Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1982/495
K: 1983/64
T: 21.02.1983
DAVA : Gasp suçundan sanık Emrullah'ın hükümlülüğüne dair (Zonguldak Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 15.2.1982 gün ve 225 - 35 sayılı hükmün, sanığın temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nce incelenerek bozulup yerine geri çevrilmiştir.
ilk hükümde direnmeye ilişkin aynı mahkemeden verilen 13.9.1982 gün ve 108 - 208 sayılı son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, sanık vekili tarafından süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş, koşulu da yerine getirilmiş olduğundan dosya C. Başsavcılığı'nın hükmün bozulması istemini bildiren 30.11.1982 gün ve 6/12019 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Gaspa teşebbüs suçundan sanık Emrullah'ın TCK.nun 498, 62, 59. maddeleri uyarınca mahkumiyetine ilişkin hüküm özel dairece: (Tehdidi içeren mektuplarda bildirilen paranın gösterilen yerlere konulmamış olmasına göre eylemin eksik teşebbüs derecesinde kaldığı gözetilmeden tam teşebbüs kabul edilmek suretiyle fazla ceza tayini...) isabetsizliğinden bozulmuş; yerel mahkeme ise : "suçun tamam olması için tarif edilen yere para konulmasının şart olduğunu, para yerine kağıt konulması nedeniyle suçun tam teşebbüs aşamasında kaldığını, iki örnek göstererek, özel dairenin uygulamasının da bu görüşü teyit ettiğini, vesaire" belirterek önceki hükümde direnmeye karar vermiştir.
Oluşa, dosyaya ve delillere göre :
Çaycuma İlçesi.... Köyü'nden doğrama atölyesi ve marangozhane çalıştırmakta olan müşteki Orhan'ın olaydan önceki bir gün atölyesinin kapısı altından atılmış bir mektupla karşılaştığı, bu mektupta 20.000 lira paranın atölye arkasında tarif edilen bir yere bırakılması, aksi halde atölyesinin yakılacağının bildirildiği; müştekinin durumu akrabası olan köy muhtarına ve jandarma karakoluna haber verdiği, belirlenen zaman ve yerde önlem alınıp beklenmişse de kimsenin gelmediği; üç gün sonra müştekinin ikinci bir mektup aldığı, bu mektupta önlem alındığı fark ettiği için olay yerine gelmediği, aynı tehditler tekrarlanarak bu defa 25.000 liranın aynı yere belirtilen zamanda bırakılmasının istendiği, yine önlem alınıp beklenmişse de kimsenin gelmediği; birkaç gün sonra üçüncü mektubun geldiği, bu sefer daha uzak bir yer olan Maktum Tarlası'nda belene giden yol üzerindeki kazığın dibine olay gecesi saat 22'de 25.000 lira paranın konulması istendiği, bu yapılmadığı veya haber verildiği takdirde atölyenin yakılacağı tehdidinin tekrarlandığı, tarih edilen yerde muhtar ve köylülerce önceden önlem alınıp pusuya yatıldığı, gece saat 22'de müştekinin içine para yerine kağıt parçaları konulmuş bir zarfı tarif edilen yere götürüp bıraktığı döndüğü, bir saat kadar sonra sanık Emrullah'ın hakkında men'i muhakeme kararı verilen Satılmış ismindeki bir arkadaşı ile zarfı almak üzere olay yerine geldiği, ancak bu sırada önceden önlem alan muhtar ve köylülerce yakalandığı; sanığın aşamadaki bütün savunmalarında; metupları kendisinin yazdığını, parasız kaldığı için bu yolla müştekiden para almak istediğini beyan ettiği anlaşılmaktadır.
Görüldüğü gibi, özel daire ile yerel mahkeme arasında oluşan uyuşmazlık sadece teşebbüsün derecesine ilişkin bulunmaktadır.
