20.maddesi ile (teşekküller ve müesseseler Yüksek Denetleme Kurulu'nun özel kanununda gösterilen esaslar dahilinde bu kurulun, mali idari ve teknik denetimine tabidir) hükmü getirilmiştir.
O halde Anayasa'nın 112. maddesinin son fıkrasının verdiği yetkiye dayanılarak özel bir kanunla ve Tarım Bakanlığı'na bağlanan ve 440 sayılı Kanunla değiştirilen 3460 sayılı Kanun hükümlerine göre idare edilen ve sermayesinin tamamı devlet tarafından verilen ve memurları Devlet tarafından tayin edilen ve Devlet memurları gibi cezalandırılan ve devlet tarafından denetlenen ve malları ve her çeşit mevcutları aleyhine işlenen suçlar, devlet aleyhine karşı işlenmiş sayılan bir kurumun devlet dairesinden sayılması tabiidir.
Esasen, menafii ammeye hadim bir müessesei hayriyeye (kamu yararına hizmet eden yardımcı kuruluşlar) vaki dolandırıcılığı daha ağır yaptırma altına alan kanun koyucunun, sermayesinin tamamı devlete ait olup kamu görevi yapan kuruluşları madde kapsamı dışında bıraktığı düşünülemez. Bu eksiklik Kamu İktisadi Teşekküllerinin, 1926 yılında tedvin edilen 765 sayılı Türk Ceza Kanunundan sonra kurulmuş olmalarından ileri gelmektedir.
Bu itibarla; Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu'nun, TCK. 503/2. maddesinde yazılı resmi dairelerden sayılacağını savunan itirazın 2. maddesinin kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluğu oluşturan; Kurul Başkanı M.S. Livanelioğlu, B. Damar, N. Mısırlıoğlu, M. Oğuz, S. Ersöz, T. Ahıska, A. Ayanoğlu, M.K. Başdoğan, C. Belibağlı, S. Olgun, L. Özatakan, M. Kaya, Ü. Çevik, B. Akmanlar, E. Olcay, AC. Karadeniz, H. Apaydın ve F.A. Büyükışık'ın olumlu oylarına katılmayan; t. Uğurlu, A. Galatalı, S. Talu ve t. Polat ise Kamu İktisadi Teşebbüslerının anılan 503. madde metninde yer almamış olduğunu ve bu nedenle resmi dairelerden sayılamayacağını bildirerek ilişen itirazın reddi yolunda oy kullanmışlardır.
C. Başsavcılığı'nın (1) numaralı itiraz nedenine gelince:
Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu'nun resmi daireden sayılacağına ve buna göre de uygulamanın doğru bulunduğuna karar verilerek özel dairenin buna yönelik bozma kararı kaldırıldığına göre; sanık aleyhine olan (2) numarlı bozma nedeninin eleştiri konusu yapılıp yerel mahkeme hükmünün onanması gerektiği düşünülürse de bu sonuca varmadan önce CMUK.nun 326. maddesinin 2. fıkrasındaki aleyhe bozmama kuralını kapsamının tayin edilmesi ve bu meyanda sanığın temyizi üzerine incelenen hükümde sanık lehine ve aleyhine kanuna aykırı hallerin bulunması halinde aleyhe aykırılığın eleştirme, lehe olan aykırılığın ise bozma nedeni mi yapılacağı, yoksa her iki husus bozma nedeni yapılıp yeniden kurulacak hükümde, bozulan hükümdeki cezanın nevi ve miktarının mı? kazanılmış hak sayılacağı konusunu halletmek gerekmektedir.
