 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1982/448
K: 1982/508
T: 20.12.1982
DAVA : İncelenen dosyaya, delillere göre; Olay tarihinde, Memurlar derneği İzmir Şubesi tarafından İzmir Fuarı İsveç Pavyonunda düzenlenen Devlet Güvenlik Mahkemeleri konulu açık oturuma konuşmacı olarak katılan Mete Güzelant'ın konuşması sırasında (Sıkıyönetim Mahkemelerinin ününü burada hemen hemen herkes duymuştur. Orada işkencelerin nasıl yapıldığını, sanıkların savunma haklarının nasıl gasp edildiğini, nasıl uygunsuz bir terörün uygulandığını hepimiz biliyoruz. İşte şimdiki D.G.M.'lerin işlevi bundan farklı birşey değildir. Onlar da gençliğimize, halkımıza alçakça saldırıyorlar, dizginsiz bir terör kurduruyorlar..), (Hakim sınıfların, bu faşist D.G.M. lerini halkın ve gençliğin uyanışını ve mücadelesini bastırabilmek için şiddete ihtiyaçları vardır), (.. işte bizler, bu yüzden hem işbirlikçi en törürcü, en yobaz patrolranı ve toprak ağalarının faşist kurumları D.G.M.'lerince cezalandırıyoruz..), (.. Hakim sınıflar ve onların faşist mahkemeleri D.G.M.'lerde bilmektedir..), (.. Daha dün önceki gün İzmir'de ona yakın demokratik örgüt polis tarafından basılmıştır. D.G.M.'leri baştan beri tarafsızlık politikası sürdürmeye çalışıyorlar. Fakat bu politikaları onların faşist yüzlerini saklamıyor, onların halkımızın bağımsızlık ve demokratik mücadelesinin ne derece azgın düşmanı oldukları gözlerden gizli tutulamıyor. Ankara, Adana ve İzmir D.G.M.'leri halkımızın bağımsızlık mücadelesine ne kadar düşkün olduklarını, ne kadar azgın emperyalist uşağı olduklarını yakın geçmişteki çeşitli olaylarda ispatladılar, bunlardan birkaç örnek vermek istiyorum..), (.. Bunlar, bize D.G.M.'lerinin Yurdumuzun bağımsızlığına ne kadar düşman emperyalist uşağı olduğunu gösteren belgelerdir..) tarzında sözler kullandığı, bant çözüm metni, dinlenen tanık beyanları, sanığın tevil yollu ikrarlarından anlaşılmaktadır.
Yukarıda ana hatları gösterilen konuşmanın Devlet Güvenlik Mahkemelerine yönelik olduğu açıkça bellidir. Konuşmada belirli bir mahkeme değil, Anayasa'ya göre kurulmuş bir yargı organı olan ve Türk Ulusu adına yargılama yapan Devlet Güvenlik Mahkemelerinin tümü hedef alınmıştır. Bu mahkemelerin kararlarının temyiz mercii Yargıtay olmakla bir mahkeme bütünleşmesi sözkonusudur. Konuşma sırasında ayrıca birkaç kişi bölgede görev yapan Devlet Güvenlik Mahkemelerinin isminden ve icraatından bahsetmek, konuşmanın genel niteliği ve amaçı karşısında muayyen bir mahkemeye yönelik olduğu anlamını çıkarmaya gerektirmez. Genellik ifade etmesine göre, eylemin adliyenin manevi şahsiyetine yönelik olduğunun kabulü icap eder. Bu husus Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12.3.1978 gün, 1978/531 E. ve 1979/111 sayılı kararında da ifade olunmuştu.
Sarfedilen sözlerin tahkir ve tezyif niteliğinde bulunduğu açıkça anlaşılmaktadır. burada bunları tekrarlamaya gerek bulunmamaktadır. Esasen mahalli mahkeme bu sözlerin tahkir ve tezyif teşkil ettiğini de kabul etmekte, ancak muhatabının tüm Adiye yani Adliyenin manevi kişiliği olmadığını, belli yerlerde kurulan Devlet Güvenlik Mahkemeleri olduğunu, bunun da TCK.'nun 159. maddesine temas eder nitelikte bulunmadığı belirtmektedir.
Bu itibarla mahalli mahkemenin direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.