 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1982/38
K: 1982/117
T: 29.03.1982
DAVA : Dosyaya, oluşa ve delillere göre; maktulün, olaydan önceki günlerde Hicaz'a gidip hacı olan sanığa, hacıların eşkiya gibi zalim olduklarını vurgulayan hikaye anlatarak sataştığı, sanığın da maktule bu tür hikayeleri sevmediğini, kendisine sataşmaması gerektiğini maktule bildirdiği, olaydan birkaç gün önce sanığın dükkanında Kenan Kaba isimli şahısla oturduğu sırada dükkan kapısına gelen maktulün olaya (merhaba hacı dayı) veya eşkiya hikayesinin özeti olan (yapma be hacı) dediği, sanığın Kenan Kaba'ya (bu adam hacıya, hocaya hakaret ediyor) diye kızgınlığını Kenan Kaba'ya açıkladığı, Kenan'ın da (bunda kızacak birşey yok, şaka olsun diye söylüyor, sen üzerine alınma) diye cevap verdiği, buna rağmen olay günü yine Kenan Kaba ile oturmakta olan sanığın dükkanında aynı sözleri sarfetmesi üzerine sanığın maktulü kovduğu, bu aşamada Kenan Kaba'nın dükkandan ayrıldığı tanıklar Mustafa Özendi ve Hüseyin Türü'nün beyanları ile de doğrulanan savunmaya göre, maktulün sanığa küfrederek dükkandan uzaklaştığı sırada maktulden gelen ve tevali eden bu haksız tahrikin etkisi altında kalan sanığın sanatı gereği masası üzerinde bulunan terzi makasını alarak sanığın başına şiddetlice üç kez vurup çökme kırığı meydana getirecek şekilde yaraladığı ve maktulün aldığı bu yara sonucu bilahare öldüğü anlaşılmaktadır.
Sanığın dini vecibelerini yerine getirerek hacı olduğu görülmektedir. Dini inançlarından dolayı kimsenin kınanamayacağı bir Anayasa hükmü olduğu kadar aynı zamanda normal ahlaki bir görevidir. Hal böyle iken, maktul bu konuda hassasiyet gösteren sanığın hacılığını vesile ederek ona şaka yapmakta, bu tür şakayı kabul etmediğini ve kızdığını belirttiği halde sanığa karşı olan bu tutum, davranış ve sözlerini sürdürmektedir. Özel Daire kararında da belirtildiği gibi maktulün tevali eden bu hareketleri kül halinde ele alındığında, eylemin haksız tahrik sayılması lazım gelir.
Bu nedenle, Özel Daire bozma kararı yerinde olup uyulmak gerekirken, yazılı biçimde önceki hükümde direnilmesi usul ve yasaya uygun görülmediğinden, sanık vekilinin temyiz itirazının kabulü ile direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk kararına katılmayan Üyeler; Yerel Mahkeme kararındaki görüşü benimseyerek direnme hükmünün onanması gerektiği yolunda oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle, tebliğnamedeki isteme uygun olarak direnme hükmünün BOZULMASINA, depo parasının geri verilmesine, üçte ikiyi geçen oyçokluğu ile 29.3.1982 tarihinde karar verildi.