CMUK.nun 326. maddesinin 2. fıkrası; "hüküm yalnız mahkum tarafından veya onun lehine C. Müddeiumumisi veya 291. maddede gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmişse yeniden verilen hüküm evvelki hükümle tayin edilmiş olan cezadan daha ağır olamaz" şeklindedir. Maddede sözü geçen cezadan TCK.nun 11. maddesinde sayılı cezaların kastedildiği kuşkusuzdur. Maddenin bu açık hükmü karşısında, cezanın nevi ve miktarının dışında kalan hususları da kazanılmış hakkın (aleyhe bozma kuralının) kapsamına almak olanaksızdır. Yargıtay'ın istikrar bulmuş önceki kararlarında da kazanılmış hak ilkesinin yalnız cezanın nevi ve miktarına hasredildiği ve bunun dışındaki kanuna aykırı hallerin bozma nedeni sayıldığı, başka bir ifade ile lehe temyize rağmen aleyhe bozmaların vaki olduğu ve cezanın nevi ve miktarina dokunulmadan sanığın durumunu ağırlaştıran düzeltmelerin yapıldığı görülmektedir. Örneğin; sulh ceza mahkemesince kendiliğinden hak alma suçundan dolayı TCK.nun 308/2. maddesiyle bir ay hapis ve 1000 lira ağır para cezasına mahkum edilen sanığın temyizi üzerine, görevli, dairenin, eylemi gasp olarak nitelendirmesi halinde, hükmü bozacağı, ağır ceza mahkemesinin de aynı kabul ile sanığı TCK.nun 495. maddesiyle mahkum edip kazanılmış hak nedeniyle evvelce hükmedilen cezayı muhafaza edeceği, keza müessir fiil suçundan iki ay hapis cezası ile hükümlendirilen sanığın temyizi üzerine görevli dairece eylemin öldürmeye tam teşebbüs olarak kabul edilmesi halinde hükmün bozulacağı ve ağır ceza mahkemesinin aynı niteleme ile sanığı TCK.nun 448, 62. maddeleri ile mahkum edeceği, ancak cezanın iki ay hapis olarak kalacağı ve ayrıca ölüme sebebiyetten TCK.nun 455. maddesi ile mahkum edilen sanığın temyizi üzerine özel dairece suç kasten adam öldürme şeklinde nitelendirilip bozulması halinde, görevli mahkemenin sanığı adam öldürme suçundan mahkum edip evvelce hükmedilen cezayı muhafaza edeceği tabiidir.
Verilen bu örneklerde görüldüğü gibi lehe temyize rağmen hüküm bozulmakta ve yeniden verilen hükümde cezanın nevi ve miktarı dışında sanık aleyhine düzeltmeler yapılabilmektedir.
Ezcümle kendiliğinden hak alma gasp; müessir fiil, kasten adam öldürmeye teşebbüse ve taksirli bir suç (öldürmeye sebebiyet) kasten adam öldürmeye dönüştürülmek suretiyle sanık aleyhine ağır bir durum ortaya çıkmaktadır. Bu örnekler sözü edilen hükmün (CMUK.nun 326/2) yalnız cezanın nevi ve miktarını kapsadığını, bunun dışında kalan hususların, sanığın aleyhinde de olsa bozma nedeni sayılacağını açık olarak göstermektedir.
Ayrıca 8.2.1950 gün ve 21/1 sayılı Tevhidi İçtihat Kararında, "aleyhine verilen hüküm temyiz etmesi üzerine hafif ceza hükmünü muhtevi fıkraya tevfikan ceza verilmesi hakkındaki bozma kararına uyulduktan sonra CMUK.nun 326 ncı maddesi sarahatı hükmünce evvelce verilmiş hükümle tayin edilen cezadan daha ağır olmamak şartı ile bu fıkradaki cezanın azami haddi ile ceza verilmesi müktesep hakkın ihlali mahiyetinde olmadığı" kararlaştırılmıştır. Halbuki bozmadan sonra yeniden kurulan hükümde, öncekinden farklı olarak şiddetlendirici sebebin kabul edilmesi sanığın durumunu ağırlaştıran bir haldir.