TCK.nun 498. maddesindeki suçun maddi unsuru : (Bir kimsenin, herne suretle olursa olsun, başkasını hayat veya ırz veya mal hakkında büyük bir zararla korkutmak suretiyle para veya eşya veya hukukça hükmü haiz bir senet göndermeye veya bir mahalle bırakmaya ...mecbur kılmasıdır). Bu unsurun hareket kısmının, mağdurun parayı... bir mahalle koymaya mecbur edilmesinden ibaret bulunduğu kolaylıkla saptanmaktadır. Suçun icra aracı ise, bu fiilin hayat veya ırz veya mal hakkında ağır bir zararla korkutularak işlenmesidir. Paranın istenilen yere konulması ile suç tamamlanır. Kanundaki bu tarife göre; bu suç tipinde, sonuç, hareketten bir zaman fasılası ile ayrılmış değildir. Hareketin yapılması ile birlikte sonuç da gerçekleşmiş olmaktadır. Sözü edilen manevi cebrin etkili ile mağdurun istenen parayı istenen yere bırakması ile suçun tamamlanmış olacağı, para veya eşyanın failin eline geçmemesinin şart olmadığı Yargıtay'ca da kabul edilmektedir. Nitekim Ceza Genel Kurulu'nun 22.4.1968 gün ve 6/123 - 150 sayılı kararı ile 6. Ceza Dairesi'nin 27.4.1973 gün, 4110/4037 sayılı kararı aynı nitelikteki uygulamalara örnek olarak gösterilebilir.
Doktrinde bu suç, neticesi harekete bitişik suçlar grubuna dahil edilmiştir. Neticesi harekete bitişik suçlar yapısı itibarıyla tam teşebbüse elverişli değildir, bu tür suçlarda sadece eksik teşebbüs söz konusu olabilir.
Gerçekten burada fail, parayı doğrudan doğruya almamakta ve fakat, büyük bir zararla korkuttuğu mağduru kendisince emin bir yere para koymaya mecbur bırakmaktadır. Mağdurun bu korku etkisi altında parayı istenen yere koyması ile hareket tamamlanmakta ve böylece de kanunumuzun suç saydığı sonuç gerçekleşmiş olmaktadır.
Bilindiği üzere; TCK.nun 61 ve 62. maddelerinde düzenlenen teşebbüs, işlenmesi kasdolunan bir cürmün icrasına elverişli araçlarla başlanmasından sonra, failin elinde olmayan mani sebeplerin ortaya çıkması yüzünden icra hareketlerinin tamamlanamaması veya tamamlandığı halde sonucun meydana gelmemesidir. Ortaya çıkan bu mani sebepler yüzünden icra hareketleri bitirilmemişse (eksik Teşebbüs); söz konusudur. 61 ve 62. maddelerinin açık hükmüne göre, hiç kuşku yok ki, icra hareketlerinin yarıda kalması ya da sonucun meydana gelmemesi failin elinde olmayan (iradesi dışındaki) mani bir sebep yüzünden ileri gelmelidir.
Bu açıklamaların ışığı altında olayımıza tekrar bakılacak olunursa saptanacak sonuç şudur: Mağdurun manevi cebrin etkisi ile parayı istenilen yere koyması ile hareket tamamlanacak iken para yerine kağıt koyması gibi, sanığın elinde olmayan mani sebeplerle icra hareketi tamamlanmamış ve mağdurun aldığı tedbir ile cürmün husulune muktezi fiiller eksik kalmıştır. Bu nedenle fiilin eksik teşebbüs derecesinde kaldığını kabul zorunluluğu vardır.
Bu nedenlerle, özel daire bozma kararı yerinde olup uyulması gerekirken yazılı gerekçe ile önceki hükümde direnilmesi Usul ve Yasaya uygun görülmediğinden sanık vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, tebliğnamedeki isteğe uygun olarak direnme hükmünün BOZULMASINA, depo parasının geri verilmesine, 21.2.1983 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini