 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1982/1-116
K: 1982/286
T: 21.6.1982
1412/m.32
765/m.461
Adam öldürmekten sanık D.D.'nun mahkümiyetine dair Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen hükmün müdahil ve sanık vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesince incelenerek bozulup yerine geri çevrilmiştir.
İlk hükümde direnmeye ilişkin aynı mahkemeden verilen son hükmün Yargıtayca incelenmesi sanık vekili tarafından süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş ve koşulu da yerine getirilmiş olduğundan, dosya C. Başsavcılığının hükmün bozulması istemini bildiren 26.2.1982 gün ve 1/11 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Geceleyin evine merdiven koymak suretiyle giren E.E.'u aklen varit endişe ve hafvi ciddi neticesi öldürmekten sanık D.D.'nun TCK.nun 448, 461/2, 59. maddeleri uyarınca hükümlülüğüne ilişkin karar, Özel Dairece; Sanık hakkında tatbik edilen TCK'nun 461. maddesinin son fıkrasına göre, cezanın üçte ikiye kadarının indirilmesi mümkün iken, teşdit sebepleri gösterilmeden ve takdire de dayanılmadan yazılı şekilde cezanın üst haddinin tayin edilmesi yasaya aykırıdır biçimindeki gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkeme ise; ( ...TCK.'nun 461. maddesinin son fıkrası aynen "2 numaralı bentte yazılı şartlar mevcut bulunmamış olduğu halde asıl fiile mürettep ceza, ağır hapse tahvil olunmak üzere üçte birden yarısına kadar indirilir." demektedir. Mahkememiz olayın cereyan şekli itibariyle sanık lehine olan 1/2 yani yarı indirimi uygulamış, bunun dışında 2/3 nisbetinde bir uygulama mümkün olmadığı için ancak yarı oranında indirim yapılmıştır.. ) biçimindeki gerekçesiyle ilk hükümde direnmiştir.
O halde, Mahkeme ile Özel Daire arasındaki anlaşmazlık konusu, Türk Ceza Kanununun 461. maddesinin 2 no.lu bendindeki indirim oranına ilişkin üçte birden yarısına kadar indirilir." deyiminin anlamı ile ilgilidir. Başka bir deyimle Özel Daire, sanığa verilecek ceza miktarını, kural olarak 8 sene, artırıcı nedenlerin varlığı halinde ise 12 sene olarak gördüğü halde; Mahkeme, alt sınıra ilişkin cezayı on iki sene, yukarı sınırı ise 16 sene görmekte ve bu nedenle Daire görüşünün uygulanmasına madde hükmünün elverişli olmadığını ileri sürmektedir.
Kural olarak Türk Ceza Kanununun 461. maddesinin 2 no.lu bendinde yer alan kişi güvenliği bakımından aklen varit bir endişe ve hafvi ciddi tabiri aynı yasanın 51. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "ağır tahrik"ten daha vahim ve bu nedenle cezanın daha fazla indirilmesini gerektirir bir durum ifade etmektedir. Nitekim 2 no.lu bendin ilk fıkrasında belirlenen koşullar içerisinde işlenecek bir fiili suç saymamış ve bunu faile saldırıyı defetmek hakkı olarak tanımıştır.
Ağır tahrikte tayin edilen cezadan 2/3 oranında indirim yapıldığı halde, sözkonusu maddenin uygulanmasında ifrata gidilmiş olması halinde indirimin yarı oranından fazla olamayacağının kabulü halinde iki maddenin birbiri ile çelişeceği aşikardır.
Maddenin; amacına uygun biçimde yorumlanması için failin suçu emniyeti şahsiyesine aklen varit bir endişe ve hafvi ciddi şartları içerisinde işlemekle beraber bunda ifrata gitmiş ise bu takdirde asıl cezanın üçte bire kadar, yani sekiz seneye indirilmesi ağırlatıcı sebeplerin bulunması takdirinde ise 12 seneye kadar hükmedilmesi gerekir.
Bu durum karşısında; sanığa yükletilen cezanın TCK.'nun 461. maddesinin son fıkrası uyarınca üçte ikiye kadarının indirilmesi mümkün iken, teşdit sebepleri gösterilmeden ve takdire dayanılmadan maddeye yanlış anlam vermek suretiyle yazılı şekilde üst sınır üzerinden ceza tayin edilmesi yasaya aykırıdır.
Bu itibarla sanık vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle tebliğnamedeki istem gibi direnme hükmünün BOZULMASINA, 21.6.1982 gününde oybirliğiyle karar verildi.