Buna rağmen büyük kurul sözü edilen kararında; bu hali kazanılmış hakkın ihlali niteliğinde görmemiş ve kazanılmış hakkın yalnız cezanın nev'i ve miktarına hasredilmesi gerektiğini, bunun dışında sanık aleyhine vaki bozma üzerine önceki cezayı ağırlaştırmamak şartıyla gereken kanuni düzeltmelerin yapılabileceğini kabul etmiştir.
Bu açıklamalar karşısında özel dairenin sanığı temyizi üzerine önceki hükümde tayin edilen cezanın miktarını aşmamak şartıyla sanık aleyhine yaptığı bozmanın yerinde olduğunun kabulü ve buna karşı vaki, itirazın reddi gerekir. Ancak, özel dairenin Süt Endüstrisi Kurumu'nun resmi dairelerden sayılamayacağına ilişen ve sanık lehine olan bozma kararı yukarıda da açıklandığı gibi Ceza Genel Kurulu'nca ortadan kaldırılmış olmasına göre artık TCK.nun 522. maddesi ile ilgili aleyhe bozmanın bir sonuç hasıi etmeyeceği anlaşıldığından bu hususun eleştirilmesi ile yetinilerek sair yönleri doğru olan hükmün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluğu oluşturan; Kurul Başkanı M.S. Livanelioğlu, O. Erdoğan 1. Uğurlu, M. Oğuz, N. Şeşen, S. Eryurt, AR. Önder, T. AL'ııska, S. Talu, t. Polat, C. Elgin, 11. H. Erdem, L. Özatakan, B. Akmanlar ve Y. 1. Ayer'in olumlu oylarına katılmayan üyeler; A. Galatalı, A. Özgür, N. Tankurt, Ö. F. Yöndem, M. Utku, H. Yardımcı, A. Kılıççıoğlu ve A. C. Karadeniz ise hukuki, kanuni ve ıçtıhadı dayanaklar nedeniyle kanun yoluna ınüracaat eden sanık aleyhine kanundan doğan istisnalar dışında aleyhc değiştirme yasağı prensibinin tabii sonucu olarak aleyhe düzeltme yapılmasının mumkun olmadığını bildirerek çoğunluk oyuna katılmamışlardır.
Yine itiraznamede 3. sebep olarak yer alan ve 523. madde uygulamasıyla ilgili bulunan itiraz nedenine gelince; gerek hükmün esasını oluşturan kısa kararda ve gerekse gerekçeli kararda iade nedeniyle sanığın cezasından yapılan indirmenin TCK.nun 523/1. maddesine göre hesaplanmış ve bu madde uygulanmış olduğu anlaşıldığından buna ilişen itirazın da reddine oybirliğiyle karar verilmelidir.
Sonuç : 1 - C. Başsavcılığı'nın 20.1.1982 gün ve 8 sayılı itiraznamesinde 3. sebep olarak yer alan ve TCK.nun 523. maddesinin uygulanması ile ilgili bulunan itirazın oybirliğiyle reddine 19.4.1982 tarihli birinci oturumda,
2 - C. Başsavcılığı itiraznamesinde ikinci sebep olarak yer alan ve Süt Endüstrisi Kurumu'nun resmi dairelerden olduğunu savunan itirazın kabulüne ve özel daire bozma kararının ortadan kaldırılmasına üçte ikiyi geçen çoğunlukla 19.4.1982 tarihli birinci oturumda,
3 - İtiraznamenin birinci maddesinde yer alan ve TCK.nun 522 ve Usulün 326. maddelerinin uygulaması ile ilgili bulunan itiraz, yukarıda açıklandığı gibi yerinde değilse de; özel daire bozma kararı ortadan kaldırılmış ve aleyhe bozmanın artık bir sonuç vermeyeceği anlaşılmış olduğundan bu husus eleştirilerek sair yönleri doğru olan hükmün (ONANMASINA), depo parasının gelir yazılmasına 19.4.1982 günlü birinci oturumda yasal çoğunluk sağlanamadığından 17.5.1982 günlü ikinci müzakerede salt çoğunlukla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini